Başbakan Tayyip Erdoğan'ın SSK Genel Müdürü olduğu dönemdeki icraatları nedeniyle eleştirdiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "2 sene boyunca arattılar, bir yolsuzluk var mı diye. Bürokrasi geçmişimdeki her şeyi didik didik incelediler, bir şey bulamadılar. Bizim cevaplayamayacağız soru yok. İstersen Melih Gökçek’le gel. İstediğin kadar soru sor. Ben sana tek bir soru soracağım. Kaddafi’den İnsan Hakları Ödülü’yle birlike 250 bin dolar aldın. Bu parayı hayır kuruluşlarına bağışlayacağım dedin. Bu parayı hangi hayır kurumuna bağışladın. Erkeksen karşıma çıkarsın. Kıvırmak yok" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Kürecik radar istasyonunu kapat, hep beraber arkanda dururuz. Yapıyor musun, yapamıyorsun. O zaman konuşma.
BM Güvenlik Konseyi toplandı. Çağrıyı kim yaptı, Türkiye mi? Çağrıyı kim yaptı, Türkiye mi? Hayır Ürdün yaptı. Türkiye dünyanın her yerinde dışlanmış durumda.
1,5 milyon Suriyeli Türkiye’de. Gazze’de bir dram yaşanıyor, Suriye’de de bir dram yaşanıyor, Türkiye’de de bir dram yaşanıyor.
81 ilden herhangi birine gidin, Suriyeli dilenci çocukları göreceksiniz. O aileler hangi gerekçelerle Suriye’den ayrıldılar. Silahla oraya militan sokan hangi ülkeydi? Yazık günah değil mi?
Sadece bir şey yapılıyor, sadece konuşuluyor. El Kaide militanlarına silah gönderiliyor, kan daha fazla aksın diye. Hepimizin oturup düşünmesi lazım. Ne oluyor bu ülkede diye. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti böyle mi olacaktı?
Ne diyorlardı, biz oyun kurucuyuz. Hangi oyunu kurdunuz, dünyanın oyuncağı oldunuz, bütün dünya dalga geçiyor.
Temsil ettikleri makam Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlık koltuğu, Dışişleri Bakanlığı koltuğu. Mavi Marmara’dan sonra olaylar büyüdü, gelişti. Attılar, tuttular, OECD üyeliğine vetoyu kaldırdılar.Hani karşıydınız? Ne söylüyorlar, neler yapıyorlar.
Doğruları millete anlatmak zorundayız. Eğer anlatabilirsek, geleceği değiştirebiliriz. Ama çalışmamız lazım. Vatandaşa bütün bu ayrıntıları anlatmamız gerekiyor.
Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var, Ekmeleddin Bey Ortadoğu sorunun çözümü açısından aslında çok önemli bir fırsat sunuyor bize. Ortadoğu’da, İslam dünyasında, Batı’da bir ağırlığı var. Sözü dinlenen birisi. Türkiye eğer Ortadoğuı bataklığından çıkmak istiyorsa, sözü dinlenen, saygın bir ülke olmak istiyorsa tercihini Ekmeleddin Bey’den yana yapmak zorundadır.
O nedenle hepimize büyük görevler düşüyor. Her yurttaşa büyük görevler düşüyor. Şikayetçiysen, sorun çözülsün, ağırlığı, dünyada itibarı olan birisini istiyorsan tercihimiz açık, yönümüz belli. Ekmeleddin İhsanoğlu Bey’den yana oyumuzu kullanmak zorundayız.
Daha önce gruplarda da söylemiştim. Diyarbakır’dan gelen bir davet üzerine STK’ların toplantısına katılmıştım. Çok sayıda STK yöneticisi vardı ve onlar düşündükleri bütün soruları sordular, biz de bütün samimiyetimizle cevap verdik.
Erdoğan kalktı dedi ki, “Bu Kılıçdaroğlu var ya Kılıçdaroğlu.” E ne olmuş. “Diyarbakır’da gitti otelde konuştu.” Duyduğum en saçma şeylerden birisi, nerede konuşsaydım bari. STK’lar çözüm süreci konusundaki fikirimizi merak ediyorlar. Anlattık. Beğenirler veya beğenmezler ama karşılıklı saygı içerisinde anlattık.
Çok rahatsız olmuş. “Efendim biz sorunu çözeceğiz, bu CHP var ya bu CHP, bunlar yüzünden çözemiyoruz.” Kozu elinden aldık, rahatsız oldu. Eğer sen, benim yaptığımı yapabilirsen seni kutlayacağım. Sen de o STK’ların davetlerine icabet et. Git sen de aynı otelde, istersen meydanda sana soru sorsunlar, sen de cevabını ver. Bunu yapmak için adamda yürek lazım. Yürek lazım yürek. Cesaret lazım. Olaylara adam gibi bakmak lazım. Sorunları çözmede samimi olmak lazım, içten pazarlıklı olmamak lazım. Biz böyle bir partiyiz. Evet gittim konuştum. Bütün sorulara da yanıt verdim. Şimdi sıra sende, cesaretin varsa git.
Havuz medyasından, havuz diyorum, arkadaşlar havuz güzel bir şey diyorlar. Haram medyasından bir iki kişi al git. Düşüncelerimiz gayet açık, net, herkesin önündedir. Şimdi sana söylüyorum, yüreğin, cesaretin varsa, davetlisin. Sen de git sorulara cevap ver.
Libya’yla ilgili Dışişleri açıklama yaptı 15 Temmuz 2014’te. “Aman Libya’ya gitmeyin, oradaki Türkler de gelsinler.”
Kıbrıs Barış Harekatı’nın yıldönümüydü. SayınCumhurbaşkanı gitti, bizden de arkadaşlar gitti. Kıbrıs Barış Harekatı’nda Libya’yla özel bir dostluğumuz oldu. Batı bize ambargo koydu. Bu engelleri aşmamızı sağlayan rahmetli Kaddafi’ydi.
Özel bir dostluk, Libya halkıyla Türkiye halkı arasında oluştu. Ama bunlar geldiler Kaddafi’yi sırtından bıçakladılar ve linç ettiler. Davutoğlu, bavuluna para doldurup Kaddafi’nin öldürülmesinin ardından Libya’ya gitti, “acaba bir şeyler koparabilir miyim?” diye. Kime kardeşim dediyse, başına felaket geldi. O yüzden diyorum inşallah bana kardeşim demez diye.
2 sene boyunca arattılar, bir yolsuzluk var mı diye. Bürokrasi geçmişimdeki her şeyi didik didik incelediler, bir şey bulamadılar. Bizim cevaplayamayacağız soru yok. İstersen Melih Gökçek’le gel. İstediğin kadar soru sor. Ben sana tek bir soru soracağım. Kaddafi’den İnsan Hakları Ödülü’yle birlike 250 bin dolar aldın. Bu parayı hayır kuruluşlarına bağışlayacağım dedin. Bu parayı hangi hayır kurumuna bağışladın. Erkeksen karşıma çıkarsın. Kıvırmak yok."