TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2023 Bütçesi görüşülmesinin ardından açıklama yapan CHP Muğla Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Süleyman Girgin, “Sadece ‘İstanbul'a ihanet ettik’ itirafı gelse de ülkemizin her yerinde bu ihanet devam ediyor” dedi.
Sözcü'nün aktardığına göre; Muğla CHP Milletvekili Süleyman Girgin bütçe görüşmelerinin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'a seslendi. Girgin, şöyle konuştu:
"Sayın Bakan, Bakanlığınızın sorumluluğundaki bazı uygulamaları seçim bölgem Muğla üzerinden değerlendirmek istiyorum. Büyükşehir belediyemizce ilimizin 1.480 kilometre kıyı şeridiyle ülkemizin en uzun kıyı şeridi olması, kıyı şeritlerimizin tamamında deniz turizmi yaşanması, hemen hemen her noktada yerli ve yabancı çok sayıda teknenin seyir yapması, denizlerimizin temizliği ve korunması göz önünde bulundurulduğunda denizlerimizin korunması amacıyla atık toplama hizmetinde bütünselliğin ve verimliliğin sağlanması gerekmektedir.
Bu kapsamda öncelikle Bakanlığınızın kıyı illerine mali destek yapması gerekmektedir. Ayrıca gerek açık denizde gerekse kıyıda atık alımı konusunda büyükşehir belediyelerine imtiyaz tanınması bütünselliğin sağlanması açısından önemlidir. Bunların yanında özellikle Muğla gibi deniz turizminin yoğun olduğu illerde kıyıda atık kabul tesisi kurulması için gerekli mevzuat düzenlemelerinin ve alan tahsis edilen tahsislerinin yapılması gereklidir. Özellikle, Marmaris ilçesi Karacasöğüt Koyu’nda, Marmaris ilçesi Bozburun Hisarönü Körfezi’nde, Bodrum ilçesi Çökertme Koyu’nda, Köyceğiz ilçesi Ekincik Koyu’nda atık kabul tesisi kurulmasına ihtiyaç duyulmaktadır."
“Kıyı tesisleri, Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne devredilmelidir"
Girgin açıklamasının devamında ise özel çevre koruma alanlarında verilen ve verilecek hizmetlerle ilgili yetki karmaşası yaşandığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Özel çevre koruma alanlarında verilen hizmetlerle ilgili görev valiliğe bağlı MUÇEV Şirketine verilmiştir ancak MUÇEV tarafından özel çevre koruma alanlarının bulunduğu bölgelerde, deniz araçlarından kaynaklı atıkların toplanmasıyla ilgili yeterli hizmet verilmediğinden vatandaş açısından mağduriyet yaşanmasına neden olmaktadır.
Özel çevre koruma bölgelerinde yürürlükte olan Köyceğiz Gölü ve Dalyan Kanallarında Çalışacak Taşıma Araçları Yönetmeliği ve Akyaka Kadın Azmağı Koruma ve Kullanma Esasları ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun ulaşım konusundaki hükümlerinin uygulanmasında yetki çakışması yaşanmaktadır. UKOME kararlarının uygulanmasıyla hem Akyaka Kadın Azmağı’nda hem de Köyceğiz Gölü ve Dalyan Kanalları’nda yaşanan aksaklık ve uygunsuzlukların mevzuattaki büyükşehir belediyesinin yetkilileri ve ilgili mahkeme kararları uyarınca yetki karmaşasını ortadan kaldıracak şekilde düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Özel çevre koruma bölgelerinde 6360 sayılı Kanun’dan önce kapatılan belde belediyeleri ile köy tüzel kişilikleri tarafından işletilen, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki rıhtım, iskele, yat bağlama yeri, günübirlik alan, yat mola noktası gibi kıyı tesislerinin Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne devredilmemesi uygulama bütünlüğünün sağlanmasını engellemektedir."
Muğla CHP milletvekili Süleyman Girgin açıklamasının sonunda ise Muğla'nın hak ettiği payı alamadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Bakan, 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’da sadece yerleşik nüfusun baz alınması ve turizm sektöründen kaynaklı nüfus yoğunluklarının dikkate alınmaması ve turizm şirketlerinin vergi yönünden bağlı oldukları vergi dairelerinin başka illerde olması nedeniyle toplanan vergiden ilimize pay verilememektedir. Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
Önemli noktalardan biri de hafriyat toprağı, inşaat ve yıkıntı atıkları hakkındaki yetkiye dairdir. Öncelikle, 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında tüm denetim ve idari işlem yetkisi yerel yönetimlere, uygulamaların daha kolay tespiti ve önlenmesi için verilmelidir. Hafriyat toprağı ve inşaat yıkıntı atıkları her geçen gün Muğla için büyük bir sorun olmaktadır. Atıkların bertarafı için Muğla’da, bütün alanları özel nitelikli olan bir ilde uygun alanların bulunması için Bakanlıkça, ilgili tüm bakanlıkları harekete geçiren merkezî kararlar alınması mecburidir.
Ayrıca, il müdürlüklerince yeterli denetimin yapılmaması veya idari işlemlerin uygulanmaması nedeniyle haksız uygulamalar oluşmakta ve illegal dökümleri yapanlar cesaretlenmektedir. Bu kapsamda, idari işlem ve denetim yetkisinin ivedilikle Büyükşehir Belediyesine verilmesi gerekmektedir. Sayıştay'ın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'yla ilgili raporunda bu hususun bulgu olarak yazıldığını da burada vurgulamak istiyorum.
Çevresel etki değerlendirmesi bir proje için izin verilip verilmeyeceği konusunda projelerin olası etkileri hakkında bilgi sağlayan ve karar vericilere yol gösteren bir kararın destek aracı olduğunu belirten Girgin sözlerini şöyle sürdürdü:
"Faaliyet konusuyla ilgili İnceleme Değerlendirme Komisyonu üyesi kurum ve kuruluşların ÇED sürecinde sorumlulukları olsa bile nihai karar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilmektedir. Bakanlıkça verilen bu nihai kararlar hukuki sonuç doğurmaktadır. Bugün, Bakanlık tarafından verilen 'ÇED Gerekli Değil' veya 'ÇED Olumlu' kararlarının mahkemelere konu edilmesi ve iptali aslında teknik ve bilimsel incelemelerin yeterli hassasiyetle yapılamadığını, halkın katılımının ve görüşlerinin değerlendirilemediğini de ortaya koymaktadır.
Temmuz 2022’de yapılan son değişikliklerle çevreye dair söz söyleyebilecek taraflar arasında tüzel kişiliklere yönetmeliğin yeni hâlinde yer verilmemesi, çevre hakkı ihlallerine karşı dernek ya da meslek örgütlerinin çabalarının devre dışı bırakılması anlamına gelmektedir. Sormak istiyorum: 2002 yılından bu yana iktidarınız döneminde kaç projeye 'ÇED Olumsuz' kararı verildi, kaç proje 'ÇED Olumlu' kararı verildi, kaç projeye 'ÇED Gerekli Değildir' kararı verilmiştir?"