CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesine ilişkin toplanan güvenlik zirvesinde parti yetkililerin yer almasına ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in açıklamalarına tepki gösterdi. Özel, “Yapılan şey, güvenlik zirvesi değil güvenlik zırvasıdır. Dışişleri Bakanı Covid diye Dışişleri Bakanlığı’ndan tek yetkili yoksa orası zirve olmaz zırvalamak olur” dedi. Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metni için “Nazarımızda buruşturulup atılacak kağıt parçasından ibarettir” demesini de eleştirdi. Özel, “Milletin vekillerinin, milletin görevlendirdiği partilerin bulunduğu masadan çıkmış kağıdı ‘yırtıp atacağız’ diyemezsin. Bizi bu ittifaka millet itiyor. Çünkü sizden kurtulmak istiyor. Sizin gibi dün birbirine sövenleri hiçbir şey değişmeden bir araya getirip birbirine iltifat ettiren kim” diye konuştu.
TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Tüm dünya Ukrayna’ya yoğunlaşmışken Türkiye’nin savrulma halinde olduğu anlaşılıyor. Her kafadan bir ses çıktığı bir dış politika yönetimiyle karşı karşıyayız. Kendimize biçilen arabuluculuk misyonu yerine getirilemiyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın ne yaptığına baktık. Baktığınızda, tüm taraflarla görüşmesi beklenen, kayda değer ikiden fazla görüşmesi yok. Çözüm iradesine katkı sağlayacak iki görüşmesi var. Diğer taraftan da denge politikası gütmeye çalışıyorlar. Gerçekten ciddi bir savrulmayla karşı karşıya olan durumdayız.
Ömer Çelik, o ülkedeki vatandaşlarımız için gerekenin yapıldığını söyleyen ama algı operasyonu yürüten Ömer Çelik, tırnak içinde terbiyesizlikte ısrar etmektedir. Kendisi, CHP’nin yalan siyaseti yaptığını iddia etmiş ve öğrencinin ifadeleriyle çöktüğünü söylemiştir. Bu Ömer Çelik, hala bu montaj üzerinden algı yapmaya çalışıyor. Efendim ‘Kemal Kılıçdaroğlu benim güvenlik zirvesine katılmamdan rahatsız olmuş. Ben kendi devletimin hakkını savunacağım, onlar başka devletlerin hakkını savunuyor’ diyor. Bu inanılmaz tutumu deşifre etmeye devam edeceğiz. Ankara’nın öngöremediği bu hal ve Ukrayna’da yaşayan vatandaşlarımızın düşürüldüğü bu hal, sıkıntıya sokan bir durumdur. Orada yayınlanan her yayın, her isyan bizim içimizi sızlatıyor, utandırıyor ama Ömer Çelik’i utandırmıyor. Ömer Çelik’e teklifte bulunalım. Twitter’da sosyal odaları var, birlikte girip tartışalım, bir girip gençleri cevaplasın. Yapamaz. Madem cesaretin yok, bir danışmanın ismiyle gir dinle bari, kendini daha fazla rezil etme. Sizin nasıl davrandığınızı anlatıyorlar. Çaresizlikten çıkmış, güvenlik zirvesini anlatıyor. AK Parti Sözcüsü sıfatıyla açıklama yapıyor. Demokrasinin tabutuna bir çivi daha çakıyor. Şimdi Ömer Çelik, AK Parti Sözcüsü olarak kalkıp devletten beklenen açıklamaları parti sözcüsü olarak yaparsanız… Ben, hükümet sözcüsünden duymalıyım. Bu kadar net cümle. AK Parti’nin önünde, AK Parti Sözcüsü gidiyor, ‘AK Parti Rusya ile görüşüyor, memleketi AK Parti kurtaracak’. Ayıptır. Yapılan şey güvenlik zirvesi değil güvenlik zırvasıdır. Dışişleri Bakanı Covid diye Dışişleri Bakanlığı’ndan tek yetkili yoksa orası zirve olmaz zırvalamak olur. Fahrettin Altun’u oraya oturtuyorsanız olmaz bu. AK Parti’nin genel başkanvekili. O zaman bizi de oraya çağır. Devlet olarak yaparsanız ‘bizi çağırın’ demeyiz ama bir siyasi partiye açıyorsanız orada, yanlış. 8. günde ne yapıyorsunuz? Ne oldu? ‘NATO bir şey yapmalıdır.’ Yapıyorsa çekimser kalan tek ülke. Neden? Putin’den korkuyor. Teknolojisi elinde, turist orada, ‘domates satacağım Putin’e’. Böyle olmaz. Bu denge politikası ile olmaz. Bir Ziya vardır. Rahmetli Münir Özkul ile Adile Naşit, ‘Turşu öyle mi yapılır böyle mi?’ Ziya vardır, iki tarafı da devam etmeye çalışan. Yıllarca yapar. Barıştıklarında gerçek çıkar.
