CHP’li Utku Çakırözer, Libya’da şehit olan MİT mensubunun cenaze törenine ilişkin haberler gerekçesiyle başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Odatv Muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel ile Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ve Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Çakırözer gazetecilerin verilen dilekçelere rağmen tecritte bulunduklarını ve iddianame beklediklerini dile getirdi.
Görüşmelerin ardından Çakırözer, “Bu gazetecilerin tamamı Odatv, Yeniçağ, Yeni Yaşam gazetelerinde yazarlık, muhabirlik, yöneticilik yapan bu basın emekçilerinin tamamı derhal serbest bırakılmalıdır. Bunun yolu mahkemeden geçecekse iddianameleri en kısa sürede tamamlanarak hakim karışışını çıkmaları sağlanmalıdır" dedi.
Çakırözer Silivri’de ziyaret ettiği 6 gazetecinin koğuşlarda tek başlarına tutulmasına tepki gösterdi. Çakırözer, “Odatv’nin iki yöneticisi Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan dilekçe vermelerine rağmen aynı koğuşta kalamıyor. Her ikisi de 3er kişilik koğuşlarda tek başlarına tecrit halindeler. 19 ay tutuklu kaldıkları Ergenekon davalarında dahi böyle bir tecrit yaşamamışlar. Benzer biçimde Yeni Yaşam’ın yöneticileri de yine ayrı koğuşlarda tek başına tutuluyor. Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ve Odatv Muhabiri Hülya Kılınç da aynı şekilde tek başlarına kalıyor. Cezaevinde tutuklu ya da hükümlü insanları tek başına hücrede tutmak tecrit etmek de onları başlı başına bir cezalandırma yöntemidir. Cezaevi yönetimi ve Adalet Bakanlığı’na bu uygulamanın son bulması çağrısında bulunuyorum” diye konuştu.
Barış Pehlivan: Kendimizi 'Metastaz' kitabının içinde hissediyorum
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan meselenin MİT Kanunu’na aykırılık meselesi olmadığını söyleyerek, “Mesele yaptığımız, yapacağımız haberlerin, yazacağımız kitapların engellenmek istenmesi. Bunların bedelini ödetmek istiyorlar ama herkes bilsin ki biz bunların daha büyükleriyle mücadele ettik, anlımız dik çıktık o yüzden moralimizde en ufak bir bozulma yok, çok iyi ama bir şeye üzülüyoruz tabi. Türkiye’nin yakın geçmişinde yaşananlardan hiçbir ders alınmadığını görmek çok üzücü. Ergenekon, Odatv ve diğer kumpas davalarında yargı nasıl kişisel hesaplara siyasi amaçlara alet ediliyorsa bugün de aynısı yaşanıyor. Şu an kendimi Barış Terkoğlu ile yazdığımız ‘Metastaz’ kitabının içinde hissediyorum. O kitapta yazdığımız gibi düştüğümüz yerden kalkacağız, çünkü bu Cumhuriyet’e borcumuz var” düşüncesini dile getirdi.
Pehlivan tutuklanmalarına gerekçe gösterilen haberde şehit düşen MİT mensubunu deşifre etmediklerini söyleyerek, Çakırözer’e şu değerlendirmelerde bulundu:
“MİT Kanununa muhalefet suçu işlememek için çaba harcadık. Şehidin soyadını, köyünü gizledik. Evinin fotoğrafını kullanmadık. Yani yaptığımız bir suç yok. Bize sadece gözdağı vermek için burada tutuyorlar. Bunu yapanların derdi MİT mensubu değil, mesele sadece bu haber olsa Türkiye’nin en çok okunan haber sitesi neden kapatılsın? Ayda on milyon tekil ziyaretçimiz var. Milyonlarca insan gerçekleri Odatv’den öğreniyor. Şu anda yapılması gereken bir an önce iddianamenin hazırlanması ve mahkeme karşısına çıkmamızdır. Ağır cezada değil, asli cezada yargılanacağız, isterinse bu iddianame bir günde tamamlanır. Türkiye’yi daha fazla demokrasi ayıbında tutmadan bu iddianame hazırlanmalı ve mahkeme kararıyla bir an önce beraatımıza, özgürlüğümüze karar verilmeli.”
