CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken ‘imam nikahıyla evlendirmesine’ ilişkin olarak, “Çocukları cemaatlerden, ailelerden, istismardan koruyacak olan kim? Çocuklar, ailenin malı değil. Toplumun aileye emanetidir. Onları aileleri kadar devletin de koruyup kollaması gerekir. Aile Bakanlığı niye var bu ülkede? Adalet Bakanlığı neden var bu ülkede? Pazartesi haberleri çıktı. Aile Bakanlığı’ndan tek ses yok. Dün fotoğraflar ortaya çıktı, akşam saatlerine yine tık yok. Tepkiler büyüyünce 'Davaya müdahil olacağız' dediler. Aile Bakanlığı’nın görevi bu davalara müdahil olmak değil, bu olaylarının olmasına neden olan faktörleri ortadan kaldıracak çalışmaları yapmaktır" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM'de basın toplantısı yaparak gündemi değerlendirdi.
Özkoç, TBMM Genel Kurul'da bütçe görüşmeleri sırasında AKP Bursa Milletvekili Zafer Işık'ın İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs'e yumruk atması ve Örs'ün daha sonrasında hastaneye kaldırılmasına ilişkin olarak, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’u; “Şentop, TBMM’nin başkanı. Siyaset üstü bir makamda oturuyor. Hepimizi koruyup kollaması gereken bir kişi. Peki, bir anayasa uzmanı gibi saraya giderek AKP’nin anayasa uzmanlığını yapmak bir Meclis Başkanına yakışıyor mu? Ya sen ilk önce kendi görevini yapsana. TBMM’de bir milletvekili darp edildi. Kalp pili vardı, uyutulmak zorunda kaldı. Bununla ilgili tek bir söz söyledi mi ya. Sen nasıl Meclis Başkanısın. Bununla ilgili bir açıklama yaptın mı ya" sözleriyle eleştirdi.
Özkoç’un konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Ben Sakarya Milletvekiliyim. Oturduğum, ikamet ettiğim yer Sapanca. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Sakarya’nın bir milletvekili olarak son günlerde konuşulan şeyden dolayı utanç duyuyorum. Benim güzel ülkemde, hayatımı ve çocukluğumu geçirdiğim güzel kentte 6 yaşında bir kız çocuğuna gelinlik giydirip daha sonra da bu kız çocuğunun cinsel istismara uğradığı; bugünlerde konuşuluyor. Bununla ilgili iddianame düzenlendi. Bununla ilgili ses kayıtları var.
Anlatılanları ve iddianameyi okuyunca bir insanın kendi insanlığından utanmaması mümkün değil. 6 yaşındaki bir çocuk, nasıl kurban edilir? Şikayetler, doktor tespiti, çocuğun anlattıkları… Gerçekten bunlar duyulduğu halde üstü nasıl örtbas edilir, nasıl kapatılır? Adalet, hepimizin ortak vicdanı değil mi? Peki bunu nasıl kararttılar? Ortak olan, şahit olan, göz yuman, hukuk önünde elbette hesap vermeli. Ağır bir şekilde cezalandırılmalı.
Bu yeter mi? Çocukları cemaatlerden, ailelerden, istismardan koruyacak olan kim? Çocuklar, ailenin malı değil. Toplumun aileye emanetidir. Onları aileleri kadar devletin de koruyup kollaması gerekir. Aile Bakanlığı niye var bu ülkede? Adalet Bakanlığı neden var bu ülkede? Pazartesi haberleri çıktı. Aile Bakanlığı’ndan tek ses yok. Dün fotoğraflar ortaya çıktı, akşam saatlerine yine tık yok. Tepkiler büyüyünce davaya müdahil olacağız dediler. Aile Bakanlığı’nın görevi bu davalara müdahil olmak değil, bu olaylarının olmasına neden olan faktörleri ortadan kaldıracak çalışmaları yapmaktır.
Türkiye’de çocuk istismarı gözle görülür şekilde artıyor. Hem dinimiz hem ahlakımız, örfümüz, geleneklerimiz hem topluma bakış açımız gereği 21’inci yüzyılda nasıl çocuk istismarından bahsedebiliriz. Yıllardır AKP iktidarı, sorunu çözecek tek bir adım atmıyor. En son benim hatırladığım 2018’in başlarıydı. Dönemin başbakan yardımcısı Recep Akdağ başkanlığında 6 bakan görevlendirildi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı, Gençlik ve Spor Bakanı, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, çocuk istismarını çözmek için Erdoğan’ın talimatıyla komisyon oluşturdu.
Dedik ki biz evet, burada saray böyle bir bakış açısıyla yaklaşmış, bakanlarını da görevlendirmiş, bununla ilgili ciddi tedbirler alınacak… Meclis’teki tüm siyasi parti gruplarını gezdiler. Hem biz hem diğer siyasi parti grupları buna sonuna kadar destek verdik. Neden? Önemli olan çocuklarımızın geleceği ve yaşam kalitesi. Parti içinde iç komisyon oluşturduk, ön açıcı raporlar sunduk. Benim makamımda gerçekleştirilen görüşmede Recep Akdağ, '10 gün gibi kısa bir sürede bununla ilgili bir eylem planı ve kapsamlı bir çalışma yapıp raporu size sunacağız' dedi.