Covid ile mücadele: Bir açıklama yapsam, desem ki ‘Sakarya ilinin Hendek ilçesinin köyünde 250 civciv öldü’ desem, halk sağlıkçıları dikkat kesilir. Günde 250-300 kişinin öldüğü pandemide ‘biz tedbir kaldırıyoruz’ deyip zaten ölümlerin normalleştirildiği dönem yaşıyoruz. ‘Her gün bir Soma, her gün bir uçak düştü’ diyoruz. ‘Maske takmasanız da olur.’ Covid Danışma Kurulu’nun bizce daha doğru ve daha sağduyulu bir yaklaşımı olduğunun altını çiziyoruz. Açık havada belli mesafe varken maske takma durumunun zaten olmaması lazım ama ‘açık havada takmayın’ deniyorsa açık havada ama mesafe yokken de takmamaya başlarlar. Teması engelleyemezsiniz. Yan yana oldukları, konuştukları noktalarda bu konuya dikkat edilmesini halk sağlığı açısından önemsiyoruz. Eğer havalandırmalarda Covid virüsünü tutan filtreler yoksa yayma işlevi görülebilmektedir, o yüzden toplum sağlığını önemseyen vatandaşlarımızın kapalı alanlarda maskelerinin çıkarmamaları gerektiğini söylüyoruz. HES kodu uygulamasının kalkmasının doğru olmadığını söylüyoruz. Şimdi nasıl engel olabileceğiz, pozitif olup olmadığını nasıl bileceğiz. Bankanın elamanı için külfet verici iş ama halk sağlığı için külfetlere katlanmak zorundayız… Bir çocuk pozitif çıktığında sınıfını tararsın. Hızlı antijen testi kullandırmıyorsan vay bizim halimize. Türkiye’de üretilen testler Almanya’da kullanılıyor, biz kullanmıyoruz. Almanya’da üretilen Mercedeslere biniyorlar, oradakiler minibüs kullanıyor. Bir kez daha halkın önünde soruyorum. Ey Fahrettin Koca, aşısızlar ölüyor. Neden ayrı ayrı vermiyorsun. Bütün sağlık emekçileri, bütün yoğun bakımdakiler aşısız ve yaşlılar. Neden yayınlamıyorsunuz? Bunu izahta, anlamakta güçlük çekiyoruz.
Enflasyon rakamları açıklandı. Türkiye’de enflasyonun tarihi…. Bu kitabı hatırlıyor musunuz? Kim yaptı? Recep Tayyip Erdoğan. Enflasyon tarih olmuştu ya. Büyük kriz yaşandı. Rahmetli Ecevit, ‘Acı reçete içiriyoruz vatandaşa’ dedi. Devlet Bahçeli sabretmedi, ‘Erken seçim’ dedi. AK Parti’ye teslim etti. AK Parti o ekonomik paketin devamına karar verdi. Enflasyon düşmeye devam etti. Bunlar övündüler, kitap yazdılar. Bunlar geldiğinde yüzde 29’du, bugün yüzde 54. Kitabı yazanlar, kitabı tersten okumuşlar. Onlar iktidara geldiğinde ÜFE yüzde 30’du, bugün yüzde 105. 19 yılın en yüksek seviyesindeyiz… Enflasyonun kitabını yazanlara söylüyoruz. Türkiye’den yüksek olan ülke sayısı 7. Kim? Bu 7 ülke dışında enflasyonu Türkiye’den yüksek ülke yok. Her geçen gün de sayıları azalıyor. Herkes ne yaptığına dikkat edecek.
