Anayasa profesörü ve CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, Meclis’te Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerini İzleme ve İncelenme Komisyonu kurulması için kanun teklifi verdi. Teklifin 4 sayfalık gerekçesinde, 27. dönemde TBMM’de 600 milletvekilinin 691 maddeyi görüşerek 39 kanun teklifini kanunlaştırırken, tek kişinin 41 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle 1915 maddeyi hem de ‘gerekçesiz’ bir şekilde yürürlüğe soktuğuna dikkat çekildi
Gazete Duvar'ın haberine göre Anayasa Hukuku Profesörü Kaboğlu’nun TBMM İçtüzüğü’nde değişiklik yapılmasına dair teklifin gerekçesinde “Anayasa sistematiği bakımından, hak ve özgürlükler düzenlendikten hemen sonra, bunları koruma organı olarak TBMM yer alıyor. Sıralama, yasama, yürütme ve yargı şeklinde. Başka bir deyişle, anayasal sistematik, önce özgürlük sonra iktidar anlayışını yansıtıyor. Bu anlayış, liberal anayasacılığın belirgin özelliğidir. Bu bakımdan, TBMM’nin özgürlük mekânı olması nedeniyle kural koyma yetkilerini sahiplenmesi, sadece tarihsel misyonunun değil, anayasal sistematiğin de bir gereği olduğuyla gerekçelendirilmiş” denildi.
Kaboğlu’nun yanı sıra 54 CHP milletvekilinin de imza verdiği teklifin 4 sayfalık gerekçesinde, 27. dönemde TBMM’de 600 milletvekilinin 691 maddeyi görüşerek 39 kanun teklifini kanunlaştırırken, tek kişinin 41 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle 1915 maddeyi hem de ‘gerekçesiz’ bir şekilde yürürlüğe soktuğuna dikkat çekildi. Yasamanın asli sahibi olan TBMM’nin belirleyici konumunun açıkça gözardı edildiği, bu nedenle kurulması öngörülen komisyonun ne kadar gerekli olduğu ifade edilen gerekçede, TBMM’nin, 600 milletvekilli ve 200 aşkın yasama uzmanıyla pekâlâ Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan düzenlemeleri hukuken çerçeveleyebileceği ve Anayasa Mahkemesi’ne başvuru ile de yargısal denetim yolunu işletebileceği ifade edildi.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yoluyla yapılabilecek düzenleme alanının çok geniş ve yürütmenin yetki alanını aştığını belirttiği gerekçenin son bölümünde şöyle dedi:
“Kural koyma yetkisinin TBMM’ye aidiyeti ilkesi devam ediyor olsa da, yürütmeye ilişkin düzenleyici yetki alanları belirlenmiş olmakla birlikte, yasa ve Cumhurbaşkanı Kararnameleri arasında belirsiz ve gri alanlar da yok değildir. Son yıllarda hayli dışlanmış olsa da, TBMM, 15 Temmuz gecesi darbe girişimine karşı direndi. Kısır döngü şu: 16 Nisan’da halkoylamasına sunulan (ve aslında darbe girişiminin ürünü olan) Anayasa değişikliği ile yetki alanında, yine TBMM kullanılarak daraltmaya gidildi. TBMM’nin yasama işlevini yerine getirebilmesi için, anayasal hükümler bu amaç doğrultusunda İçtüzük tarafından uygulamaya geçirildiğine göre, İçtüzük hazırlığı en önemli yasama etkinliği olacaktır. İçtüzük, sadece muhalefet hakkını güvence altına almak amacını gözetmez; nitelikli yasa yapım yolunu açacak bir düzenleme şeklinde görülmeli”