CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı 'Türkiye Yüzyılı' programı için "Türkiye Cumhuriyetimizi ve değerlerimizi reddedenlerin adeta bir seçim broşüründen öteye geçemeyen reddiye metnidir" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “Türkiye Yüzyılı” programını değerlendirdi. Açıkel’in yazılı açıklaması şöyle:
"AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın açıkladığı ‘Türkiye Yüzyılı’ başlıklı ve adına vizyon metni denilen metin ne Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşlarını kapsayan ne de yüzyıllık bir uzak görüşlülüğü barındıran bir metin. Erdoğan’ın açıkladığı metin, ‘Türkiye Yüzyılı’ değil; reddiye metnidir. Türkiye Cumhuriyetimizi ve değerlerimizi reddedenlerin adeta bir seçim broşüründen öteye geçemeyen reddiye metnidir.
Uzun süredir büyük beklenti yaratılan, tüm kamu imkanları istismar edilerek büyük bir reklama dönüştürülen içi boş bu kampanya, milletimizden ciddi bir ilgi görmedi. Çünkü, bu metni açıklayan zihniyet; Türkiye Cumhuriyeti’ni ve büyük kalkınma hamlesini bir parantez olarak gören, Türk milliyetçiliğini ve yurtseverliğini ayaklar altına alabileceğini zanneden bir teslimiyet ve kapitülasyon zihniyet.
‘Türkiye’nin Yüzyılı’ metni, Cumhuriyetimize reklam arası diyenlere prim veren, Atatürk’e ve Kurtuluş Savaşımıza hakaret edenlere iltifat eden, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığımızı dolar karşılığında yabancılara satan, Cumhuriyetimizin göz bebeği fabrikalarını haraç mezat yağmalatan bir iki yüzlülük ile malul. Yani; Türkiye Yüzyılı kampanyasında, Türkiye Cumhuriyetimizin inkarını merkezine alan bir inkâr yaklaşımı var.
Saray iktidarı, Türkiye’yi ve genç kuşakları Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken; Düyun-ı Umûmiye borçlanmalarının bile çok ötesine geçen bir tefecilere borçlanma girdabına soktu, Sarayın çevresindeki mültezimlerin, milletimizin öz kaynaklarına bir kuzgun sürüsü gibi saldırdığı bir yağma düzeni inşa etti. Ülkemizi, kişi başına düşen milli gelirde; dünya sıralamasında 100’lü sıralara yaklaştırdı, insani gelişme endekslerinde vasatın da altına düşürdü. Türkiye’yi; kara para baronlarının, insan kaçakçılarının, uyuşturucu tacirlerinin, petrol kaçakçılarının yerli ve uluslararası mafyaların cirit attığı bir ülkeye dönüştürdü. AKP’nin ülkeyi çürüten liyakatsiz ve kötü yönetimi, Türkiye’yi en az 100 yıl geriye götürdü. Üretimden, kişi başına gelire, tarımdan eğitime, sağlıktan ilaç sektörüne demokrasiye ve özgürlüklere kadar uluslararası pek çok endekste ülkemizi 100. sıraların da gerisine itti.
Sarayın vizyonerleri, adeta koğuş gibi ranza modelli KYK yurtlarına mahkum ettiği öğrencilerimizin; işsiz, mesleksiz ve borçlu bir hale getirdiği gençlerimizin yüzüne nasıl bakacak, bunun cevabını vermeli. Yıllardır beton dökmekle övünen Erdoğan bugün barınma ve konut sorunu yaşayan milyonlarca vatandaşımıza yüzüne nasıl bakacak, bunun cevabını vermeli. Prompter vizyonerleri; açlık sınırının altında bir gelirle, güvencesiz ve kötü çalışma koşulları ile çalışan milyonlarca emekçinin yüzüne nasıl bakacak? Çocuk tacizlerini ve kadın cinayetlerini önleyemeyen Erdoğan, Türk kadınının ve ailelerin yüzüne nasıl bakacak?
Türkiye Cumhuriyetimizin 2. yüz yılına girerken kendilerine madalya takmak isteyenler, tarihinin en büyük yoksulluğuna ve yolsuzluğuna maruz bırakılan milletimizin yüzüne nasıl bakacak bunun cevabını vermeli. Daha dün uluslararası medya önünde eleştirdiği Arap şeyhlerin ve 34 askerimizi şehit edenlerin önünde el pençe divan duranların, Türkiye hakkında Cumhuriyetimiz hakkında ve önümüzdeki yüzyıl hakkında söyleyecek bir sözleri olabilir mi? İhvancılığın ve inkarcılığın yüzyılını yazmaya çalışanlar; Tank Palet Fabrikası’nı, SEKA’yı, Şeker Fabrikalarını, Gübre Fabrikalarını, Türk Telekom’u yağmalatanlar ve bu yüzden milletimizi en temel ihtiyaçlardan mahrum bırakanlar Türkiye Cumhuriyetimizin 100. yılın ulusal vizyonunu yazamazlar.
Potansiyelinin çok gerisinde bırakılan ülkemizi Cumhuriyetçi, kamucu ve planlı kalkınmacı bir hamle ile yeniden ayağa kaldıracak vizyonu, ancak Cumhuriyetimizin 2. yüz yılında tüm yurttaşlarımızı, yurtsever, hümanist ve demokrat bir Jön Türk ruhu ile kucaklayan; yurttaşlık hukukunu her şeyin üstünde tutan Kuvayı Milliye kadroları yazabilir. Bu kadrolar yaklaşan seçimlerde, gencinden kadınına; çiftçisinden emeklisine, emekçisinden üreticisine Cumhuriyetin bu mirasına sahip çıkacaktır."