Başta AKP ve MHP’ye oy veren çiftçilere şikayetimiz var. Dün Toprak Mahsulleri Ofisi, buğday ithalatı için ihale açtı. 6 bin 300 liraya buğday ithal edecekler. Sizden 2 bin 250 liraya alıyorlar. Birçok çiftçimiz, sadece olmaz ise olmaz bahar gübresini atamadığı için ekim yapamıyor. Çünkü gübresiz ektiği taktirde verim alamayacak, başakların içi dolmayacak. Bugünkü gübre fiyatlarından buğday ekemezken dışarıdan 6 bin 300 liraya buğday... Bu, Türk çiftçisini öldürme, bizi aç bırakma, ithalatçısını zengin etme. Hala bunları düşünen iktidarla karşı karşıyayız.
Nureddin Nebati, enflasyonla mücadele etme timlerinden bahsediyor. Öyle bir tim olsa gelip ilk seni yakalaması… Belli; sen bu işin başında olsan bu işin başarılamayacağı belli. Bu liyakatsizlik hepimizi mahvediyor. Ne zaman tek adam rejimi başladı. Ne zaman ‘Verin bu kardeşinize yetkiyi’ dedi. Siz, ‘dediğimi yapmıyor’ diye beş Merkez Bankası Başkanı değiştiriyorsunuz. ‘Biz hallediyoruz’ diyorsunuz. Merkez Bankası bağımsız olmadığı için görevini yapamıyor. Bugün benzin ve motorin eylül ayındaki fiyatın iki katın üstüne çıkmış ise siz bu ülkede enflasyonu durduramazsınız. Enflasyonla mücadele timi, Merkez Bankası’nın bizatihi kendisi.
Devlet Bahçeli, normalde salı günü grup yapar. Erteledi. Neden? Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme çalışacak. Çalışmış. ‘Buruşturulup atılacak kağıt parçasından farksızdır.’ Alışılagelmiş nezaketsizlik içinde başlamış. Sen, tutup, milletin vekillerinin, milletin görevlendirdiği partilerin bulunduğu masadan çıkmış kağıdı ‘yırtıp atacağız’ diyemezsin. Bu, millete hakarettir, altı liderin seçmenlerine hakarettir, onları destekleyen insanlara hakarettir. Anketlere baktığında şu an seçmenin yüzde 60’ına yaklaşan bir ittifakın toplamından bahsediyoruz. ‘Altı benzemez’ diyor. Üç birbirine çok benzeyensiniz siz ya. Çok benziyorsunuz. Her geçen gün birbirinize benziyorsunuz. Bir fotoğrafınızı görelim. Niye üçlü bir fotoğrafınız yok. Destici yırtıyor kendini, ‘Beni de alın, beni de gösterin, ben de oradayım’ diyor. Selam vermiyorsunuz, çıkıyor burada, sizin ağzınızdan aynı hakaretleri sıralıyor bize. Bahçeli çok nazik, salonda çok nazik ama sırf Cumhur İttifakı’nın kaidesi milletin seçtiği milletvekillerine hakaret ediyor diye ediyor. Bir üçlü fotoğrafınız yok. Bugünden sonra inşallah Sayın Destici’ye de ben göndereceğim. ‘Haydi’ diyeceğim ‘ittifaka aldılar’. İttifakta fotoğrafı yok adamcağızın, hatıra diye saklayacak. Dönmüş bizim çektirdiğimiz fotoğrafa konuşuyorlar. Biz, hiçbir bilgi belgeyi yırtıp atmayız. Bizim yırtıp attığımız, ‘Benimle görüşeceksen Covid testini göreceğim’ dedi, onu yırtıp attık. En nihayetinde hepsi Covid oldu. Kağıt yolladıkları Kemal Kılıçdaroğlu ile Özgür Özel olmadı.
Bizi bu ittifaka millet itiyor. Çünkü sizden kurtulmak istiyor. Sizin gibi dün birbirine sövenleri hiçbir şey değişmeden bir araya getirip birbirine iltifat ettiren kim? Sizin arkanızdan kim iniyor, hangi güçler? Bir ona cevap verin, ondan sonra bizi o masaya kim itiyormuş… Altı lider, birbirinden farklı altı siyasi parti birbirine küçük nazik adım attılar ama demokrasiye çok büyük adım attılar. Bu ülkeyi tek adam rejiminden kurtaracak olan masanın mutabakatı oradadır. O masanın metni, umuda gönül veren bütün seçmenlere yönelik metindir.”