CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Nisan ayı Basın Özgürlüğü Raporunu Meclis’te düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. Gazetecilerin Nisan ayını da adliye koridorlarında geçirdiğini ifade eden Çakırözer, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dönem, kızgın demiri soğutma dönemidir" açıklamasını hatırlatarak; "Kızgın demir, basın özgürleşirse soğur" ifadesini kullandı.
Anayasa Mahkemesi’nin bugün 10 gazetecinin bireysel başvurusunu gündemine aldığını belirten Çakırözer, “Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve Önder Çelik’in başvuruları yaklaşık 2.5 yıl sonra; Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Murat Aksoy başvuruları yaklaşık 3 yıl sonra gündeme geldi. Bizim bugün Anayasa Mahkemesi’nden beklediğimiz, tam da Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Zühtü Arslan’ın dediği gibi ‘hak eksenli’ bir karar verilmesidir. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününde, basın ve ifade özgürlüğü için sadece sadece adalet ve özgürlük bekliyoruz. Çünkü kızgın demir, basın özgürleşirse, ifade özgürlüğü tam anlamıyla sağlanırsa soğur” dedi.
CHP’nin gazeteci kökenli milletvekili Çakırözer, Nisan ayı Basın Raporu’nu Meclis’te düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’nın 31 Mart yerel seçimlerinin ardından “dönem kızgın demiri soğutma dönemidir” dediğini anımsatan Çakırözer, “Bizler ‘kızgın demirin bir türlü soğumadığını’, hatta soğutulmadığını basın ve ifade özgürlüğü mücadelesinde gördük” ifadelerini kullandı. Çakırözer, “2 gazeteci sosyal medya paylaşımı ve kitapları gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. 7 gazeteci toplamda 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. 9 gazetecinin müebbet, 5 gazetecinin ise 71.5 yıl hapis cezası talebiyle yargılaması devam etti. Savcılar 8 gazeteci hakkında 79 yıl 4 aya kadar varan hapis cezası talep etti” dedi.
Çakırözer, “Parti Meclisi üyemiz Eren Erdem, 307 gündür tutuklu. Bu kadar çelişkilerle dolu bir yargılamanın adaletle, hukukla sonuçlanması mümkün değil. Eren Erdem’in bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını bekliyoruz” dedi. Çakırözer, “Bizler kızgın demirin soğumasını beklerken zaten adaletsiz başlayan Cumhuriyet Gazetesi davası, Nisan ayı içinde yeni adaletsizlikler üretti. Hiç yargılanmamaları gereken yazarlar, çizerler, gazete yöneticilerine verilen haksız cezalar onandı. Zaten aylarca hapis yatan 6 gazeteci yeniden hapse girmek zorunda kaldı. Burada bir adaletsizlik olduğunu tanınmış Adem Sözüer, İzzet Özgenç gibi tanınmış hukukçular, hatta Yargıtay Başkanı, hatta Adalet Bakanı kabul etti. Adaletsizliği herkes gördü. Yasal değişiklik yapılması gerektiği belirtildi. Ama infazlar için düğmeye basıldı. Aynı dosyada yargılanan sanıkların tamamının Yargıtay’a başvurabilmesi gerekir. O zamana da kadar infazların durması, gazetecilerin özgür kalması gerekir” ifadelerini kullandı. Çakırözer, “Seçimlerden hemen sonra savcılık, adları FETÖ’cülük yan yana gelmeyecek isimler hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istedi. Böyle bir cezanın hem de bu FETÖ gerekçesiyle istenmesi kabul edilemez” dedi.
İktisatçı yazar Mustafa Sönmez’in Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ali Avcu’nun da kitabı gerekçesiyle gözaltına alındığını anımsatan Çakırözer, “Bu insanlar kamuoyunun gözleri önünde insanlar. Yazdıklarını, söylediklerini savunmaktan kaçacak insanlar değil. Artık bu tutumdan vazgeçilmesi gerekiyor. Gazetecilere potansiyel suçlu muamelesi tutumuna son verilmesi gerekiyor. Çakırözer, sadece gazetecilerin değil akademisyenlerin de ifade özgürlüklerinin ağır baskı altında olduğunu belirten Çakırözer, “Bir bildiriye imza attığı gerekçesiyle 688 akademisyen hakkında dava açıldı. İstinaf mahkemesinde kesinleşen ilk dosya ise Prof. Dr. Füsun Üstel’in yargılanması oldu. Bildirideki ifadeleri destekleyip desteklememek fark etmiyor. Ancak bir bildiriye imza attığı gerekçesiyle değerli bir akademisyenin hapse girmesi hiçbir vicdan tarafından kabul edilemez” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un turizmde başarı adına “Türkiye’nin dünyada konuşulması için gerekçe yaratmalıyız” dediğini anımsatan Çakırözer, “Hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği kararların tamamı dünyada konuşuluyor. Dünya Musa Kart’ı, Prof. Dr. Füsun Üstel’i, Güray Öz’ü, Osman Kavala’yı konuşuyor. Ama Türkiye’nin bu şekilde konuşulmaması için adaletsiz uygulamalardan vazgeçilmesi gerekiyor” dedi.