CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısının ardından iktidarın sosyal medyaya yönelik bant daraltma uygulamasına ilişkin olarak, “Terör örgütlerinin yapamadığını hükümet yapıyor. Bir süre yayın yasağını anlarım. Bant daraltmak ne? İnterneti kapatmak ne? Vatandaşların evlerinde yayın yasağı var zaten, üstüne sosyal medyayı da kapattığınız zaman, insanlarda korkuya, paniğe, endişeye asıl bu bant daraltma sebep olmuştur. Çapulcu terör örgütlerinin beceremediğini hükümet becerdi ya helal olsun bu hükümete” dedi.
CHP, İyi Parti ve HDP grup başkanvekilleri, bugün TBMM Genel Kurulu’nda söz alarak İstanbul İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısına ilişkin konuştu.
Meclis’in en önemli görevlerinden birinin yürütme organını denetlemek olduğunu belirten CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, şunları söyledi:
“İçişleri Bakanı, terörle ilgili, ‘Şu kadar önledik ama bunu önleyemediğimiz için milletimize mahcubuz’ demiş. Mahcup olmamak için polemikle, ipe sapa gelmez iftiralarla değil, işin esasıyla daha ciddi meşgul olmak lazım. TBMM’nin en temel görevi, bütçe yapmanın dışında, savaş hali kararının dışında, orta yerdeki yürütme organını denetlemektir. Meclis’in bundan daha mühim bir işi olamaz. TBMM, İstiklal Caddesi’nde yapılan hain, alçak terör saldırısını alelade, rutin bir saldırı olarak görüyorsa vah ki vah.
Bu saldırının bütün kodları çözülmelidir. Şüphesiz çalışılıyor ama kafalarda iki şey var. Bir; bu cani terörist, hangi terör örgütüne mensup? Bu, kafalarda muamma. Evet, devlet bir açıklama yaptı ama kamuoyu pek tatmin olmamış gibi duruyor.
Bu terör olayının, bu saldırının amacı ne olabilir diye hepimize bir anket forumu dağıtsalar, çok sayıda milletvekili şöyle söyler diye düşünüyorum. ‘Bir; iç barışı bozmak. İki; kaos ortamı yaratmak. Üç; toplumda korku, endişe ve panik yaratmak, Dört; toplumun siyasi tercihlerine yönelik bir panik havası oluşturmak.’ Hal böyleyken terör örgütlerinin yapamadığını hükümet yapıyor. Bir süre yayın yasağını anlarım. Bant daraltmak ne? İnterneti kapatmak ne? Vatandaşların evlerinde yayın yasağı var zaten, üstüne sosyal medyayı da kapattığınız zaman, insanlarda korkuya, paniğe, endişeye asıl bu bant daraltma sebep olmuştur. Çapulcu terör örgütlerinin beceremediğini hükümet becerdi ya helal olsun bu hükümete. Herkes bir panik havası yaşadı. İnternet çalışmıyor, televizyonlarda olayla ilgili haber yok. Toplumu korku, endişe ve paniğe sevk eden bizatihi hükümetin kendisi olmuştur. Bunu kabul etmem mümkün değil.
Yürütme organı, devletin iş ve işleyişini yürütmekle görevli, bu kadar. Ama devletin sahibi millet ve bu işleri de devlet adına denetleyecek organ TBMM. Türkiye’de yaşayan 85 milyonun aklına şunu da getirdi, kabul edelim; ‘7 Haziran-1 Kasım 2015 senaryosu yeniden sahnede mi?’ Çelişkili açıklamalar yapılıyor. Kamuoyunun mutlaka aydınlanmasını beklediği bir tabloyla karşı karşıyayız. Hükümet, hamaset yapıyor, ‘Mahcubuz, 120 tanesini engelledik, bunu engelleyemedik’ diyor. Sen, sınırı kevgire çevirmişsin. 72 vilayette IŞİD’in uyuyan hücreleri olduğunu sağır sultan biliyor. Hani bunları ayakkabı numarasına kadar biliyordun, niye engellemedin?
