Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Ülkemiz ciddi bir sağlık krizi içinden geçiyor. Doktorların muayene sürelerinin 5 dakikaya indirildiği, telefonla randevu almanın mümkün olmadığı bir süreçten geçiyoruz. Sağlık Bakanı da itiraf etti ki Covid vakaları 40 kat artmış durumda. Sağlık Bakanı’nın boşvermişliği büyük bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır. Bilim Kurulu’nu Eylül ayından itibaren tedbirleri sıkılaştıracağı, meseleyi ciddiye alacağı bir süreç yönetimine davet ediyoruz” dedi.
Özel, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığında yaptığı açıklamada, Danıştay 10. Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin kararını da eleştirerek, “2’ye karşı 3 oyla karar verildi. Bu mücadele devam edecek. Avukatımız temyiz dilekçesini hazırlıyor. Danıştay Savcısı’nın usulde paralelliğe dikkat çeken mütalaasına rağmen bu karar çıktı. İstanbul Sözleşmesi, adını İstanbul’dan alan, ilk imzacısı olduğumuz sözleşmeden bir tek adamın imzasıyla çıkıldı. Süleyman Soylu, hep şöyle karşılaştırmalar yapıyor. 1 Temmuz 2021’den bugüne kadar geçen 12 ayda 548 kadın cinayetlerde hayatını kaybetti. Bu tarihten 12 ay öncesine gittiğimizde 453 kadın yaşamını yitiriyor. 95 fazladan cinayet var. Son 1 yıldaki bu artıştan tek adam kararıyla bu sözleşmeyi yürürlükten kaldıran zihniyet ve buna sessiz kalanlar, yol verenler müştereken sorumludur. Bugün Türkiye’de bazı işler talimatla oluyor, bazı kararlar ise talimata bile gerek duyulmadan, ‘Tayyip Erdoğan’ın talimatı olsaydı, nasıl bir talimatı olurdu’ diye düşünülerek verilmektedir. Dünkü karara göre NATO’dan çıkmak, Lozan’dan çıkmak, Montrö’den çıkmak tek imzaya kaldı” dedi.
Özel, şunları kaydetti:
“Ülkemiz ciddi bir sağlık krizi içinden geçiyor. Doktorların muayene sürelerinin 5 dakikaya indirildiği, telefonla randevu almanın mümkün olmadığı bir süreçten geçiyoruz. Sağlık Bakanı da itiraf etti ki Covid vakaları 40 kat artmış durumda. Şanslı olduğumuz taraf virüsün lehimize mutasyona uğramış olması. Bu tedbirsizlik sürerse, eylül ayı geldiğinde bu rakamların yeni pik yapacağı düşünüldüğünde, Sağlık Bakanı’nın bu boşvermişliği büyük bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır. Bilim Kurulu’nu Eylül ayından itibaren tedbirleri sıkılaştıracağı, meseleyi ciddiye alacağı bir süreç yönetimine davet ediyoruz.
Yanıbaşımızda Aliağa’yı ama aslında tüm İzmir’i ve Türkiye’yi bekleyen hem bir çevre krizi, hem bir halk sağlığı sorunu hem de iş güvenliği sorunuyla karşı karşıyayız. Bünyesinde 900 tona yakın asbest barındırıldığı belirtilen Brezilya Deniz Kuvvetleri’ne ait Sao Paolo gemisinin söküm için Aliağa’ya gelişini bütün dünya izliyor. Dünyada asbestli gemi sökerek, böyle bir riski alarak para kazanan iki tane ülke var. Maalesef bakanımız bununla övünüyor. Yani Almanya böyle bir işe girişemeyecek kadar aciz. Çin bile bu işle uğraşmıyor, bakan da övünüyor. Kusura bakmayın ama bu gemilerin söktürüldüğü iki enayi ülkeden biriyiz. Bu övünülecek değil utanılacak bir iş. Devlet bunları azaltmakla mükellefken, bunları artıracak böylesine bir şuursuzluğa alet olamaz. Geminin bir benzerinden 740 ton asbest sökülmüşken, bu gemide 9 ton asbest var demek, hem bilgisizliktir, hem de meseleyi küçük göstererek, adeta Çernobil krizinden sonra radyasyonlu çay içen devlet adamlarının sorumsuzluğunu bir kez de AK Partinin atanmış bakanının tekrar etmesinden başka bir şey değildir. Bu yüzden Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu meseleyle mücadele edeceğiz.
Salonda büyük bir suçlu var, suçu Menderes ilçesini AK Parti’den almak. Halka yakın kişiliğiyle, iyi iletişimiyle Menderes ilçesini AK Parti’den aldı ve AK Parti’nin nefretini, kinini karşısında buldu. Menderes Belediye Başkanımız Mustafa Kayalar, hakim karşısına çıktı. Hakim tutuklamadı, görevden alınmasını istemedi ama İçişleri Bakanı görevden aldı. Kendisinin göreve iade edilmesi, Menderes halkının vermiş olduğu kararın gereğidir. Mustafa Kayalar’ın hakkını da Menderes’in hakkını da soracağız, bu yaptıklarınızı fitil fitil burnunuzdan getireceğiz.”