CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, TBMM Genel Kurulu’nda, seçim mevzuatında değişiklik teklifi ile ilgili “Seçmen listelerinde oynama yaparak, mükerrer oy ve çift oy kullanmayı mı meşru yapmaya ya da bunu mu devşirmeye çalışacaksınız? Düşen oylarınızı çift oy kullandırarak mı telafi etmeye çalışacaksınız? Bu sefer bunu başaramayacaksınız çünkü CHP, 6 siyasi parti liderleriyle birlikte öyle bir çalışma yürütüyor ki inanın, sizlere nefes bile aldırmayacaklar” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, TBMM Genel Kurulu’nda, seçim mevzuatında değişiklik öngören kanun teklifinin ikinci bölümü üzerine konuştu. Karaca şunları söyledi:
“Kanunlar neden yapılır ya da neden değiştirilir? Toplumun ihtiyaçlarından, toplumun taleplerinden. Şimdi, 84 milyonluk nüfusun yüzde kaçı bu kanun teklifinden haberdar ya da yüzde kaçının sorununu bu kanun teklifi çözecek? Konuşma yapacağım diye sosyal medyada paylaşınca bir vatandaş mesaj atmış, diyor ki: ‘Sayın milletvekilim, altı aydan beri ucuz olduğu için bayat ekmek yiyorum çünkü yüzde 50 daha ucuz. Ben, taze ekmeğinin kokusunu, tadını unuttum. Bunu da lütfen söyler misiniz?’
"Şimdi soruyorum sizlere: Bu kanun teklifi altı aydan beri bayat ekmek yemek zorunda kalan, taze ekmeğin kokusunu unutan vatandaşımızın derdine derman olacak mı ya da onu ilgilendiriyor mu? Elbette ki ilgilendirmiyor. Buğdaya yüzde 22 zam geldi, tonu 2 bin 650 liradan 3 bin 250 liraya çıktı, vatandaş yine bayat ekmek yemeye mahkum edilecek. Peki, bu kanun teklifi buğdayın fiyatını etkileyecek mi, vatandaşın derdine çare olacak mı? Elbette ki hayır."
"Bu bölümde hangi maddelerde düzenleme var? Seçmen kütüklerini düzenliyorsunuz, seçim kurullarını düzenliyorsunuz, sandık görevlilerini düzenliyorsunuz ve en kıdemli hakim uygulamasının yürürlüğünü hemen, üç ay içerisinde hayat geçiriyorsunuz. Oysa o sandık seçmen kütükleri dışında seçim kurullarındaki hâkimler daha 2022 Ocak ayında belirlendi, 2024'te görev süreleri dolacak; hemen bunu hayata geçirmek istiyorsunuz. Başka ne yapıyorsunuz? Başka, Cumhurbaşkanını seçim sathında toplumun kesesine ortak etmeye çalışıyorsunuz.
Seçmen listelerinde oynama yaparak, mükerrer oy ve çift oy kullanmayı mı meşru yapmaya ya da bunu mu devşirmeye çalışacaksınız? Düşen oylarınızı çift oy kullandırarak mı telafi etmeye çalışacaksınız? Bu sefer bunu başaramayacaksınız çünkü CHP, 6 siyasi parti liderleriyle birlikte öyle bir çalışma yürütüyor ki inanın, sizlere nefes bile aldırmayacaklar.
6271 sayılı Kanun, şunu öngörüyor… 2012 yılında çıkmış, 2012 yılında çıktığında parlamenter sistem vardı, 2012 yılında bu kanun çıktığında başbakan vardı, bakanlar vardı ve hepsi burada bu parlamento çatısı altındaydı. Sistem 2012 yılında böyleydi. Bugün hangi durumda? 2018 yılındaki seçimler sonrasında o anayasa değişikliği hayata geçince her şey tepetaklak oldu. Ne dediniz? ‘Başbakanı da Bakanları da Cumhurbaşkanında birleştiriyoruz.’ Mehmet Uçum dedi ki: ‘Tek kişilik hükümettir.’ 2012 yılında yürürlüğe giren 6271 sayılı Kanun'da olduğu dönemdeki sistemle bugünkü sistemin hiç alakası yok. O gün başbakan seçime girecek, seçim yasağı vardı ama Cumhurbaşkanı o seçimlerde seçime girmiyordu, yarışmıyordu; milletvekilleriyle, parlamento seçimleriyle ve başka Cumhurbaşkanı adaylarıyla aynı seçimde yarışmıyordu arkadaşlar.
