CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Çubuk’ta yaşadığı linç girişimi görüntülerini izletmesini eleştirdi. Ağbaba, “Bir Cumhurbaşkanı mı konuşuyor, mafya mı konuşuyor ayırt edemezsiniz. Genel Başkan’a saldıranların arkasında Saray var, Erdoğan var" diye konuştu. Erdoğan'ın tehditlerine pabuç bırakmayacaklarını belirten Ağbaba, "Genel Başkanımızın kılına zarar gelse dünyayı onun başına yıkarız” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Ankara Milletvekilleri Ali Haydar Hakverdi, Nihat Yeşil ve Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere ile Sosyal Demokrasi Derneği Genel Başkanı Sami Doğan'ı dernek merkezinde ziyaret etti.
Ziyaret sonrasında açıklama yapan Ağbaba şunları söyledi:
Sosyal Demokrasi Derneği, sivil toplum örgütü. Sivil toplum örgütü denilince akla devletin kurmamış olduğu sivil toplum örgütleri geliyor. İktidarın Türkiye’ye kazandırmış olduğu yanlışlardan birisi de kendi güdümündeki sivil toplum kuruluşları. Tamamen devletin kaynaklarını kullanarak var olan dernekler var. Onlara, sivil toplum kuruluşu demek mümkün değil. Bunların en önemli örneklerinden birisi TÜGVA isimli vakıf. Yaptığı işlere bakınca insan hayret ediyor. Çeşitli vakıflar, tarikatlar aracılığıyla bazı yapıların Türkiye’ye verdiği zararı görüyoruz. Geçmişte devletin teslim edildiği bir grubun 15 Temmuz’da neler yaptığını hep birlikte gördük. TÜGVA da AKP’nin kurmuş olduğu, Saray’da kurulan bir vakıf. Bu vakıf tamamen bir FETÖ kopyası. 10 milyonun üzerinde işsiz varken devlete kendi yandaşlarını işe yerleştirmeye çalışıyorlar. Devlete hâkim, savcı, orduya asker, emniyete polis yerleştirme gibi işler yapıyorlar.
Bir diğer kendine dernek diyen SADAT diye bir oluşum var. Demokrasilerde olmaması gereken bir karanlık yapı Saray’ı yönetiyor. Adeta paralel bir Milli Savunma Bakanı gibi çalışıyor. Bunun yanlış olduğunu geçmişte yasadığımız örneklere bakarak görebiliriz. Tamamen Cumhuriyet’in kuruluş ilkesine düşman bir yapı ile karşı karşıyayız. Bu yapılar Saray tarafından destekleniyor. 15 Temmuz ile başlayan, ardından bizim ‘20 Temmuz Sivil Darbesi’ dediğimiz KHK’lar ile ülkenin yönetildiği, demokrasinin askıya alındığı, bağımsızlığını yitirdiği, parti yönetiminin hâkim, savcı olduğu bir dönemi yaşadık. Olağan dışı bir siyaset.
29 Ekim’in kurucusu Atatürk’ün son altı yılda hatırlanmasından memnuniyet duyuyoruz. 15 Temmuz Darbe Girişimi olunca daha önce Atatürk’ü ağzına almayan, ‘iki ayyaş’ diyen bu anlayış, 15 Temmuz sonrasında Genel Merkezlerine Atatürk posteri asmışlardı. Dün de yine Atatürk’ün ismini anarak yaptığı konuşmada bizi suçladı. Konuşmanın içeriğine baktığımız zaman bir Cumhurbaşkanı mı konuşuyor, bir çete lideri mi konuşuyor, mafya mı konuşuyor ayırt edemezsiniz. Demokrasiye inanıyorsa bu konuşmayı bir cumhurbaşkanının yapmaması lazım. Konuşmada bir video var. Videoda Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun linç edilme görüntüleri var. Hırsız Osman’ın arkasındaki gücün kim olduğunu dünkü videoda gördük. Genel Başkan’a saldıran, adeta öldürme girişiminde bulunanların arkasında Saray var, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var. Genel Başkanımızın kılına zarar gelirse bunun sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır. Çubuk'ta yaşanan olayın da faili ve azmettiricisi ortaya çıkmıştır. Savcıları bu anlamda göreve davet ettiğimizi söylemek istiyoruz.
Genel Başkanımız, ‘siyasi suikastlar’ dediği zaman tam da söylediği nokta bu. Ülkenin Cumhurbaşkanı, ana muhalefet partisi genel başkanını alçakça iftiralarla hedef göstermeye çalışıyor. TV'ler canlı yayında. AKP dışındaki siyasetçilere yapılacak saldırının sorumlusu Saray'dır, AKP'dir, Recep Tayyip Erdoğan'dır. Buradan savcılara suç duyurusunda bulunduğumuzu da söylemek istiyoruz. AKP Genel Başkanı’nın tehditlerine boyun eğecek, pabuç bırakacak bir siyasi hareket değiliz. Genel Başkanımızın kılına zarar gelse ondan biliriz ve dünyayı onun başına yıkarız. Amaç belli, kaybetmiş olduğu iktidarı, sağa sola saldırarak ya da terör atmosferi yaratarak devam ettirmeye çalışıyor. Biz bunu görüyoruz. Bizim şiddetle işimiz olmaz. Türkiye’nin gündeminde yoksulluk, yolsuzluk, mafya, mala çökme, devlet arazilerinin peşkeş çekilmesi gibi konular var. Ekonomi son derece kötü durumda. Ekonomiyi unutturmak istiyor, kaybettiği iktidarı sürdürmek istiyor bizim üzerimizden. Ülkede kaos yaratarak iktidarı sürdürmeye çalışıyor, biz bu oyunlara gelmeyeceğiz... Ona uymayacağız ama onu çıldırtmaya devam edeceğiz.
Türkiye’nin gündemi yoğun, mala çökmeler var. Bu ülkede suç örgütü liderinin söylediği ile gerçekleri görüyoruz. Bunlardan biri de Demirören’in Ziraat Bankası’ndan aldığı 750 milyon dolar krediyi ödememesi. Bu kredinin karşılığında bir araziyi ipotek ediyor. O golf sahasını 5 yıllığına 15 milyon TL’ye kiraladığını görüyoruz. Buranın değeri yaklaşık 1 milyar 118 milyon TL’ye denk geliyor. Türkiye adeta bir lağıma düşmüş durumda. Hala bu 750 milyon doların hesabı verilebilmiş değil. Türkiye’nin en şanslı golfçüsü, dünyanın en zengin golfçüsünden bile daha fazla kazanıyor, golf oynamadan. Dünkü videoda, ‘Bizim hakimimiz, bizim memurumuz, öğretmenimiz, askerimiz, polisimiz’ deniliyor. TÜGVA rezilliğinden sonra memurları da bölmeye başladılar. Siyasi partilerin memuru olmaz, devletin memuru olur. Dünkü video bize devletin kurumlarının ne hale geldiğini göstermiş oldu.”