Vakıf üniversiteleri yükseköğretim sistemi içerisinde önemli bir konuma ve büyüklüğe ulaştığını ve yasal mevzuatlara göre vakıf üniversitelerinin kamu tüzel kişiliğe sahip olduğunu hatırlatan Özdemir, Gazete Duvar'ın haberine göre Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:
"Bu büyüklüğe rağmen çok az sayıdaki vakıf üniversitesi gerçek anlamda kurumsallaşmasını tamamlayıp nitelikli eğitim verirken, öğretim elemanlarının çalışma ve özlük hakkı koşullarını iyileştirirken çoğu üniversitenin öncelikleri bunlar olmamıştır. Bu statü ve ayrıcalıklarıyla birçok kamu kaynağından ve avantajlarından yararlanmaktadırlar. Yine Anayasaya, Yükseköğretim Kanununa ve Yönetmeliklere göre kesinlikle kazanç amacı güdemezler. Fakat uygulamaya bakıldığında çoğu vakıf üniversitesinin bu amacın ve Anayasanın dışına çıkarak adeta ‘vergisiz ticari faaliyet’ yapan kuruluş görünümünde olduğu dikkat çekmekte"
YÖK kanunu, Nişantaşı Üniversitesi'nden atılan akademisyenlerin yaşadıkları ve akademisyenlerinin emeklerinin altında maaş aldığına dikkat çeken Özdemir'in konuşmasından öne çıkan başlıkları şu şekilde:
"Aralarında Nişantaşı, Bilgi ve Maltepe gibi bazı vakıf üniversiteleri Meclis olarak Yükseköğretim Kanunu'na eklediğimiz ‘Vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarına unvanlarına göre Devlet üniversitelerinde ödenen ücret tutarından az ücret verilemez’ maddesinin gereğini yerine getirmiyor. Örneğin Nişantaşı Üniversitesinde yasal haklarını almak ve ağır çalışma koşullarının düzeltilmesi için Üniversite yönetimine dilekçe veriyorlar. Bu talebin üzerine üniversite yönetimi 40’a yakın araştırma görevlisi, doktor öğretim üyesini Kod 22 ve Kod 29’u gerekçe göstererek tazminatsız olarak işten çıkarıyor. Hocaların kampüse girmelerine ve ofislerinden kişisel eşyaları almaya dahi izin verilmiyor. Bir itibarsızlaştırma süreci başlıyor."
Nişantaşı Üniversitesi'nden bir grup akademisyenle bir araya geldiğini belirten Özdemir şöyle devam etti:
“Akademisyenler ağır çalışma koşullarında iş tanımı olmayan işleri yapmaya, alanları olmayan derslere girmeye zorlanıyor. Bunları yaparken de yemek, servis gibi sosyal haklar sağlanmıyor. Yasal hakları olan ücretlerin altında ücretle çalıştırılıyorlar. Üniversite yönetimi pandemi döneminde akademisyenleri kısa çalışma statüsünde gösterip tam zamanlı çalıştırıp devletten vergi kaçırırken YÖK, Maliye Bakanlığı neden bir denetim yapmıyor? Brüt ve net ücretlerle oynayıp maaşlardan kesintiler yapılıyor. Üniversitede çok hızlı akademisyen sirkülasyonu yaşanmaktadır. Sorunlu istihdam politikaları, mütevelli heyetlerinin oluşumu ve arkalarında hangi güçlerin olduğu konusunda YÖK ve Meclis bu sürece engel olamazsa Nişantaşı Üniversitesinde yaşananlar emsal teşkil edecektir.
"Milli Eğitim Komisyonu olarak sadece bu sorunlu vakıf üniversitelerinin isimlerini değiştirmekle uğraşıyoruz. Vakıf üniversitelerinin statüleri, oluşumu, yönetim yapıları, mütevelli heyetleri, sermaye yapıları, sermaye grupları ile ilişkileri, mali yapılarının şeffaflığı ve akademisyenlerin çalışma koşulları ve özlük hakları ve nitelikli eğitim konusundaki sorunları gündemimize almalıyız. YÖK bu kurumların akademik, idari ve mali yapıları ciddi şekilde denetlemeli ve sonucunda gereği mutlaka yapılmalıdır."