TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP, HDP ve İyi Partinin; AK Parti'nin, başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliği teklifine ilişkin randevu talebine olumsuz yanıt vermesiyle ilgili olarak, "Bu ziyaretlerin, birer nezaket ziyareti olduğu kanaatindeyim. Olup olmaması süreci doğrudan etkileyen bir husus değil" dedi.
Şentop, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Meclis'te görev yapan basın mensuplarını ziyaret etti. Şentop, basın koridorunda yer alan ofisleri gezerek gazetecileri tek tek tebrik etti. Daha sonra Parlamento Muhabirleri Derneğini (PMD) ziyaret eden Şentop, "siyasetin kalbi" olan TBMM'nin yoğun çalıştığını, gazetecilerin de aynı yoğunlukta yasama çalışmalarını takip ettiğini dile getirdi.
AK Parti'nin, başörtüsüne anayasal güvence teklifi konusunda, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerden randevu istediği ancak karşılık bulamadığının ifade edilmesi üzerine Şentop, "Anayasa değişikliği teklifini bütün siyasi partiler zaten Anayasa Komisyonunda görüşecekler. Ayrıca Genel Kurul'da görüşecekler, lehte ve aleyhte görüşlerini ifade edecekler. Bu ziyaretlerin, birer nezaket ziyareti olduğu kanaatindeyim. Olup olmaması süreci doğrudan etkileyen bir husus değil" diye konuştu.
Şentop, "Başörtüsüne anayasal güvence teklifinin parlamentodan çıkma ihtimalini görüyor musunuz yoksa referanduma mı gidilir?" sorusunu yanıtlarken, konunun, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Meclise sunduğu kanun teklifi ile gündeme geldiğini hatırlattı. Başörtüsünü yasaklayan uygulamaların 2012'den bu yana gündemden kalktığını belirten Şentop, bu konuda "hukuki düzenleme gerekir ve bu kanunla olmalı" teklifi gelince farklı bir tartışmanın başladığını ifade etti.
Gerçekten çözüm isteniyorsa bunun anayasal düzeyde düşünülmesi gerektiğini dile getiren Şentop, şöyle devam etti:
"Daha önce kanunla denenmiş, çözülememiş. Bu bakımdan Anayasa ile çözülmesinin bir yol olarak düşünülmesi doğru olacaktır. Serbestlik getiren bir düzenleme kanunla olmaz. Kanunla yaparsanız bunu artık kanuna dayanan bir serbestlik, özgürlük haline getirmiş olursunuz. Dolayısıyla bir başkası da kanun değişikliği yaparak ve kanunu kaldırarak yasak getirebilir. Bunu, kanunla verilen alınan bir özgürlüğe, serbestliğe indirgemiş olursunuz. Anayasa daha zor değişen bir metin. Dolayısıyla Anayasa ile daha güçlü bir hukuki teminat olur. Metinle ilgili şüphesiz komisyonda, Genel Kurulda tartışmalar olabilir."
"AK Parti'nin Anayasa değişikliği teklifi Meclisten geçer mi?" sorusu üzerine Şentop, "Herkes ilkesel olarak 'bu sorun çözülmeli' diyor; genel olarak 'hukuki düzenlemeyle çözülmeli' deniyor. O zaman kalıcı çözüm samimi olarak isteniyorsa, bu, Anayasa değişikliğiyle mümkün. Bu açıdan baktığımda Meclisten geçer diye düşünüyorum ama 'gözünün üstünde kaşın var' gibi birtakım tartışmalarla; 'biz de bu değişikliği istemiyoruz, değiştiririz' gibi şeylerle yaklaşılırsa o zaman şüphesiz bazı bahaneler bulma imkanı var. Ama bu konunun Türkiye'nin gündemine nereden ve nasıl geldiğini de unutmamak lazım" değerlendirmelerinde bulundu.
"CHP, İyi Parti ve HDP'nin, AK Parti ile görüşmeyi reddetmelerini nasıl yorumlamak lazım?" sorusuna Şentop, "Esasa müteallik bir sorun değil, bu konuyu sonuçta herkes bir şekilde komisyonda ve Genel Kurulda görüşecek. Bu, bir nezaket ziyaretiydi, görüşmesiydi. Buna dair bir şey demek istemem" karşılığını verdi.
Şentop, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ve İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ile ilgili hazırlanan dokunulmazlık dosyalarının TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonunun gündemine alınmasının tartışmaya yol açmasını da değerlendirdi.
Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin birçok dosya bulunduğunu belirten Şentop, dokunulmazlık dosyalarının birbirine benzeyen ve benzemeyen taraflarının olduğunu ifade etti. Şentop, "Bu dönemde daha önce dokunulmazlığın kaldırıldığı dosyalar da oldu. Bu dosyalara benzediği iddia edilen dosyalar oldu. Bu, komisyonun değerlendirmesi gereken bir husus. Meclis Başkanı olarak bu konuya karışmam doğru değil" dedi.
Seçim tarihi konusunda tartışmalar hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Şentop, şunları kaydetti:
"Anayasa ve kanun gereği seçim tarihi belli. O tarihten bir hafta önce bile yapılsa teknik olarak erken seçimdir fakat mevzuatımızda 'erken seçim' yok, Anayasa'da 'seçimlerin öne alınması' diye bir ifade var. Niye 'erken seçim' diyoruz? Siyasi tabir olarak diyoruz. Siyasi olarak erken seçimden söz edebilmek için seçimlerin anlamlı şekilde öne çekilmesi gerekir, yani nedenlerinin ve sürenin anlamlı mahiyette olması lazım. Konuşulan, o kadar bir süre değil, gerekçeler de daha çok teknik. Hac meselesi var; 18 Haziran itibarıyla yaklaşık 30-40 bin kişinin hacda olma ihtimali var. Bunların herhangi bir şekilde oy kullanabilmesi mümkün değil. Bazı arkadaşlar 'gümrükte' falan diyor ama gümrüklerde oy kullananlar, yurt dışı seçmen listesinde kayıtlı olanlar. Dolayısıyla önemli bir sayı, göz ardı edilemez. Başka nedenler de zikrediliyor. Bu bakımdan teknik düzeltme gibi bir şeyden bahsedilebilir."