CHP Genel Sekreteri Mehmet Akif Hamzaçebi, TBMM Başkanlığı’na sunulan ve kısa sürede Anayasa Komisyonu’nda görüşülmesi beklenen siyasi partilerin seçim ittifakına ilişkin AKP ve MHP'nin ortak kanun teklifiyle ilgili, “Düzenlemeler ancak ve ancak bir OHAL KHK’sıyla yapılabilirdi, hükümet lütfetmiş, bu düzenlemeyi KHK ile yapmayıp kanun teklifi olarak Meclis’e göndermiş. Teklifin ruhu, OHAL ruhudur” dedi.
Seçim sandıklarının güvenlik güçlerinin kontrolü altına alındığının görüldüğüne dikkat çeken Hamzaçebi, “Güvenlik güçlerinin kontrolü altına alınan seçim sandıkları daha güvenli değil, tam tersine daha güvensiz olurlar. Güvenlik güçlerinin geldiği sandığa seçmen gelmez. Burada açıkça amaçlanan, seçmene baskıdır” diye konuştu.
Teklifte yer alan sandık bölgelerinin birleştirilmesi, seçim bölgelerinin birleştirmesi ve seçmen listelerinin birleştirmesi konusunu da eleştiren Hamzaçebi, “Teklife göre, sandık bölgelerinin, seçim bölgelerinin ve seçmen listelerinin keyfi bir şekilde birleştirilmesi mümkündür. Örneğin aynı apartmanda oturan kişilerin normal olarak aynı sandıkta oy vermesi gerekirken bu kişiler şimdi farklı sandıklarda oy verecektir” değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Sekreteri Hamzaçebi, AKP ve MHP’nin seçim ittifakına ilişkin 26 maddelik kanun teklifini T24’e değerlendirdi. Türkiye’yi başkanlık sistemine taşıyan anayasa paketi savunulurken amaçlardan biri olarak koalisyonları önlemenin gösterildiğini hatırlatarak, “Madem koalisyonları önlemek için yola çıktınız, o halde neden bu ittifak düzenlemesini yapıyorsunuz? Madem ülke koalisyonlarla kötü yönetiliyordu, yüzde 10’luk barajı ittifaka dâhil olan partiler için niye sıfırlıyorsunuz” sorusunu gündeme taşıdı.
CHP Genel Sekreteri Hamzaçebi’nin değerlendirmeleri şöyle:
"Hükümet, ittifak ile ilgili düzenlemeyi bir Kanun Teklifi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sundu. Teklife baktığımızda, içeriğin tamamen olağanüstü hal anlayışına sahip olduğunu görüyoruz. Düzenlemeler ancak ve ancak bir OHAL KHK’sıyla yapılabilirdi, Hükümet lütfetmiş, bu düzenlemeyi KHK ile yapmayıp Kanun Teklifi olarak Meclise göndermiş. Teklifin ruhu, OHAL ruhudur.
Baktığımızda, teklifle öngörülen değişikliklerin son 4 seçim veya referandumda AKP'nin Yüksek Seçim Kurulundan talep ettiği hususlar olduğunu görüyoruz. YSK’nın kısmen kabul ettiği veya kabul etmediği hususlar burada düzenlenmiş durumda. Örneğin 16 Nisan Referandumunda sonuçlar mühürsüz oyların geçerli kabul edilmesi suretiyle manipüle edilmişti. Şimdi o manipülasyon bu düzenlemeyle yasal hale getiriliyor. Mühürsüz oyların geçerli sayılacağına ilişkin olarak bu teklifle getirilen düzenleme dahi 16 Nisan’da kabul edilen mühürsüz oyların ve referandum sonucunun yasal olmadığını ortaya koymaktadır."
"Teklife baktığımızda seçim sandıklarının güvenlik güçlerinin kontrolü altına alındığını görüyoruz. Sandık kurulu başkan ve üyeleri seçim güvenliğinin tehlikeye girmesine yönelik bir durum olursa güvenlik güçlerini sandığa çağırabilirler. Ancak bu teklifle görev seçmene de verilmektedir. Bunun anlamı, bütün seçim sandıklarında iktidar partisinin istediği zaman güvenlik güçlerini hazır bulundurabilmesidir.