Arkasından, ne denildi? Bir Yüksek Seçim Kurulu kararını buraya örnek gösterdiniz. O Yüksek Seçim Kurulu kararı, her ne kadar içerik bununla uyuşmasa da siz bize şunu mu diyorsunuz: İstanbul seçimlerinde 13 bin küsur oyla mazbatasını alan Ekrem İmamoğlu'nun mazbatasını iptal etmek için gittik Yüksek Seçim Kurulu’na, uydurduk gerekçeleri, Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin başında boza pişirdik ve seçimi iptal ettirdik. Bunu diyorsunuz ve bu Yüksek Seçim Kurulu kararına güvenerek bize bu kanunda Cumhurbaşkanına gerek yok diyorsunuz.
Şu anki Cumhurbaşkanı partili Cumhurbaşkanı. Bir siyasi partinin, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı. Aynı zamanda başbakanlık görevi yürütüyor, aynı zamanda bakanların görevini yürütüyor ve çıkacak diğer cumhurbaşkanı adaylarıyla ben yarışacağım diyecek ve burada onun seçim yasaklarına dâhil edilmesini gerek görmeyeceksiniz."
"Yürütmenin başı Cumhurbaşkanıysa buradaki başbakan çıkartılıyorsa Cumhurbaşkanı da buraya yazılmak zorundadır. 6271 sayılı bahsettiğiniz Kanun'un burada uygulanma imkânı yoktur. Yüksek Seçim Kuruluna zaten siz gereğini yaparsınız ve bu kanunda eğer buraya Cumhurbaşkanı yazılmazsa Cumhurbaşkanı forsuyla, Cumhurbaşkanı bütçesiyle Cumhurbaşkanının korumalarıyla, Cumhurbaşkanı unvanıyla Adalet ve Kalkınma Partisi bayrakları altında seçim propagandası yapılacak. Nerede seçimlerin adil, tarafsız ve eşitliği? Nerede kaldı? Bu mu sizin tarafsız hâkim ya da tarafsız seçim öngörünüz? Evet, sizin bir tek öngörünüz var, yol nereye çıkarsa çıksın biz iktidarda kalalım."
"Evet, bu seçim kanununa baktık, parlamenter sistemden ayrıldıktan sonra Parlamento çoğunluğunu sağlamaya çalışıyorsunuz. Cumhurbaşkanlığından umudunuzu kesmişsiniz Parlamentoda ne yaparız da koltuk sayımızı koruruz ya da Parlamentoda büyük parti, 1'inci parti olabiliriz telaşına düşmüşsünüz. Ama millet bunu biliyor, gerçekten. Millet şunu diyor: 2018'de Seçim Kanunu'nu değiştirdiler; bir siyasi partiye, İyi Partiye tuzak kurdular, tuzağı Cumhuriyet Halk Partisi bozdu İyi Partiyle birlikte. Ardından "İttifak olmaz." dediler, bunun için kanun getirdiler ama ittifak da oldu ve bu ülkenin geleceği için, bu ülkenin aydınlık yarınları için o 6'lı masadan çok korktunuz. 28 Şubat’ta güçlendirilmiş parlamenter sisteme ilişkin bir lansman yapıldı; apar topar Seçim Kanunu'nu getirdiniz. Ve hedefiniz şuydu: 6'lı masayı dağıtırız, yeniden o koltuklara geçirdiğimiz tırnakları orada tutarız. Yok öyle yağma. Vatandaş sizin ayaklarınızdan tuttu, vatandaşın gönlündeki iktidarınız son buldu. O tırnaklarınızı seçimde söke söke o koltuklardan çıkartacak, buna emin olun. O nedenle bu, masa başındaki siyaset mühendisliğiyle iktidarda tutunmanız mümkün değil. İktidar, milletin gönlünde bitmiştir. Millet gönlünde bitirdiği iktidarınızı gelecek ilk seçimde sandıkta bitirmek için heyecanla o günü bekliyor değerli arkadaşlar."