"İnfaz memurlarından şikâyetçiyim"
Barış Pehlivan, Silivri Cezaevi’nde işlemlerinin yapılması sırasında infaz memurundan gördüğü muameleyi de şöyle aktardı:
“İlk girişte tutukluluk işlemlerinin yapıldığı bir oda var. Orada infaz görevlilerinden biri diğerlerinden ayırt edilecek bir biçimde bana karşı ‘fazla aşağılayıcı’ bir üslupla konuşuyordu. Sabrettim. ‘Siz benimle böyle konuşamazsınız’ dedim. O ise sen demeyi sürdürerek ‘sen kimsin’ dedi. Kendimi tanıttım. Yeniden sordum siz kimsiniz diye ‘ben devletim’ dedi. Aradan bir süre geçtikten sonra işlemlerim sürerken bu görevli sırtıma iki kez hissedilecek şekilde vurdu. Beni tahrik etmeye çalıştı. Yanıt vermedim. ‘Sadece bu yaptığınız şiddet nedeniyle şikayette bulunacağım’ dedim. Ben Silivri 1 ve 2 nolu cezaevinde 19 ay tutuklu kaldım. Hiçbir fiziki şiddete maruz kalmadım. Burada daha girişte böyle bir muamele ile karşılaştım. Belli ki bu memurun bana karşı bir öfkesi vardı. Ama infaz görevlileri karşısındaki kişi suçlu bile olsa soğukkanlı olmak zorundadır. Avukatlarımdan şikayetçi olmalarını istedim.”
Tutuklu gazetecilerden Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Odatv’nin şehit MİT mensuplarının cenaze töreni haberine ilişkin yayında hiçbir suç unsuru olmadığını belirterek, “Bu yaşadıklarımız, yapılan o haberle ilgili değil. Bir intikam operasyonu yapılıyor. 10 sene önce siz FETÖ’nün yaptıklarını yazarken nasıl kimse inanmıyordu ama bir süre sonra belki bizim de tutuklanmamızın da etkisiyle o örgütün eylemlerinin açığa çıkması sağlandı. Şimdi de kimsenin inanmak istemediği başka oluşumlar devlet içerisinde yuvalanmış durumda. On yıl önce Ergenekon ile mücadele kılıfıyla FETÖ’cüler kendilerini gizliyordu, şimdi ise FETÖ ile mücadele kılıfı altında devlette ve yargıda kendilerini gizlemeye çalışıyorlar. Onların boşalttığı koltuğa aynı yöntemlerle oturuyorlar. İşte biz, bu gerçeklere yazılarımızda, kitaplarımızda açığa çıkardığımız için bu intikam operasyonu uygulandı. İstanbul Adliyesi’nde Adalet Bakanı’nın dahi rahatsız olduğu, işaret ettiği bir yapılanma var. Bu yapılanmanın AKP içi ile Saray ile Pelikancılar ile bağlantılar var. İşte biz bu bağlantıları bir bir çıkardığımız için rahatsızlar. Gazetecileri engellemek istiyorlar. Korkutarak sindirmek istiyorlar. ” ifadesini kullandı.
Terkoğlu, soruşturma dosyasını yürüten ve tutuklanması talebinde bulunan savcı hakkında da dikkat çekici bir bilgiyi paylaşarak, “Ben İstanbul Adliyesi’nde yaşanan olağandışı gelişmeleri sık sık yazıyorum. Bunlardan biri de Osman Kavala’nın beraat kararının ardından sürat ile gündeme getirilen ve tutuklanmasını sağlayan ikinci dosya. İşte, ‘olağandışı gelişmeler’ diyerek yazdığım o yazıda Kavala’nın cezaevinden çıkamadan tutuklanmasını sağlayan soruşturma dosyasının savcısı beni bu davada tutuklatan savcı. İşte bu yüzden özgürlüğümüzden bizi alıkoyan gerekçenin sitede yayınlanan şehit MİT mensubu haberi olmadığını biliyoruz” dedi.
Terkoğlu, tutuklanmaların ardından Odatv’ye erişimin engellenmesi konusunda da, “12 senedir, bu siteyi yönetiyorum. Zaman zaman haberler için erişim engeli geldiği olmuştur ama komple bir sitenin kapatılması ilk defa yaşanıyor. Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın bunun hak ihlali olduğu yönündeki kararlara rağmen bu yapılıyor. Mesele sadece bir haber olsa o habere erişim engellenir ama tüm siteyi hedef almak bunun bir intikam operasyonu olduğunun en net göstergesi” görüşünü savundu.
