CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, 24 Nisan’da 1915 olaylarına ilişkin yaptığı açıklamada “Soykırım” ifadesini kullanan ABD Başkanı Joe Biden hakkında “Nefret ve ayrımcılık” suçunu işlediği iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Tanal, suç duyurusu dilekçesinde, Ermeni lobisinin peşinden koşan, popülizme sarılan Biden’ın, tarihi ve hukuki dayanaktan yoksun, temelsiz açıklamalarıyla töhmet altında bıraktığı Türk milletine karşı nefret suçu işlediğini kaydetti.
Biden’ın “soykırım” nitelendirmesinin yapıldığı açıklamasının gerçeği yansıtmayan mesnetsiz iddialardan oluştuğunun belirtildiği dilekçede, Ermeni diasporasının her yıl tüm dünyada sözde soykırımın yıldönümü diye anmış olduğu 24 Nisan’ın zorunlu göçün uygulandığı tarih olmayıp; Osmanlı Devleti’nce Birinci Dünya Savaşı sırasında isyan çıkaran Ermeni Komiteleri elebaşlarının tutuklanmasına dair kararın alındığı tarih olduğu aktarıldı. Dilekçede, “Osmanlı’nın ülke güvenliğini korumak amacıyla aldığı bu karar, vilayetlere ve mutasarrıflıklara gönderilmiş ve sadece örgüt mensubu Ermeniler tutuklanmıştır. Dolayısıyla 24 Nisan 1915 tarihi zorunlu göçün başlatıldığı tarih değildir” denildi.
CHP’li vekil Mahmut Tanal’ı imzasını taşıyan suç duyurusu dilekçesinde, soykırım suçunun maddi ve manevi unsurlarına ve tanımına 1948 tarihinde kabul edilen, 1951 tarihinde yürürlüğe giren BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 2. maddesinde yer verildiği hatırlatıldı. Hukuken bir fiilin soykırım suçunu oluşturabilmesi için ya iddia olunan eylemlerin gerçekleştiği ülke yargısının ya da yargılama yetkisine sahip bulunan uluslararası bir yargısal mekanizmanın bu konuda bir karar vermesi gerektiğinin belirtildiği dilekçede, söz konusu hususun yine BM Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlendiği anımsatıldı.
Dünya tarihinde soykırım suçu oluştuğuna dair mahkeme kararları mevcut olduğu halde 1915 olayları hakkında bir yargı kararı bulunmadığının dile getirildiği dilekçede, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve Uluslararası Adalet Divanı kararlarında ortaya konulan çerçeve karşısında 1915 olayları hakkında yargısal bir mekanizmanın harekete geçmesinin imkansız olduğunun altı çizildi.
Dilekçede, 1915 ile 1918 tarihleri arasında Osmanlı Devleti tarafından çıkarılan talimatnameler, eski Ermenistan Başbakanı Ovannes Kaçaznuni’nin raporu, Malta Mahkemesi kararı, AİHM Perinçek kararı, Fransız tarihçilerinin bilimsel açıklamaları incelendiğinde ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 2. maddesine göre değerlendirildiğinde, sözde Ermeni soykırımı iddialarının gerçek dışı olduğunu kanıtlayacak önemli bir hukuki dayanak oluşturulduğunun görüleceği ifade edildi.
1915 olaylarının soykırım olduğuna ilişkin herhangi bir mahkeme kararının bulunmaması ile birlikte iddia olunan suç faillerinin artık hayatta olmamasından dolayı bir yargılama yapılmasının da söz konusu olmadığının vurgulandığı dilekçede, 1915 Tehcir Kanunu uygulamasında ve o süreçte yaşanan olaylarda soykırım suçunun oluştuğu sonucuna varabilmenin mümkün olmadığına dikkat çekildi.
Suç duyurusu dilekçesinde, masumiyet karinesinin, suçsuzluk ilkesinin işlendiği İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 11. maddesine yer verilirken, ABD Başkanı Joe Biden’ın tüm bunlara rağmen 1915 olayları hakkında yaptığı yazılı açıklamada “soykırım” ifadesine yer vererek hem bu madde hükmüne aykırı davrandığı hem de TCK kapsamında nefret ve ayrımcılık suçu işlediği vurgulandı.
Türk Ceza Kanunu’nun “Nefret ve Ayrımcılık” kenar başlıklı 122. maddesinin aktarıldığı dilekçede, şöyle devam edildi: “Ermenilerin soykırıma uğradığına ilişkin hiçbir yargı kararı olmadığı halde ABD Başkanı Joe Biden’ın önyargıyla yapmış olduğu açıklamalar ile açıkça nefret ve ayrımcılık suçunu işlediği görülmektedir. Ülkemizin de taraf olduğu Soykırım Sözleşmesi ve bu sözleşmeyi yorumlayan Uluslararası Adalet Divanı içtihatları dikkate alındığında, ABD Başkanı’nın açıklamalarının hukuki bir dayanağı yoktur. Defalarca belgelerle ispatlanmış tarihi gerçekleri, hukuku yok sayarak kendince soykırım suçunun işlendiğini isnat eden ABD Başkanı’nın bu tutumunun, duymuş olduğu nefret dolayısıyla ayrıştırıcı olduğu aşikârdır. Bireylerin olduğu gibi devletlerin de lekelenmeme hakkı vardır. Geçmişi tertemiz olan Şanlı Türk Milleti açısından ABD Başkanı’nın sözde soykırım açıklamaları kabul edilemez niteliktedir. Tarihi ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde Türk Milleti, sözde soykırım suçu ile itham edilmiştir. Ermeni lobisinin peşinden koşan, popülizme sarılan ABD Başkanı Joe Biden, temelsiz açıklamalarıyla töhmet altında bıraktığı Türk Milletine karşı nefret ve ayrımcılık suçunu işlediği izahtan varestedir.”
Dilekçede ayrıca, her ne kadar ABD Başkanı Biden’ın tarihi ve hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde yaptığı açıklamada soykırım ifadesi kullanarak nefret ve ayrımcılık suçunu başka bir ülkede işlemiş olsa da TCK’nın 8. maddesi uyarınca Türkiye’de yargılama yapılabileceğine işaret edildi.
CHP’li vekil Mahmut Tanal, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu dilekçesinde talebini şöyle dile getirdi: “Türk Ceza Kanunu 122. maddesi uyarınca, nefret ve ayrımcılık suçunu işleyen ABD Başkanı Joe Biden’ın cezalandırılması için özel hukuka ilişkin tüm haklarım saklı kalmak kaydıyla, suç duyurusunda bulunma zorunluluğu tarafımda hâsıl olmuştur. Adil yargılanma hakkının temel bir parçası olarak kabul edilen devletimizin lekelenmeme hakkının ihlali de göz önünde bulundurularak şikayetimin kabulü ile şüpheli şahsın yasal mevzuat gereği cezalandırılması için gereğinin yapılmasını sayın başsavcılığınızdan saygılarımla arz ve talep ederim.”