CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Mısır ile diplomatik temaslarımız başladı” açıklamasına ilişkin “İktidar Türkiye’yi yalnızlaştıran dış politikasında bazı değişiklikler ve geri adımlar atmaya hazırlanıyor” dedi.
Toprak, ülke ve dünya gündemine ilişkin haftalık değerlendirme yaptı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Diplomatik temaslarımız başladı” dediği Mısır ile ilgili Toprak’ın yaptığı değerlendirmesi şöyle:
İktidar Türkiye’yi yalnızlaştıran dış politikasında bazı değişiklikler ve geri adımlar atmaya hazırlanıyor. Bir süredir kapalı kapılar ardında yürütülen diplomatik görüşmeleri gün ışığına çıkartma zamanının geldiği kanaatiyle bu açıklamaları yapıyor. Mısır’la ilişkileri normalleştirme ihtiyacı açık şekilde ortaya çıkınca, kamuoyundan gelebilecek ‘Ne oldu da düne kadar darbeci denilen, köprülerin atıldığı Sisi ile birdenbire ilişkiler hızlandı’ sorularına karşı müzakerelerde hiçbir önkoşulun gündeme gelmediğini vurgulamak ihtiyacını duyuyor. Çavuşoğlu’nun şu ifadeleri de arayışı teyit ediyor: Herhangi bir ön koşul Mısırlılardan gelmedi. Bizden de herhangi bir ön koşul gitmedi. Ama yıllarca bağlar kopuk olunca bir günde hiçbir şey olmamış gibi hareket etmek o kadar kolay olmuyor. Yıllardır ister istemez bu kadar kopukluk olunca bir güven eksikliği de oluyor. O nedenle belli bir strateji, yol haritası çerçevesinde görüşmeler oluyor, devam ediyor. Bakan Çavuşoğlu’nun bu açıklamaları, Mısır-Türkiye ilişkilerinde diplomasinin sürdüğü, yakında normalleşmenin gündeme geleceğinin somut bir teyidi anlamına geliyor.
İlişkilerdeki hareketlilik üzerine, Yunanistan devreye girdi. Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis, telefonla Mısır Devlet Başkanı Sisi ile görüştü. Ardından Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias Kahire’ye giderek Mısır Dışişleri Bakanı ve diğer yetkililerle temaslar gerçekleştirildi. Yapılan resmi açıklamalarda, Yunanistan-Mısır arasındaki Deniz Sınırları Mutabakatı Anlaşması’nın yürürlükte olduğu tarafların bu anlaşmaya bağlı olduğu vurgulandı. Dendias ziyareti sonrası Mısır hükümeti daha önce ilan ettiği MEB haritasında değişikliklere giderek yeni bir harita yayınladı. Sadece bu gelişme bile Mısır’ın Yunanistan ile ilişkileri feda etmek istemediğini, yakın ve iyi durumdaki siyasi, ekonomik, bölgesel ilişkileri sürdürdüğünü gösterdi. Yunanistan hükümetinin Dışişleri Bakanını Kahire’ye göndererek Mısır’ı baskı altına almaya çalışması, kısmen de olsa Mısır’ın MEB haritasında değişikliğe gitmesini sağlaması, böyle bir sonucu elde ederek başarması önemli. Ayrıca aynı anda ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta Rum-Yunan tezlerine destek veren açıklamaları, Yunanistan’ın ABD’yi de harekete geçirdiğini gösteriyor. İktidarın diplomatik stratejisi açısından sergilenen bir acelecilik ve karşı tarafla istişare edilmeden tek yanlı bir tutum sergilenerek müzakerelere başlandığının duyurulması, Mısır’ın diğer ülkelerle ilişkilerinde sıkıntılı bir duruma düşürülmesine neden olmuş görünüyor. Nitekim Çavuşoğlu’nun Akar ve Kalın’ın art arda yaptığı açıklamalara karşı sessiz kalan Mısır, Çavuşoğlu’nun TRT ve AA’da yaptığı son açıklamada ‘diplomatik görüşmelerin başladığını’ dile getirmesi üzerine Mısır Devlet Ajansı MENA, Mısır hükümeti ve dışişleri yetkililerine dayandırılan geniş bir haber geçti. Haberde; Türkiye ile Mısır arasında yürütülen temaslardan ‘diplomatik bağların yeniden başlatıldığı anlamının çıkartılmaması gerektiği’ belirtilerek, ‘Mısır’ın, normal ilişkiler yürüttüğü ülkelerin uluslararası yasalara, Mısır’ın egemenliğine, Mısır ve bölgedeki tüm Arap ülkelerinin içişlerine karışmama ve iyi komşuluk ilkelerine uymasını beklediği’ vurgulandı. Mısır son olarak ilan ettiği MEB’de Türkiye’nin hassasiyetlerini gözeten bir tavır sergiledi. Yunanistan’ın ısrarıyla harita değişikliğine gidilse de bu Türkiye’nin çizdiği sınırlarda herhangi bir değişiklik yaratmıyor. Dolayısıyla Mısır da Türkiye’den kendi hassasiyetlerine saygı duyulmasını ve gözetilmesini bekliyor.
Burada da hassasiyet noktaları, Müslüman Kardeşler’in terör örgütü olarak tanınması, Mısır’ın yanı sıra Arap ülkeleri Libya ve Suriye’nin içişlerine karışılmaması olarak belirginleşiyor. Mısır’ın en uzun kara sınırına sahip olduğu Libya’da içişlerine müdahalelerin sonlanması, karşı saflarda bulunan Türkiye ve Mısır’ın diyalog sürecine girmesi hem ikili ilişkilere hem Libya’ya olumlu yansıyacaktır. Mısır’ın ardından iktidarın Suriye’de Şam yönetimi ve Esad ile de bazı yumuşama adımları atmaya yönelmesi kanımca şaşırtıcı olmaz. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun da Türkiye ile görüşmelere başlandığını açıklaması, İsrail Enerji Bakanının Türkiye’nin Doğu Akdeniz Enerji Forumu’nda yer almasını arzu ettiklerini ve bundan memnuniyet duyacaklarını dile getirmesi, Türkiye-Mısır ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleştirilmesi sürecinin paralel yürütülmesinin kazanımları büyüteceğinin işaretleridir. Müzakereler ilerledikçe şu anda önkoşulsuz yürüdüğü kaydedilen pazarlıklarda masaya koşulların, taleplerin gelmesine de hazırlıklı olunmalıdır. Mısır’ın Libya’daki yabancı silahlı milislerin çekilmesini, Sudan ve Etiyopya’da müdahil olunmamasını, İsrail’in Hamas üyelerinin sınır dışı edilmesini talep etmesi mutlaka gündeme gelecektir. (ANKA)