Aradan yıllar geçti. Kaç defa sorduk, araştırma önergesi, soru önergesi verdik. Bütün bu bakanlardan ve saraydan tek bir laf çıktı mı? Hayır. Bununla ilgili bir rapor yayınlandı mı? Hayır. AKP’nin tutumu, aileden sorumlu bakan, Derya Yanık, Ensar Vakfı’nda 45 çocuğumuza tecavüz ile ilgili olaylar ortaya çıktığı ve mahkemeye intikal edildiği bir anda bakan ‘Bir kereden bir şey olmaz’ dedi. Yani çocuğa cinsel istismara kalkışan o alçak insanların sadece o insanların üzerine gitmek yetmiyor. Bu bakanın kafasındaki siyasi anlayışa ve bakış açısının üzerine gitmek gerekiyor.
Bir bakan, aileden sorumlu bir bakan… 45 çocuk, bu konuda bir tecavüze uğramışsa kalkıp da nasıl oluyor da ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyebiliyor. O zaman bu herkese hak oluyor bu ülkede. Bu alçakça bir yaklaşımdır. O Ensar Vakfı’na ne oldu? Özel bir yurtta 45 çocukla ilgili böyle bir şey yaşansaydı ne olurdu yurt? Ensar Vakfı, bakanın ‘Bir kereden bir şey olmaz’ yorumundan sonra hiçbir şey yapılmadı. Korunup kollandı.
Elimde bir belge var. Bu belge 3 Aralık 2022 tarihine ait. Sultanbeyli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, ilçe zümre başkanlığı toplantısı için din kültür ve ahlak, imam hatip lisesi ortaokul öğretmenlerini bir araya toplayıp; bu derslerle ilgili koordineyi sağlamak, iletişimi sağlamak için Ensar Vakfı’nda bir araya gelmelerini valilik onaylı bir yazı yayınlamış. Yani Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı ve illerdeki il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin onlarca binası varken bunu kendi içlerinde halletmeleri mümkünken valilik emri ile Ensar Vakfı’nda bu öğretmenler bir araya gelip derslerdeki din kültürü ve ahlak, meslek derslerini, imam hatip ortaokul ve meslek derslerini nasıl bir koordinasyon ile yürütecekleri toplantısını burada yapıyorlar.
Bu yaklaşım her türlü şeyin önünü açıyor. Bu nedir? 45 öğrencinin tecavüze uğradığı bir vakfa, vilayet ve Millî Eğitim Bakanlığı, itibar kazandırıyor. Merak etmeyin, böyle şeyler olur, geçer ama siz bizim korumamız altındasınız diyor. AKP iktidarı, çocuk istismarının önüne geçmek yerine bunu meşrulaştırmak ve bu kurumları itibarlılaştırmak için elinden ne geliyorsa yapıyor. İşte bu çocuklara istismarda bulunanlar kadar buna katkı sağlayan, bunları yapanları itibarlı hale getiren anlayış da suçludur. Ortadan tamamen kalkması gereken de işte bu bakış açısıdır. Onun için Türkiye’de çocuklarımızın başına bu geliyor.
AKP iktidarı, çocuk evliliklerine affı Meclis’e getirdi. Girişimleri başta kadın örgütleri olmak üzere halkın tepsini, CHP’nin tepsine maruz kaldı. 2016’da o dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TBMM kürsüsünün arkasındaki odada ‘ben bunu bu akşam geçiremezsem bir daha hiç geçiremem’ diye çırpınıyordu. Eğer o yasa geçmiş olsaydı 6 yaşındaki çocuğa cinsel tacizde bulunan, çocuklara tecavüz eden insanlar bugün ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor olacaktı. Bu mudur Adalet Bakanı? Böyle bir Aile Bakanı ile mi Türkiye yönetilmeli? Aileye bakış açısı bu mudur, gerçekten?
Biz başörtüsü ile ilgili bunu kanunlaştıralım, bu kadının giyinme özgürlüğü; ister başörtülü ister açık olur istediği gibi giyinip buna kimse müdahale etmesin diye bir kanun teklifi sunduğumuzda aile birliğinden bahsettiler. Aile birliğinin düşmanı bu iktidardır. Tecavüzcüleri, bulundukları vakıfları itibarlı hale getiren, onlar için af çıkartmaya kalkan suçlu anlayış, bu anlayıştır. Bakanın savunduğu düzenlemeyi bugün acaba bir kez daha oturup kendisi; ya ben böyle bir şeye nasıl kalkıştım diye yüzü kızarıyor mudur Bekir Bozdağ’ın çok merak ediyorum.
Adalet Bakanı’na kesinlikle güvenmiyorum. Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili dört tane mahkeme kararı var. Yurt dışına çıkamaz, mal varlıklarına el konulmuştur. Kara para aklayıcısı… Bu kararları Adalet Bakanlığı nasıl kaldırdı, nasıl kaçırdınız, siz de müdahil oldunuz mu diye sordum; ‘vallahi ben böyle şeylere karışamam’ dedi. Ya Adalet Bakanısın. İçişleri Bakanı diyor ki Adalet Bakanlığı da bu işin içerisinde. Verilecek cevabın, ‘ben bu işlere karışmam, bu işleri bilmiyorum…’ Bilmiyorsan o makamda niye oturuyorsun? Niye o makamı işgal ediyorsun? Saraya yağcılık yapmak ve sarayın emirlerini almak adalet mekanizması içerisinde işletmek için o makamı nasıl işgal edersin? Çocuklara karşı işlenen cinsel suçların af getirilmesi ile ilgili uğraşan bir bakan olarak nasıl hala o koltukta oturursun?" (ANKA)