CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, son günlerde gündeme gelen bekçi şiddetine ilişkin "Bunlar sadece bir haftadaki bekçilerin karıştığı vukuatlar. İçişleri Bakanlığı’nın bu konu ile ilgili olarak etkin bir tutum alması lazım. Bu ağır insan hakları ihlalleri konusunda" dedi.
Son günlerde gündeme gelen bekçilerin yurttaşlara uyguladığı şiddetini de değerlendiren Tanrıkulu, şunları belirtti:
“Orantısız güç kullanmanın yeni aktörleri de mahalle bekçileri oldu maalesef. Her gün bir yerden bir görüntü çıkıyor. Mahalle bekçileri ile ilgili yasa Meclis'te geçen yıl görüşülürken itirazlarımızı ifade etmiştik. Yani zor kullanma, silah kullanma yetkisinin bu kadar çok genişletilmesinin doğru olmadığını ifade etmiştik. Nitekim bunu hem geçtiğimiz günlerde Furkan Vakfı gönüllülerine cami içerisinde gaz sıkarak gösterdiler. Dün, önceki gün Beşiktaş taraftarlarına karşı ağır, çok ağır şiddet uyguladılar. İnsanlar isyan ettiler. Ancak ondan sonra o dayak olayından, o zor kullanma olayından vazgeçtiler. Yine Fatih'te başka bir zor kullanma, dayak olayı ortaya çıktı. Yine Batman'da başka bir olay ortaya çıktı. Bunlar sadece bir haftadaki bekçilerin karıştığı vukuatlar. İçişleri Bakanlığı’nın bu konu ile ilgili olarak etkin bir tutum alması lazım. Bu ağır insan hakları ihlalleri konusunda.”
TIKLAYIN: Sosyal medyaya yansıyan görüntüler: Mahallelinin tepkisine rağmen bekçilerin şiddeti durmadı
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İzmir Geri Gönderme Merkezi’nde mültecilere yönelik kötü muameleyi anlattı. Tanrıkulu, merkezde görevli bir memurun Kur’an-ı Kerim okumak isteyen Arap mültecilerle dalga geçtiğini açıklayarak, şunları söyledi:
“Bayram öncesi Kuran okuma taleplerine, daha çok Arap kökenli olan Ortadoğu kökenli olan Mültecilerin Kuran okuma taleplerine oradaki bir memur tarafından alay edilerek karşı çıkılmış. Onun üzerine de geri gönderme merkezinde olan Mülteciler de tepkilerini ortaya koymuşlar. O tepkilerden sonra da kendilerine karşı zor kullanılmış. Avukatların tespitlerine göre, tutanaklarına göre birçoğunda darp ve cebir izine rastlanmış ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına da bu şikayetlerde bulundular.”
“Hükümetin, bakanlıkların bu zor kullanma, işkence, kötü muamele konusunda açıklama yapmaları lazım. Açıklama yapmıyorlar, neden yapmıyorlar? Biz polisin, güvenlik güçlerinin şevkini kırarız diyorlar. Onların açıklama yapmaması polislere, güvenlik güçlerine zor kullanma yetkisi olan herkese büyük bir güç veriyor ve o güçle de bütün bu eylemleri yapmaya devam ediyorlar. Eskiden kötü muamele ve işkence çok gizli yapılırdı, insanların kimlikleri ortaya çıkmasın denilirdi özellikle güvenlik güçlerinin. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarında, son yıllarda özellikle açık yerlerde göstere göstere kötü muamele ve işkence yapılıyor ki toplumda bir korku yaratılsın. Hükümet de Bakanlıklar da tek bir açıklama yapmıyorlar bugüne kadar. Tek tük sosyal medyada gündem olursa, bizler gündeme getirirsek işte açığa alma gibi hadiseler oluyor. Ama sistematik olarak kötü muamele ve işkence bu Hükümetin bir politik tutum olarak arkasında durduğu bir eylem biçimi maalesef. Türkiye'nin her yerinde, her gözaltı merkezinde, cezaevlerinde kötü muamele ve işkence bir idari pratik olarak uygulanmaya devam ediyor.”