Şimdi, bir şahıs, Cumhurbaşkanı Parlamento çatısı altına geliyor, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup toplantısında Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olarak konuşma yapıyor. Çıkıyor, saraya gidiyor ‘Ben yürütmenin başıyım ve yürütmenin aldığı, imzaladığı bir kararı yürütme olarak tek başıma ortadan kaldırabilirim. İstanbul Sözleşmesi'ni yürütme imzalamıştı ve tek başıma yürütme bensem İstanbul Sözleşmesi'nden tek başıma çıkabilirim.’ diyor. Arkasından meydanlara çıkıyor: ‘Ben Cumhurbaşkanıyım, seçim yasakları bana işlemez, yarışsam da yasaklar bana dokunmaz. Ben milletin parasını, milletin çoluğunun çocuğunun ekmek parasını çatır çatır harcar, seçim meydanlarında tekrar oy istemek için milletin karşısına çıkarım’ diyor. ‘Ben kendi partimin bütçesinden para harcayacak kadar enayi değilim’ diyor, ‘Nasıl olsa Cumhurbaşkanlığı bütçesi var, nasıl olsa devletin hazinesi var, bu paralarla istediğim şekilde propaganda yaparım’ diyor.
Başbakan gitmişse, ‘Başbakan’ kelimesi oradan unvan olarak çıkacaksa ‘Cumhurbaşkanı’ yazılmalıdır. Gerekçenizde diyorsunuz ki: ‘Biz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyum için...’ Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Başbakan yürütmenin başı değil, Cumhurbaşkanı yürütmenin başıysa o zaman neden çekiniyorsunuz? Hâlâ burada ‘Cumhurbaşkanı’ eklemeye gerek olmadığını, zaten bu kanunun ‘Cumhurbaşkanı’nı kapsadığı savunmasını yapıyorsunuz. Kendinizi bu kadar hırpalamayın, milleti ikna etmeye de bu kadar çalışmayın, ‘Başbakan’ı çıkarıp getirin ‘Cumhurbaşkanı’nı seçim yasaklarına dâhil etmeye, bu iş olsun bitsin. Peki, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ne olacak? Cumhurbaşkanı Yardımcısına ilişkin ne bahsettiğiniz kanun teklifinde ne de burada bir düzenleme yok."
"Şunu mu yapacaksınız? Cumhurbaşkanının 13 uçağından birisini Cumhurbaşkanı kullanacak, birisini Cumhurbaşkanı Yardımcısı kullanacak. Evet, birisini de İletişim Başkanı kullanabilir yani onlar da kullanabilirler. Yurdun dört bir yanında milletin kesesinden yeniden iktidar olmaya çalışıyorsunuz. Olamayacaksınız. 2018'de Seçim Kanunu'nu değiştirdiniz, yapamadınız, beceremediniz ve millet size o Seçim Kanunu'ndan hedeflediğiniz amacı gördüğü için gereken dersi verdi. Emin olun, burada da verecek. O nedenle Seçim Kanunu'yla oynamayı bir kenara bırakın, oynamayın. Milletin derdiyle, milletin sorunlarıyla, milletin sefaletiyle, yoksulluğuyla ilgilenin ama onunla ilgilenmek işinize gelmez çünkü millete verecek sokakta bir yanıtınız yok, başka çareniz yok. O yüzden değerli arkadaşlar, bu Seçim Kanunu artık sizin yapboz tahtasına çevirdiğiniz Seçim Kanunlarınızın sonuncusu olacak. Emin olun bu Kanun sizi iktidardan edecek diyorum”