CHP'li Çakırözer: Sivil toplumu ‘foncu’ diye suçlayan AKP iktidarı 9 milyar Euro AB fonu kullanmış!

CHP'li Çakırözer: Sivil toplumu ‘foncu’ diye suçlayan AKP iktidarı 9 milyar Euro AB fonu kullanmış!

Avrupa Birliği’ne aday ülkeler için 2021-2027 yılları için öngörülen 14 milyar avroluk Katılım Öncesi Yardım Fonlarından (IPA) Türkiye’nin yararlanmasına ilişkin uluslararası anlaşma dün TBMM  Genel Kurulu’nda kabul edildi. TBMM’deki görüşmeler sırasında, AKP iktidarının  yurt dışından destek alan sivil toplum örgütleri ve basın kuruluşlarına yönelik ‘foncu’ suçlamasını hatırlatan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Kaderin cilvesi işte! Bugün bu iktidar milyarlarca Euroluk yeni AB fonu kullanmak için Meclis’e uluslararası anlaşma getirdi!” dedi. 2022’den bu yana alınan 9.2 milyar Euroluk AB fonlarının amacına yönelik kullanılmamasını da eleştiren Çakırözer, “Milyarlarca Euro, trilyonlarca lira fon kullanıyorsunuz ama Türkiye AB üyeliğinde ileriye değil geriyi gidiyor. Çünkü siyasi irade AKP, yani saray rejimi gerçek anlamda bu projelerin arkasında durmuyor. Demokrasisi güçlü, yaşam standardı güçlü bir Türkiye istemiyor. Gazeteciler tutuklu, protestolar yasaklı, dernekler kapatılıyor, AİHM kararlarına uyulmuyor! Böyle bir ortada hangi fonu alırsanız alın AB’ye üyelik gelmez” diye konuştu. 

‘FONCU’ DİYEN İKTİDAR 9 MİLYAR AVRO FON KULLANMIŞ

Türkiye’nin AB’nin aday ülkeler için ayırdığı IPA fonlarından yararlanmaya devam etmesine ilişkin uluslararası anlaşma dün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edildi. Kanunun Komisyon ve Genel Kurul aşamasındaki görüşmeleri sırasında Türkiye’nin 2002’den bu yana 9.2 milyar Euroluk AB fonu kullandığı açıklanırken, 2021-2027 döneminde de toplam 14 milyar avroluk fondan yararlanmak için yüzlerce proje hazırlandığı belirtildi.

TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi ve CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, anlaşmanın TBMM’deki görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada AKP-MHP iktidarının yurt dışından destek alan sivil toplum örgütleri ve basın kuruluşlarına yönelik ‘foncu’ suçlamalarını anımsatarak, “Zaman zaman iktidar mensupları ve onlara yakın basın organları yurt dışından destek alan gazeteleri, sivil toplum örgütlerini eleştirirler. İşte bugün kaderin cilvesi olarak konuştuğumuz kanunla aslına bakarsanız bu iktidar şimdi milyarlarca euroyu, AB fonlarını kamu kurumlarında kullanmak için önümüze uluslararası anlaşma getirdi” dedi. Çakırözer, geçmişte de yine birçok projede AB fonları kullanıldığını anımsatarak, “Bu fonları kullanarak şaşaalı törenlerle yargı reformları, insan hakları eylem planları bile açıkladınız” ifadesini kullandı.

Çakırözer şunları kaydetti:

“Bu fonların Türkiye'ye gerçekten yararlı olabilmesi için doğru yerde, doğru amaçla, somut etki üretecek şekilde kullanılmaları gerekir. Öncelikle Türkiye'de gerçekten yüzünü demokrasiye, hukukun üstünlüğüne dönmüş bir iktidara ihtiyaç var. Türkiye'nin temel eksiği işte bu. Biz, katılım öncesi fonları konuşuyoruz ama ortada bir katılım süreci kalmadı bu iktidar sayesinde. Ortada sadece kazanılmış hakkımız olarak adaylığımız var ama Avrupa Birliği belgelerinde artık bu ifadeye yani tam üye adayı olduğumuza dahi yer verilmiyor. Sorumluluğun bir yanı Avrupa'da yükselen ırkçılık ise, Türkiye üzerinden oy devşirmeye çalışan siyasetçiler ise, öbür yüzünde AKP iktidarında, tek adam rejiminde, hukuk alanında, demokrasi alanında, hak ve özgürlükler alanında yaşanan büyük geri gidiş var. Eskiden, Türkiye'yle ilgili AB belgelerinde ilerleme ya da uyum ifadeleri geçerdi, artık bunlar hayal! Tam tersine, Avrupa Birliği olsun, Avrupa Konseyi olsun artık belgelerinde demokrasisi gerileyen bir Türkiye'den bahsediyor” 

“Sormak hakkımız değil mi, neden ülkemiz ileriye değil de geriye gidiyor? Çünkü siyasi irade, yani AKP, yani saray rejimi gerçek anlamda bu projelerin arkasında durmuyor. Demokrasisi güçlü, yaşam standardı güçlü bir Türkiye istemiyor. Nereden biliyoruz? Çünkü bu fonların kullanımında, her bir projenin vatandaşın, sivil toplumun katılımıyla tasarlanması koordinasyonu gerekir ama bu iktidar, demokrasiden korktuğu için gerekli olan o alanda çalışan dernekleri, sivil toplumu toplantılarına dahi çağırmıyor, o zaman da istenen sonuca ulaşılamıyor. Projelerin en büyük eksikliği şeffaflık, hesap verebilirlik. Sivil toplum dışlandığı için bu alanda da yeterli denetim yapılamıyor.”

