CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez için, "O makamda oturması, ulusal birliğimize de, dinimize de zararlı olacaktır. İzmirlilerden özür dilemesi ve istifa etmesi gerekir" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, "Bugüne değin hiç bir Diyanet İşleri Başkanı, milli tarihimizin iftiharları arasında saygın bir yeri olan İzmir ve İzmirliler hakkında böylesine sorumsuz ve pervasız bir söz etmemiştir. Görmez, ehliyet, liyakat ve güvenilirlik açılarından ağır yara almıştır. O makamda oturması, ulusal birliğimize de, dinimize de zararlı olacaktır. İzmirlilerden ve tüm kamuoyundan özür dilemesi ve istifa etmesi gerekir."
CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin'in yazılı açıklaması şöyle:
"Osmanlı'da din hizmetleri Meşihat makamı adına Şeyhülislam tarafından yürütülürken, 1920 de kurulan Meclis Hükümeti'nde 'Şer'i ye ve Evkaf Vekaleti' olarak yer almış, yani Bakanlığa dönüştürülmüştür. 3 mart 1924 de ise 429 sayılı kanunla Başbakanlığa bağlanarak bu günkü statüye kavuşturulmuştur. İlk Diyanet İşleri Başkanımız Ankara Anadolu Müdafaa Hukuk Cemiyeti Başkanlığı ve milletvekilliği de yapmış olan büyük vatansever ve İslam alimi Börekçi zade Rıfat Efendi'dir. Kendisine bakanlara tahsis edilen kırmızı plakalı makam aracı verilmiş, Atatürk'ün emri ile merhum başkana en yüksek devlet memuru maaşından 5 lira daha fazla ödeme yapılmıştır. İlk Diyanet İşleri Başkanımızın, Atatürk tarafından daima ayakta karşılandığı da bilinen bir gerçektir. İlk Başkan rahmetli Rıfat Börekçi'den sonra Diyanet İşleri Başkanlığı'na getirilen pek çok değerli din büyüklerimiz, bu yüce makamın omuzlarına yüklediği ağır sorumluluğun idrakinde olmuşlardır."
"1961 Anayasası'nın 154'ncü maddesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı anayasal bir kurum haline dönüştürülmüş, görevleri de 'İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek ve ibadet yerlerini yönetmek' olarak tanımlanmıştır. Diyanet İşleri Başkanı'nın görevleri arasında, Hangi ilin ne kadar dindar olduğunu ve irfanının ne düzeyde bulunduğunu ölçmek' gibi bir garabet ve sorumsuzluk bulunmamaktadır. Bu dinen de mümkün değildir. Diyanet İşleri Başkanı'nın, İslamiyet'i layıkı ve olanca derinliği ile anlayamadığı ve kavrayamadığı görülmektedir. Böyle olmasa 'İzmir'in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var' diyebilir miydi? Başkan'a hatırlatmak isterim ki İzmir'in dindarlığı elbette tarikat dindarlığı değildir, Kuran dindarlığıdır, yani, uydurma ve dayatma değil, gerçek İslam'dır. Görmez'in, Diyanet'i, AKP'nin yan kuruluşu haline getirme, iktidarın laik Cumhuriyeti çökertme hesap ve hedeflerine paralel bir kurum haline dönüştürerek, bu saygın teşkilatı anayasal konumundan uzaklaştırma çabaları bilinmektedir. Gelmiş geçmiş hiç bir Diyanet İşleri Başkanı, milletin birliğine ve dirliğine katkıda bulunması, gereken Diyaneti, iktidarın yan örgütü haline getirme zilletine düşmemiştir. Yine bu güne değin hiç bir Diyanet İşleri Başkanı, milli tarihimizin iftiharları arasında saygın bir yeri olan İzmir ve İzmirliler hakkında böylesine sorumsuz ve pervasız bir söz etmemiştir. Görmez, ehliyet, liyakat ve güvenilirlik açılarından ağır yara almıştır. O makamda oturması, ulusal birliğimize de, dinimize de zararlı olacaktır. İzmirlilerden ve tüm kamuoyundan özür dilemesi ve istifa etmesi gerekir."