Güvenlik güçlerinin kontrolü altına alınan seçim sandıkları daha güvenli değil, tam tersine daha güvensiz olurlar. Güvenlik güçlerinin geldiği sandığa seçmen gelmez. Burada açıkça amaçlanan, seçmene baskıdır. Herhangi bir sandığın başkanı, üyeleri orada, o sandığın başında görev yapıyor ise bir seçmenin güvenlik güçlerini göreve davet etmesi asla kabul edilemez. Bunun amacı sandıkları tamamen hükümet güçlerinin kontrolü altına almaktır.
Yine teklife baktığımızda, sandık bölgelerinin birleştirilmesi, seçim bölgelerinin birleştirmesi ve seçmen listelerinin birleştirmesi yönünde düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Bunların hepsi seçime, sandığa müdahale amacını taşır. Bugüne kadar Yüksek Seçim Kurulu belirli şartların varlığı halinde sandık bölgelerinin birleştirmesine karar verebiliyordu."
"Örneğin mesafenin 5 kilometrenin altında olması ve 50 seçmenden daha az seçmenin varlığı şartlarıyla YSK sandık taşımasına olumlu bakıyordu. Mevcut sistemde ortada bu tür sorunlar olduğunda bunlar YSK’nın takdiriyle çözülebiliyorken yapılması öngörülen düzenlemeyle partizanca müdahalelerin yolu açılmaktadır.
Teklife göre, sandık bölgelerinin, seçim bölgelerinin ve seçmen listelerinin keyfi bir şekilde birleştirilmesi mümkündür. Örneğin aynı apartmanda oturan kişilerin normal olarak aynı sandıkta oy vermesi gerekirken bu kişiler şimdi farklı sandıklarda oy verecektir. Bu da seçmen kontrolü imkânını hem o apartmanda oturanların elinden almak, hem de YSK’nın bu konudaki kontrolünü güçleştirmek demektir.
Son bir şey söylemek istiyorum. İttifak teklifinin amacı, yüzde 10’luk seçim barajını ittifaka girecek olan partiler için kaldırmaktır. İttifaka girmeyen partiler için yüzde 10’luk seçim barajı devam ediyor, ittifaka giren partiler için ise bu baraj kaldırılıyor. Bu, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Ayrıca, Yüksek Seçim Kurulu tarafından mühürsüz oyların geçerli kabul edilmesi suretiyle manipüle edilmiş 16 Nisan Referandumuyla Türkiye başkanlık sistemini kabul etmiş sayılmıştır. Başkanlık sistemlerinde seçim barajı olmaz ya da sıfıra yakın olur. Çünkü seçim barajının amacı, yürütme organının içinden çıktığı parlamentonun çok parçalı olmasını önleyerek yönetimde istikrarı sağlamaktır. Nitekim 1982 Anayasası da 1995 yılında yapılan değişiklikle seçim kanunlarının temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenleneceğini hükme bağlamıştır. Temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkesi, parlamenter sisteme mahsus bir ilkedir. Başkanlık sisteminde yürütme organı sadece Başkan (Cumhurbaşkanı) olduğuna göre ittifakla parlamentoda istikrar yaratmak gibi bir anlayış asla olamaz."
"Öte yandan Türkiye’yi başkanlık sistemine taşıyan anayasa paketi savunurken paketin amaçlarından birisi koalisyonları önlemek olarak anlatılıyordu. Madem koalisyonları önlemek için yola çıktınız, o halde neden bu ittifak düzenlemesini yapıyorsunuz? Madem ülke koalisyonlarla kötü yönetiliyordu, yüzde 10’luk barajı ittifaka dâhil olan partiler için niye sıfırlıyorsunuz?
İttifaka dâhil partiler için yüzde 10’luk seçim barajının kaldırıldığını söylemiştim. Bununla da yetinmiyorlar. Ayrıca Milletvekili Seçimi Kanununun 24. Maddesi değiştirilerek hangi partinin kaç milletvekili çıkaracağını düzenleyen “d’Hondt” usulünde ittifaka dâhil partiler tek bir parti sayılarak artık oylardan gelen milletvekilliklerinin kazanılmasının hedeflendiğini görüyoruz."
"Öyle anlaşılıyor ki başkanlık ve milletvekilliği seçimlerinde umutlar Afrin Operasyonu ile İttifak Yasasında. Ne Afrin ne de ittifak, hiçbiri derde deva olmayacaktır. Bunlara umut bağlayanlara tavsiyem, çıkıp çarşıyı, pazarı, sokağı dolaşsınlar."