"AİHM kararlarına uyulmadı"

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyumda yaşanan ihlallerin engellenmesi için eylem planı yapmışız ve uygulanmasına destek için 5 milyon euro kullanmışız. Yine, ceza-adalet sisteminin güçlendirilmesi ve AİHM ihlallerinin önlenmesi için 2 milyon euro fon kullanmışız. Peki, sonuç? Sonuç yüz kızartıcı! Türkiye AİHM kararlarını uygulamadığı için yaptırımlarla karşı karşıya hem de kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nde. Osman Kavala kararı, Selahattin Demirtaş kararı sadece onlar da değil, binlerce ihlal kararı var.

Alevi yurttaşlarımızın en temel hak ve özgürlükleri konusunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlar ortada, o kararlar da uygulanmıyor. Geçen hafta hiç alakasız bir vergi torbasının bir köşesine sıkıştırmaya çalıştınız. Milyonlarca Alevi yurttaşımızın inanç özgürlüğü bağlamında haklı taleplerini yok sayıp bir elektrik faturasıyla onları kandırmaya çalıştınız.

AİHM ihlal kararı veriyor, neden uygulanmıyor? Bu fonlarla o kadar eğitim aldırıyoruz, program uygulatıyoruz! Bu ihlallerin sorumlusu kim? Tabii ki saraydaki şahsın rejimi, tabii ki AKP iktidarı. Başka bir örnek, Anayasa Mahkemesinin temel haklar alanındaki kararlarının etkin uygulanmasını desteklemek için 5 milyon euroluk proje yapılmış. Peki, hani, nerede o etkin uygulama? Anayasa Mahkemesi Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğünü yok eden erişim yasaklarının hak ihlali olduğuna karar verdi ama bu iktidar erişimi engellenen haber ve site sayısını her geçen gün artırıyor. Ucu iktidara, saraya dokunan her yolsuzluk, rüşvet, taciz, torpil haberi erişim engeli altında. Bakın, 2021 yılında tam 107 bin "web" sitesine, 5.436 habere erişim engeli getirildi. İşte, gördük, o da yetmiyor artık topyekûn interneti karartıyorsunuz. Hangi hakla, hangi yetkiyle diye sorduğumuzda yanıt dahi veremiyorsunuz.

İç güvenlik sektörünün sivil gözetiminin güçlendirilmesi için 5,4 milyon euro alınmış, alınmış da ne olmuş? Bakın, Türkiye'nin dört bir yanında yurttaşlarımız en demokratik hakkı olan protesto hakkını kullanamıyor. 1 Mayıs, Gezi direnişi, 25 Kasım protestolarında polisimize vatandaşları yaka paça susturma talimatı veriliyor. Sadece onlar da değil, haber takibine giden basın emekçisi arkadaşlarımız da darp ediliyor, cop yiyor, tehdit ediliyor.

"Sivil toplumu yok ettiniz"

Bu AB fonlarının kullanımında sivil toplum örgütleri önemli bir aktör olmalı, olmazsa olmaz konumdalar. Hatta sadece sivil toplumun gelişebilmesi için yürütülen projeler var bu fonlarla ama bakıyoruz kara parayla, kitlesel imha silahlarının finansmanıyla mücadele adı altında bu Meclis’ten çıkarılan kanunla sivil toplumu yok etmektesiniz. İktidarın hoşuna gitmeyen dernekler, iktidarın siyasi yönlendirmesiyle yapılan denetim tacizleriyle, yargılamalarla susturulmak isteniyor. Türkiye'de kadına karşı şiddetle mücadelede en etkili yasal güvence olan İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuz bir gece yarısı kararıyla çıktığınız yetmedi "Kadınlar öldürülmesin, yaşasın." diye mücadele veren dernekleri, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunu kapatmak istiyorsunuz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde hakları için mücadele veren kadınları şiddet uygulayarak susturdunuz, gözaltına aldınız. O zaman, değerli milletvekilleri, ne oldu eylem planlarınıza, ne oldu uygulama destek projelerinize? Koca bir hiç, koskoca bir hiç.

Tabii, bu yardımlardan yararlanalım. Bu yardımlar ülkemizin, vatandaşlarımızın yararına, hayrına sonuçlar versin. Bunun için destek verelim, gayret ortaya koyalım. İyi ama bu kadar milyar euro, trilyon lira proje var, bu kadar insan çaba harcıyor aynı fonlar başka ülkeleri ve halklarını Avrupa'ya yakınlaştırırken, AB üyesi yaparken neden Türkiye'de tersi oluyor. Avrupa'nın hataları var ama hatanın büyüğü bu iktidarda. AİHM kararlarına uyulması için proje yaptırıyorsunuz ama herkesten önce kendiniz uymuyorsunuz. Yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, bağımsız kurumsal yapılar, güçler ayrılığı ilkesi, denge, denetleme hepsini ayaklar altına aldıktan sonra Avrupa Birliği’nden değil 4 milyar 100 milyar gelse ne yazar. AB sürecinden kopmak evlatlarımızın geleceğine, onların yaşayacağı bu ülkeye en büyük ihanettir! Zarardır. Ama umutsuzluğa yer yok! Millet kendi iradesiyle bu iktidarı, bu iki yüzlü iktidarı iktidardan indirecek ve iktidarı gelecek olan Millet İttifakı yani bizler bugün onayladığımız bu fonları gerçek amacı doğrultusunda yani demokrasi için, hak için, hukuk için, adalet için; evlatlarımızın kardeşçe birlik içinde, beraberlik içinde, huzur içinde yaşayacağı bir Türkiye'yi yaratmak için kullanacağız ve sonuna kadar da şeffaf, hesap verebilir bir şekilde denetleyeceğiz.”