CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporu'nda; MHP'nin 100 maddelik yeni anayasa taslağı ile ilgili olarak, "Kimsenin görmediği ne olduğunu bilmediği bir metnin tartışılması, desteklenmesi kabul görmesi isteniyor. İttifakının büyük ortağı AK Parti tarafından da bilinmediği, ciddiye alınmadığı sergilenen suskunluktan anlaşılıyor" değerlendirmesini yaptı.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporu'nda şu değerlendirmeleri yaptı:
"Dört yıl önce yeni yönetim sistemine geçiş talebiyle anayasa değişikliğine gidilmesi çağrıları ve ardından gerçekleştirilen referandumla oluşturulan yapılanmanın kendi içinde çatırdamaya başlaması ve üç yılda ülkeyi yönetilemez hale getirmesi ardından iktidar ortakları, yeniden ‘yeni anayasa’ talebiyle gündem oluşturma çabasına giriştiler."
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni (CHS) ‘tahkim’ etmek amacıyla ortaya atılan yeni sivil anayasa taleplerinin hedefinin ne olduğu konusunda kendi aralarında da anlaşamayan iktidar ittifakı, muhalefeti ve tüm partileri bu çabalara ortak etmeye çalışıyor."
"Cumhur İttifakı ortaklarından MHP tarafından Cumhuriyetin 100. Yılında 100 maddelik yeni anayasa adı altında kamuoyuna sunulan metnin içeriği bilinmiyor. MHP Liderinin basın toplantısında açıkladığı ancak basın toplantısına katılan medya mensupları da dahil olmak üzere kimseye dağıtılmayan, kimsenin görmediği ne olduğunu bilmediği bir metnin tartışılması, desteklenmesi kabul görmesi isteniyor."
Ülkenin acil ve yakıcı sorunlarının üzerini örtmek, konuşulmasını engellemek, yapay bir anayasa tartışmasıyla ülkeyi meşgul etmek amacına dönük bu girişimin iktidar ittifakının büyük ortağı AK Parti tarafından da bilinmediği, ciddiye alınmadığı sergilenen suskunluktan anlaşılıyor.
Anayasa tartışmalarıyla ülke gerçek gündeminden kopartılmak istenirken aynı zamanda mafyalaşma ve suç örgütlerinin dışarıya taşan vahim iddiaları, güç mücadeleleri de örtülmeye çalışılıyor. Kısa süre öncesine kadar iktidarın önde gelen destekçilerinden olan, tehditler savuran ve sonrasında yurt dışına kaçan bir organize suç örgütü liderinin ortaya attığı iddialar, isimler, vahim ortaklıklar ve işbirlikleri, suskunlukla geçiştiriliyor.
Mısır ile 8 yıl sonra gerçekleşen diplomatik müzakerelerde masada yer alan sorunların çözümünde somut bir gelişme gerçekleşmedi. Müzakerelere devam ve ilerleme sağlanması beklentisinin ortak açıklamada ifade edilmesi olumlu bir gelişme. İktidar, Kahire buluşması öncesi NATO’da Mısır’a yönelik vetoyu kaldırarak adım atarken, Mısır’ın Fransa ile 30 Rafale savaş uçağı anlaşması imzalaması, Port Said’te Ermeni Soykırım Anıtı açması manidardır. Dolayısıyla kısa sürede ciddi bir normalleşme ihtimalinin şimdilik Mısır’ın ‘ağırdan alma’ tavrı nedeniyle nispeten güç göründüğü, iktidarın da Mısır’ın öne sürdüğü 10 koşul ve talep ettiği tavizler konusunda bir değerlendirme yapacağı anlaşılıyor. İki ülke arasında yitirilen güvenin yeniden tesisinin biraz daha zaman alacağını öngörmek durumundayım.
Berlin’de gerçekleştirilen Dışişleri Bakanları görüşmesinde Alman Dışişleri Bakanı Maas, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’ndan Libya’da ateşkes anlaşması koşullarına, Berlin Konferansı Mutabakatı ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına uyularak askerlerin çekilmesini istedi. Türkiye, Libya’daki askeri varlığının Askeri İşbirliği ve Savunma anlaşmasından kaynaklı ve meşru olduğunu ifade etse de bu konudaki çember giderek daralıyor. Türkiye-Almanya görüşmelerinde de Libya'nın ana gündem maddelerinden birisi olması ve art arda Türkiye'ye asker çekme taleplerinin dillendirilmesi, önümüzdeki günlerin dış politikadaki sıcak konus başlıklarından birisinin Libya ve Libya'daki TSK askeri varlığı olacağını gösteriyor.
İktidar, Suudi Arabistan ile inişe geçen siyasi ve ekonomik ilişkiler ve gerilimler nedeniyle, geri adım atma eğiliminde. Suudi kralıyla telefon görüşmesi gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Mayıs’ta Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nu Riyad’a gönderiyor. Suudi Arabistan’ın Şam ile diplomatik ilişkiye geçmesi, İran ile normalleşmeye yönelmesi iktidarı yalnızlıktan kurtulma arayışına yönlendirmiş görünüyor. 10 yılı aşkın süreden bu yana yaşanan dış politikadaki eksen kaymasına paralel olarak ortaya çıkan yalnızlaşmanın kısa sürede normalleşmeye dönüşmesini beklemek akılcı bir yaklaşım değil. İktidarın komşu ve bölge ülkeleri açısından aşması gereken en önemli açmazı güven sorunu. Bunun aşılması için geri adım atması ve taviz vermesi istenen tarafın Türkiye olacağı, iktidarın da bunu kabullendiği Mısır ve Suudi Arabistan ile atılan adımlarla açığa çıkıyor."