CHP'li Nazlıaka: Kadın cinayetleri ‘şüpheli ölüm’ adı altında gizlenmeye çalışılıyor, etkin yürütülmeyen soruşturma yürütülmüyor

CHP'li Nazlıaka: Kadın cinayetleri ‘şüpheli ölüm’ adı altında gizlenmeye çalışılıyor, etkin yürütülmeyen soruşturma yürütülmüyor

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, "İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle birlikte kadın cinayetleri ‘şüpheli ölüm’ adı altında gizlenmeye çalışılıyor. Şüpheli kadın ölümü yoktur, etkin yürütülmeyen soruşturma vardır" dedi.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, partisinin faaliyete geçirdiği,  “YaşamHak” projesi kapsamında Sivas’a gitti. Nazlıaka, burada, 10 ay önce Gaziantep’te boşanma aşamasında olduğu Ali Özahi ile tartıştıktan sonra balkondan düşerek yaşamını yitiren Sezay Koçak Özahi'nin ailesini ziyaret etti.

Sezay Koçak Özahi’nin kız kardeşi Neveser Özyalçın’la buluşan Nazlıaka, yaşanan sürece ilişkin yazılı açıklama yaptı.

"Kadın cinayetleri 'şüpheli ölüm' adı altında gizleniyor"

“İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle birlikte kadın cinayetleri ‘şüpheli ölüm’ adı altında gizlenmeye çalışılıyor” diyen Nazlıaka, kamuoyuna yansıyan haberlere göre,  Eylül 2020’den bu yana 146 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini,  Sezay Koçak Özahi’nin ölümünün de şüpheli ölümlerden biri olduğunu söyledi.

Nazlıaka, “Şunu çok net biliyoruz ki etkin bir soruşturma yürütüldüğü takdirde kadın cinayetleri aydınlatılır. Şüpheli kadın ölümü yoktur, etkin yürütülmeyen soruşturma vardır” dedi.

"İntihar edecek insan böyle mi davranır?"

Nazlıaka, açıklamasında, Özahi'nin kız kardeşi Neveser Özyalçın’ın kendisine anlattıklarına da yer verdi. Buna göre Özyalçın, kardeşinin hayatını kaybetmesini Nazlıaka’ya şöyle anlattı:

“Ablam eşinden boşanmak istiyordu. Eşinin erkek kardeşi profesör olduğunu söyleyerek ablama boşanmaması için baskı yapıyordu. Ablam, intihar ettiğini iddia ettikleri gecenin sabahında çocuğunu doktora götürecekti. Biz, o gün ablamla asansörden şarkılar söyleyerek indik; intihar edecek insan böyle mi davranır? İntihar niyeti olsa çocuklarını bana emanet ederdi. Boşanmak için delilleri olduğunu söylüyordu.

Hayatını kaybettiği gün, oğlu annemi arayarak, ‘Annem size mi geldi, babamın kötü işlerini yakaladı, telefonunu alarak çıktı’ diyor. Kavga ettikleri bilgisini alır almaz ablamı aradım; yanıt vermedi. Zorda olduğumu belirten bir mesaj attım; iki eli kanda olsa gelirdi. Mesaj göründükten birkaç dakika sonra eşinin kardeşi, beni arayarak hastaneye çağırdı. ‘Ne oldu’ diye sorduğumda, şiddetli kavga üzerine zorla eve girdiklerini ve Sezay’ın kendisini balkondan attığını söyledi.

Hastaneye ulaştığımda, Ali Özahi’nin iş ortağı da dâhil olmak üzere bütün ailesi hastanenin önündeydi. Israrla aramasam, yazmasam bizim ablamdan haberimiz dahi olmayacaktı. Ablamı o gece kaybettik. Adli Tıp Kurumu’na gittiğimizde ise bizden başka kimse yoktu. Sonrasında adaletin sağlanması için kamuoyu oluşturma çabamız başladı. Bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi hemen gizlilik kararı alındı. Ablamı kaybedeli 10 ay olmasına karşın iddianame hazırlanmadı. Suçlular cezasını çekmedi. Bizler her gün ölürken onların keyfi yerinde. Adalet gelene kadar mücadelemiz sürecek.”

Nazlıaka: 10 aydır iddianame hazırlanmaması kabul edilmez

Nazlıaka, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kadın cinayetleri ‘şüpheli ölüm’ adı altında gizlenmeye çalışılırken hukuksal süreç de gizlilik kararı ile sumen altı ediliyor. Neden hep kadınlar atlayarak intihar ediyor? Kadın cinayetleri ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmüyor. Tek adam hükümeti İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı ile övünürken kadınlar katlediliyor. İlk seçimlerden sonra bütün bu hukuksuzları bitireceğiz.” (ANKA)