CHP’li Nazlıaka: İktidara kırmızı kart gösteriyoruz

CHP’li Nazlıaka: İktidara kırmızı kart gösteriyoruz

CHP İzmir Kadın Kolları tarafından 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla düzenlenen 'Yalnız değilsin, biz varız' etkinliğine katılan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, "Kadına yönelik şiddeti tolere edilebilir bulanlar, kadını ikinci cinsiyet olarak tarifleyenler, kadın cinayetlerinden sayı diye bahsedenler, kadınları ayrıştırmaya, yaşam biçimini kısıtlamaya çalışanlar ilk seçimlerde bizlerin iradesi ile o sandığa gömülecek" diye konuştu.

"Hak, hukuk, adalet", "Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa" sloganları atıp, "İstanbul sözleşmesi yaşatır", "Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var" yazılı pankartlar açan kadınlar, katledilen kadınların fotoğraflarının ve isimlerinin yer aldığı dövizler de taşıdı.

1 Eylül Dünya Barış Günü'nü kutlayan ve şiddet ve sömürünün de barış ortamını bozduğunu vurgulayan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, şöyle konuştu:

"Unutursak kalbimiz kurusun' dediğimiz ne çok katliam yaşadık"

"CHP’liler olarak net bir hedefe koşuyoruz. Biz diyoruz ki 'Her türlü şiddete, sömürüye karşıyız.' Kalıcı bir barış ortamı sağlamak istiyoruz. Kimsenin yoksul olmadığı, adaletin askıya alınmadığı bir Türkiye inşa etmek istiyoruz. Kalıcı barışı tesis etmenin yolu eşitlikten geçiyor. Barışı kazanmanın yolu yaşamı savunmaktan geçiyor. 20 yıllık AKP iktidarı döneminde kadınlar yaşam haklarının gasp edilmesi ile karşı karşıya kalıyor. Hepimizin yüreğini yakan, 'Unutursak kalbimiz kurusun' dediğimiz ne çok katliam yaşadık değil mi?

Mağdur aileleri dinlerken hepimizin ciğeri yandı. İzmir'de yaşamını kaybeden Ezgi Özarslan'ın annesinin çığlıkları hepimizin kulağında. Annesi, '112'yi aradım, polisi çağırmak istedim. Bana müzik dinlettiler. O kurşunun kızımın kafasına girmesi 24 saniye sürdü. Koruma kararı var, niye korumadın' dedi. Katil Deniz Özarslan 35 gündür yakalanmadığı için şu an ailenin de hayati tehlikesi var. Aileyi korumak adına buraya davet etmedik. Sözümüz olsun. Katillerin aramızda elini kolunu sallayarak dolaşmasına izin verenlere, kız kardeşlerimizi korumayanlara gelin hep birlikte kırmızı kartları gösterelim.

Beyza Doğan 13 yaşında küçücük bir kız çocuğuyken sapkın bir zihniyet tarafından tehdit ve tacizlerle karşılaşıyor. Tam 35 kez şikayet ediyorlar. 3 yıl boyunca bu tehditlere, tacizlere mağdur kalıyor. 16 yaşındayken bu sapkın zihniyet tarafından öldürülüyor. Babası 'Türkiye'deki adaletten şikayetçiyim' diyor. Beyza'nın katili onu koruyamayan bu ülkeyi yönetemeyenlerdir. Çocuk istismarı davalarında 'Bir defadan bir şey çıkmaz' diyenlerdir. Beyza'nın katili, istismara uğrayan çocuklar için 'Çocuğun rızası vardı' cümlesini kuranlardır. Buradan onlara da kırmızı kartı gösteriyoruz.

"Kırmızı kart gösteriyoruz"