Böyle günlerde terörün bir amacı da iç barışı bozmaktır. Olayın olduğu gece, aslında bütün siyasi partilerin genel başkanları bir ortak payda da buluştu. Sonra suçlamalar başladı. Olmaz. Terör örgütünün istediği zaten budur. Terör olayından yola çıkarak muhalefeti, meşru partileri terörle ilişkilendirmek, terör örgütünün amacına hizmet etmektir.”
İstiklal Caddesi’ndeki saldırısının her yönüyle aydınlatılması gerektiğine dikkat çeken HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise şöyle konuştu:
“Taksim’deki bombalı saldırı gündemdeki yerini koruyor. Ülkemizin yarınlara güven içinde uyanabilmesi için bu meselenin kesinlikle aydınlığa kavuşması gerekiyor. İktidarıyla, muhalefetiyle Meclis’te bu parlamentonun, bütün ayrıntılarıyla bu meselenin aydınlatılması için üstüne düşen görevi yapması gerektiği noktasındayız. Olayın oluş şeklinden ve akabinde sosyal medyada bant daraltılması, yayın yasağının getirilmesi, iktidar mensuplarının farklı farklı çelişkili açıklamaları, meseleyi açıkçası karman çorman bir hale getirdi. İçinden çıkılamaz bir hale geldi.
Bu ülkenin İçişleri Bakanı, olayın olduğu gece, ‘Bombacı Afrin’den geldi, talimatı da Kobani’den aldı’ dedi. Ertesi gün, bu yasaklar devam ederken gözaltında tutulan kadının ifadesi servis edildi. O da ifadesinde, ‘Afrin’den geldim, talimatı da Kobani’den aldım’ dedi. Emniyet, İçişleri Bakanlığı’nın emrinde, dosya gizli. Bu bilgiyi aldın mı? Yarattın mı? Nasıl açıklarsın? Bu, açıkça bir suç. O ifade verilmeden açıklama yapıyorsun, açıklamaya uygun ifade verdiriyorsun. Bu, servis işleri bakanı mı? Yasadan muaf mı? Cezadan muaf mı?
Planlayıcı olduğu iddia edilen Ammar Jarkas’ın bugün yeni bilgileri ortaya çıktı. Facebook paylaşımında, 2 yıl önce bir araba kiralama şirketinin sahibi, ticaret yapıyor. Yine kendi Facebook hesabından MÜSİAD’a ilişkin paylaşımları var. Oysa yandaş medya, bunun planlayıcı olduğunu söylüyor. Süleyman Soylu İdlib’de açılış yapıyor, burada patlama oluyor ve oradan açıklama yapıyor. Bunlar nasıl bir tesadüf, soruyoruz. İlk açıklamayı neden Adalet Bakanı yaptı? Israrla Soylu, kaynağı Afrin ve Kobani olarak açıkladı. Bu, sınır ötesi operasyona bir hazırlık mı yapmanın amacı? İçişleri Bakanı, Afrin’den kaçak bir şekilde ülkeye girdiğini söyledi ama komşuları bunu tanıdıklarını, bir yıldır aynı tekstil atölyesinde çalıştığını söylüyor. Her şeyiyle ‘buradayım’ diyen, ‘beni yakalayın’ diyen ve yakalandığında da şaşkın bakışlarla etrafına bakan bir kadın var. Üzerine ‘New York’ yazılı bir tişört giydirilip fotoğraf çektirilmiş.”
İyi Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu da şunları söyledi:
“Bu terör eylemi ve yitirdiğimiz canlar bir kez daha göstermiştir ki Türkiye’nin güvenlik mimarisinin altında bulunan dinamit, iktidar tarafından teşvik edilen kontrolsüz göç politikasıdır. Suriye başta olmak üzere Irak, İran, Afganistan, Pakistan ve Afrika ülkeleri ekseriyeti kaçak göç akımları sonucunda ülkemize gelen bu sığınmacılar, Türkiye’yi hendek ülke haline getirmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, ‘hicret’ ve ‘ensar’ adı altında, milyonlarca kaçak göçmeni, elek haline getirdiği sınırlardan içeri almış, bu da yetmezmiş gibi Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmelerine müsaade etmemiştir. Türkiye’ye herkes tarafından giriş serbest, çıkış ise yasaktır.” (ANKA)