Bir an önce iddianamenin hazırlanmasını beklediklerini belirten Terkoğlu, “Bu davanın konusu bir haber var, yazılacak haber belli. Bir an önce iddianame hazırlansın ki mahkeme karşısında suçsuzluğumuzu ortaya koyup özgürlüğümüze kavuşalım. Bu iddianame için aylara gerek yok istenirse bir gün içinde hazırlanabilir. En kısa sürede yazılmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Silivri Çezaevi’nde tutuklu Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel de şunları söyledi:
“Bundan 15 gün önce çıkan ‘sarmal’ kitabımda SETA’yı, Pelikancıları ve onların perde arkasında yaşananları yazdım. Kitap sonrasında bir şekilde benimle uğraşacaklarını, başıma bir şey geleceğini tahmin ediyordum. Hatta televizyonlarda bile söyledim. Şehit olan MİT mensupları ile ilgili paylaşımlarımı fırsat bildiler ama bunu kimseye kabul ettiremezler. Çünkü ben 22 Şubat’ta sosyal medyada paylaşmadan önce 80, 90 kişi isimleriyle bu şehitleri açıklamış. Cenaze törenini 19 Şubat’ta muhtar açıklamış. Benden 3 gün önce televizyonlarda yorum yapan bir eski asker resimleriyle paylaşmış. Ama Odatv’deki haber sonrasındaki soruşturma başlayıncaya kadar kimse beni çağırmamıştı. Odatv tutuklamaları sonrasında çağrıldım. Ama savcının tutuklama talebini hâkim 'İfşanın ifşası olmaz' diye reddetti. Tutuklama gerektiren bir durum olmadığını ortaya koydu. Aradan 24 saat geçmeden 75 yaşındaki eski kayınvalidemin evine baskına gidiyorlar. Savcı itiraz ettiği için. Yeniden tutuklama isteme gerekçesi örgütlü suçmuş muhtar, Odatv, Yeniyaşam, ben, birlikte hareket ediyormuşuz. Hakimin karşısında tek söylediğim ‘aynı FETÖ yöntemleri’ gibi tutukluyorsunuz demek oldu. Orada ilginç bir gelişme daha oldu, itiraz üzerine gönderildiğimiz nöbetçi mahkeme benimle ilgili aynı belgede hem serbest bırakılma, hem de tutuklama kararı verdi. Daha sonra avukatlarım durumu fark edince kararı değiştirdi, tutuklamaya çevirdi. O arada ne oldu bilemiyorum. Yargıya bu hukuksuz kararları aldıranların amacını çok iyi görüyorum: toplumsal kaos yaratmaya çalışıyorlar. Ve böylece Türkiye’ye yönetme becerisinden iyice uzaklaşmış olan mevcut iktidarın devamını amaçlıyorlar ama tüm yaşamım boyunca olduğu gibi bu Silivri zindanında da onurlu, dik durmaya devam edeceğim. Buradan da eninde sonunda böyle başım dik çıkacağım.”
Kılınç: MİT mensubunun kimliğini açıklamak gibi bir maksadım olmadı, Meclis'te konuşulmuştu
Odatv’de yayınlanan haberi Manisa’dan kaleme alan Hülya Kılınç, kendisinin cenazeden muhtarın facebook paylaşımı ile haberdar olduğunu belirterek, “Ben o cenazeye katılamadım ama Manisa’nın tüm ileri gelenleri, milletvekilleri dahi oradaydı. Ben sadece işimi yaptım yani habercilik yaptım. Bu dünyanın neresinde olursa olsun haberdir. MİT mensubu olduğunu bilmiyordum. MİT mensuplarının kimliğini açıklamak gibi bir maksadım asla olmadı. Bizim haberimiz yayınlanmadan önce bu konu defalarca sitelerde, Meclis’te işlenmiş. Bir an önce bu haksızlığın bitmesini ve özgürlüğüme kavuşmayı bekliyorum” dedi.
Aynı haberlerle ilgili tutuklanan Yeni Yaşam Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ve Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik’i ise Çakırözer ile görüşmelerinde, Yeni Yaşam’da yayınlanan haberde hayatını kaybeden askerlerin MİT mensubu olduğuna ilişkin bir ibare bulunmadığını söyledi. Keser ve Çelik, “Biz de neden tutuklandığımız anlamış değiliz. Haberimizde hayatını kaybeden askerlerinin MİT mensubu olduğu yazmıyor bile. Asker olarak belirtiliyor. Sadece ilk sayfadaki anonsta ‘MİT mensubu iddiası’ ifadesi var. Onun dışında haberin hiçbir yerinde MİT geçmiyor. Önce serbest bırakıldık, daha sonra tutuklandık. Biz de bu işe şaşırdık. Daha önce başka davalarda gündeme gelen ‘Kokteyl örgüt’ mü yaratma çabasındalar? Bir yanda Odatv, bir yanda Yeniçağ, bir yanda özgür Türk basını hepsini bir araya getirmeye mi çalışıyorlar çözmüş değiliz” dedi.
Ziyareti sonrasında değerlendirmelerde bulunan Çakırözer ise, “Silivri’de bu gazetecilere yaşatılanlar ayıptır, vicdansızlıktır, hukuksuzluktur. Meselenin bir MİT mensubu şehit cenazesinin çok ötesinde, basına gözdağı verme, susturma, korkutma meselesi olduğu açıktır. Bu gazetecilerin tamamı Odatv, Yeniçağ, Yeni Yaşam gazetelerinde yazarlık, muhabirlik, yöneticilik yapan bu basın emekçilerinin tamamı derhal serbest bırakılmalıdır. Bunun yolu mahkemeden geçecekse iddianameleri en kısa sürede tamamlanarak hakim karışışını çıkmaları sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.