"Çoğu en yakınlarındaki erkekler tarafından katledildi. O katledilen kadınlar sizin de kardeşiniz, anneniz, arkadaşınız, evladınız ve yakınınız olabilirdi. Bu kadınların hepsi İzmir'de katledildi. Özellikle son dönemde İzmir'de kadına yönelik şiddet vakalarında artış oldu. Bu kız kardeşlerimizin aramızda olma hakkını elinden alanlara da kırmızı kartı gösteriyoruz. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun tuttuğu çeteleye göre geçen yıl 217'si şüpheli olmak üzere 497 kadın katledildi. 'Şüpheli ölüm' diye bir şey yoktur. Üzeri kapatılan bir dosya, korunan, kollanan bir fail vardır. Arkasında güç odakları olan bir katil vardır. Her birinin arkasında o saklanan katiller var. Şunu çok iyi biliyoruz ki geçen yıl katledilen her 8 kadından birisi ya öldürülmeden önce polise gitmişti, savcılığa başvurmuştu ya da bizzat koruma kararı aldırmıştı. Geri kalan 8 kadından 7'si ise sadece kadın olduğu için öldürüldü. Buradan bu cins kırıma 'Hayır' diyoruz. Kırmızı kartımızı gösteriyoruz. İstanbul Sözleşmesi'ni feshedenlere, kadınların can simidi olan bu sözleşmeyi yok sayanlara da kırmızı kart gösteriyoruz."

"Savcı 'Çık dışarı, Meclis’e git, hakkını orada ara' diyor"

Boşanmak istediği kocası tarafından öldürülen bir başka kadının yaşadıklarını anlatan Nazlıaka sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayısız uzaklaştırma kararı alan E.B., boşanmak istediği Umut Bayram tarafından 'Eğer beni boşarsan aileni öldüreceğim' tehdidi ile karşı karşıya. Bu kardeşimiz ölüm tehdidi alıyor. Savcıya gidiyor. Savcı 'Çık dışarı, Meclis’e git, hakkını orada ara' diyor. Canımızı emanet ettiğimiz savcıdan böyle bir tavırla karşılaşıyor. Bu yüzden Umut Bayram elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Mehmet Ali Uyanık, evli olduğu Sibel Uyar'ı öldürdükten sonra paylaşım yapıyor. 'İntikam benim işim' diyor. Bu zihniyete de kırmızı kart gösteriyoruz. "

"İlk seçimlerde sandığa gömülecekler"

CHP'li Aylin Nazlıaka sözlerini şöyle tamamladı:

"Laiklik düşmanı zihniyet iyice palazlandı. Bir gün kadınlara 'Et' deniliyor. Çocukların açık kolları tahrik unsunu sayılarak pedofili destekleniyor. Bir gün ülkenin yarısını oluşturan kadınlara hakaret ediliyor, 'Sürtük' deniliyor. Bir sanatçı aylar önce söylediği bir söz yüzünden özür dilemesine rağmen tutuklu yargılanıyor, sonra da ev hapsine alınıyor. Kadınlar tüm alanlarda zapturapt altına alınıyor. En son geçen hafta İçişleri Bakanlığı emniyet görevlileri için kıyafet yönetmeliği değişikliği yaptı. Buna göre kadınların makyajı, saçının uzunluğu, modeli, rengi her birine kısıtlama getirildi. Kadınlara tırnak uzatma yasağı getirildi. AKP 3 şeyi yok edecekti değil mi? Yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk. 3 Y de şaha kalktığı gibi yasaklarda sınır tanımaz hale geldiler. Onlar da biliyor, artık gidecekler.

Kadınların yediğine, içtiğine, kaç çocuk doğuracağına, yaşam tercihlerine, rujunun rengine, başı bağlı mı diye ayrımcılık yapanlara kırmızı kartı gösteriyoruz. O sandık gelecek ve kadına yönelik şiddeti tolere edilebilir bulanlar, kadını ikinci cinsiyet olarak tarifleyenler, kadın cinayetlerinden sayı diye bahsedenler, kadınları ayrıştırmaya çalışanlar, yaşam biçimini kısıtlamaya çalışanlar ilk seçimlerde bizlerin iradesi ile o sandığa gömülecek. Biz kadınlar çocuklar yatağa aç girmesin istiyoruz. Biz kadınlar yediğimize, içtiğimize, yaşam tercihlerimize karışılmasını reddediyoruz. Biz kadınlar, Taliban zihniyetiyle örtüştüğümüzü söyleyenleri, onu söyleyenler tarafından yönetildiğimiz ortamı kabul etmiyoruz. Adaletin olduğu bir ortam istiyoruz. O adaleti biz hep birlikte kuracağız, az kaldı. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun kadınlara verdiği söz var; iktidara geldiğimizin ilk 24 saatinde İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlüğe koyacağız. İlk seçimlerden sonra hakkın, hukukun adaletin olduğu günleri birlikte kucaklayacağız. Hepimiz güvende, eşit oluncaya kadar mücadeleden yılmayacağız." (ANKA)