CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Altay, şu görüşleri ifade etti:
"Biz hizmet yapılırken hırsızlık yapılmasına karşıyız"
"Çanakkale Köprümüz yarın açılıyor, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hizmete karşı hiç olmadık, Türkiye için yapılan hizmetlere hep destek verdik ama biz şuna karşıyız: Biz hizmet yapılırken hırsızlık yapılmasına karşıyız.
Biz hizmet yapılırken bu hizmetin hizmetten hiç yararlanmayacakların sırtına da yük yüklenmesine yararlanacaklar, yararlanacakların sırtına da olağanüstü ağır yük yüklenmesine karşıyız. Bu köprü yap-işlet-devret modeliyle yapıldı.
Erdoğan diyor ki: ‘Bunlar yap-işlet-devreti bilmez.' Millet bunu ne olduğunu çok iyi biliyor. ‘Milletin cebinden 5 kuruş çıkmayacak' dedi beyefendi, 2017-2021 arasında garantileri ilaven, yani geçilen araçlardan, inen uçaklarından alınanın dışında devlet 68 milyar ödemiş. Hani 5 kuruş çıkmayacaktı? 68 milyardan bahsediyorum.
Böyle şey olur mu? Ha 2022-2024’te de 143 milyar ödenecek. Erdoğan devletin hazinesi milletindir, senin babanın malı değil. Sen Hazine’den bu paraları vermek için de millete benzinliklerde vergi dairesi açarak milletten haraç topluyorsun; bu izansız, düşüncesiz, öngörüsüz projelerin için, etrafını zengin etmek için."
"Şimdi açılan bu köprünün geçiş bedeli 260 lira"
"Osmangazi, Zafer Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, Avrasya Tüneli, hasta garantili şehir hastaneleri, Niğde Otoyollarında olduğu gibi; geçenden geçmeyenden deli Dumrul gibi para kesiyorsun.
Şimdi açılan bu köprünün geçiş bedeli 260 lira. Sen müteahhitte gerçek değeri 3 milyar dolarlık bir işi 5 milyar, 6 milyar,7 milyar dolara niye yaptırırsın kardeşim? 2050’ye kadar çocuklarımız ve 84 milyon böyle bir ipoteğe mahkum ediliyor."
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yabancı yatırımcıya yönelik “Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun. Mevzuatı da değiştiririz” sözlerinin “Tek adam” itirafı olduğunu savunan Altay, şunları söyledi;
"‘Biz hukuk devleti değiliz' diyor"
"Türk demokrasisi hiçbir dönemde devleti idare edenler tarafından bu kadar aşağılanmadı. Bir Kenan Evren yaptı bunu, şimdi bunlar yapıyor. Demokrasimizin aşağılanmasıyla ilgili ibretlik bir belgedir bu söz.
Bu söz şudur: ‘Biz hukuk devleti değiliz' diyor. ‘Cumhurbaşkanının fermanı bizim için her şeyin üstünde' diyor. ‘Para için her yol mubah' diyor. ‘Kanun kural bırak kardeşim; para varsa kanun yok, kural yok, hukuk yok, norm yok' diyor ve ‘Türkiye’de demokrasi yok, tek adam rejimi var' diyor. Mealen Türkiye’deki çürümüşlüğe ve savrulmaya, rotasızlığa ve çapsızlığa çok güzel, çok somut bir örnek."
Erdoğan’ın Devlet Övünç Madalyası Töreni’nde, şehit yakınlarıyla ilgili: ‘Tazminattan maaşa, işe yerleştirmeden diğer haklara kadar şehitlerimize tanınan birçok haklar var ve biz bunların tamamını eksiksiz yerine getirdik' sözlerine tepki gösteren Altay, şöyle konuştu:
"Devlet şehitler için toplanan yardımları kullanmak noktasına gelecek kadar düştü mü?"
"Allah’tan kork! 310 milyon -o günkü parayla- 15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri için; 52 milyon Beşiktaş saldırısında şehit olan polislerimizin yakınları ve sivillerin yakınları için; 2 milyon Zeytin Dalı operasyonunda hayatını kaybeden şehitlerimizin yakınlar için para verdi bu millet.
Erdoğan dün diyor ki, ‘verdim, dağıttım'. Bakanı geçen hafta dedi ki, ‘para kasada duruyor.' Arkadaş bu parayı 2016-2017’de verseydin, milletin, şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin bir yarasına merhem olurdu o para, o günkü kurla değerlendirirse.
Parayı pul ettin ya; Hazine’nin, Türkiye’nin kasasını talan ettin, şehit yakınları ve gazilerimiz için aziz milletimizin gönlünden koparak verdiği paraları da pul ettin. Vermedin, hala vermedin. Bu parayı niye vermiyorsun? Devlet bu kadar düştü mü? Devlet şehitler için toplanan yardımları kullanmak noktasına gelecek kadar düştü mü?"
"Kör kuruşun hesabı sorulacak"
"Dünya Bankası’ndan yatırımlar için siyasi risk sigortası yaptırmış kamu-özel işbirliği müteahhitleri ve yap-işlet-devret müteahhitleri… Neden böyle bir siyasi risk sigortası yaptırmaya gerek duyarlar diye düşündüm. Aklıma şunlar geldi: Bir, kamu-özel işbirliği, yap-işlet-devret müteahhitlerinin tamamı muhalefetin çalınan kör kuruşun hesabını soracağına akılları basmış ve iyi ki de basmış. Kör kuruşun hesabı sorulacak.
İkincisi şu olabilir: Erdoğan’ın ilk seçimde gideceğine de ikna olmuşlar. Artık saray oligarkları da, beşli çete diye adlandırılan ayrıcalıklı müteahhitler de ilk seçimde Erdoğan’ın orada oturmayacağı kanaatine varmışlar. Bu da demokrasimiz adına bence çok güzel bir gelişme."
Altay, Erdoğan'ın “Vefa buluşmaları” programı ile ilgili bir soru üzerine, şunları söyledi;
"Tren o kadar yavaşladı ki, tren durdu duracak"
"Erdoğan, 2019'da ‘Trenden inenler, bir daha binemezler, trenin kapıları kapalı' demişti. Tren hızlı gidiyordu galiba o zaman. Şimdi tren o kadar yavaşladı ki, tren durdu duracak. Erdoğan da doğal olarak kapıları açtı, yola çıktıklarını, şimdi yavaşlayan trenin kapılarını açtı, trene davet ediyor denebilir.
Ama yola çıktıklarını yolda bulanlar, daha sonra geriye dönüp baktıklarında o yola çıktıklarıyla bir daha karşılaşamazlar, göz göze gelemezler. Orada kim kime vefa gösterecek? Erdoğan mı onlara bir vefa gösteriyor, onların mı Erdoğan’a bir vefa göstermesi lazım? Bunu da anlamak mümkün değil.
Erdoğan, AK Parti’yle ilişiği kesilenleri ağır hakaretlerle uğurlamıştı. Vefa aramaları, toplantıları değil de, belki özür toplantıları yaparsa; çünkü AK Parti özellikle 2008’den sonra mutasyon geçirip başka başkalaştığında, bir sürü AK Partili, namuslu AK Partili siyasetçi ‘benden buraya kadar' demişti. O insanların, şimdi o trene yeniden tren dursa bile bineceklerine ihtimal vermiyorum."