CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, 'Bir Dünya Sözleşmesi İstanbul Sözleşmesi' başlıklı toplantıda; "Adam tek olabilir ama bizler hak mücadelesi veren kadınlar; kadınlarla birlikte insan hakkı mücadelesi veren tüm bireyler olarak birden çok daha büyüğüz, çok daha kalabalığız. Bizim kazanacağımıza hiçbir şüphe yok. Bu dayanışmayı büyütmeye devam ediyor olacağız. İktidara geldiğimizde bir hafta içerisinde İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlüğe koyacağız” dedi.
CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Eşitlik İçin Kadın Platformu'nun (EŞİK) online olarak düzenlediği 'Bir Dünya Sözleşmesi İstanbul Sözleşmesi' başlıklı toplantıda, “İstanbul Sözleşmesi'ni tek bir kişinin iradesiyle yok sayabileceğini zannedenler; adam tek olabilir ama bizler hak mücadelesi veren kadınlar ve kadınlarla birlikte insan hakkı mücadelesi veriyor olan tüm bireyler olarak birden çok daha büyüğüz ve çok daha kalabalığız” diyerek, şöyle konuştu:
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ne dair yaşıyor olduğu bu süreç çok net ortaya koyuyor. Dolayısıyla da bu mücadelenin yerelden güç bulan ama yerelle sınırlı olmayan bir dünyada kadın hakları mücadelesi olduğu da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bunun bir hak mücadelesi olduğundan hareketle dünyadaki cesur kadınları buluşturan bugünkü etkinliğin de çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Ben CHP'nin Genel Sekreteri, milletvekili ve bu ülkenin bir kadını olarak, verdiğimiz mücadelenin bir hukuk mücadelesi olduğunu bilerek, Danıştay salonlarında verilen hukuksuz kararın hukuk içerisinde esasında geriye alınması için hukuk mücadelemiz devam ediyor.
Bütün adımları bizler CHP olarak atıyor olacağız. Ama çok iyi biliyoruz ki ne biz yalnızız ne de bu mücadeleyi siyasi partiler dışında veriyor olan güçlü ve cesur kadınlar yalnızlar. Omuz omuza hep birlikte bunu ortadan kaldıracak, hukuki mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. Bu sadece hukuku yok sayan bir adım değildi. Danıştay sürecinde ortaya çıkmış olan sonuç da tek başına hukuku yok sayan bir adım değil. Aynı zamanda demokrasiyi de yok sayan bir adım. Tek adam rejimin doğasıyla çok uyumlu bir biçimde TBMM yerine tek kişinin karar verebileceği, kadın mücadelesinin onlarca, yüzlerce yıla dayanan uzun soluklu bir mücadelesi sonucunda elde edilmiş olan demokratik ve hak temelli güvencelerini yok sayıyor olan bu anlayışın karşısında, demokrasiyi var eden bir anlayışı devam ettiriyoruz.
Bir siyasi partiyle sınırlı görmeyen siyasi partilerle birlikte bu mücadeleyi veriyor olan tüm sivil toplum kuruluşlarıyla, yerel yönetimden, genel yönetime kadar her alanda demokrasiyi büyüten işlere devam ediyor olacağız. Dolayısıyla bu dayanışmanın süreceğinin altını çizmek gerektiği kanaatindeyim. Bunu da şöyle çok net ifade etmek mümkün. Bugün tek adam rejimi TBMM'de ortak bir kararla, dolayısıyla, halkın iradesiyle ortaya çıkmış olan İstanbul Sözleşmesi'ni tek bir kişinin iradesiyle yok sayabileceğini zannedenler karşısında adam tek olabilir ama bizler hak mücadelesi veren kadınlar ve kadınlarla birlikte insan hakkı mücadelesi veren tüm bireyler birden çok daha büyüğüz ve çok daha kalabalığız. Bizim kazanacağımıza hiçbir şüphe yok. Bu dayanışmayı büyütmeye devam ediyor olacağız.
İstanbul Sözleşmesi'ni kâğıt üzerinde bırakmış olan anlayışa itiraz ediyorduk zaten. Yani bu irade yok sayılmadan önce de çok uzun süredir biz kadınlar siyasette ve siyasi sivil toplum kuruluşlarında, hak mücadelesi veren örgütlerde İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasına dönük bir mücadele içerisindeydik. İktidar olduğumuz günden itibaren ilk bir hafta içerisinde İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden yürürlüğe koyuyor olacağız. TBMM'nin iradesi bu olduğu için bunu yeniden tesis ediyor olacağız.
Ama o günü beklemeye gerek yok. Nasıl ki demokratik mücadeleyi ve hukuk mücadelesini bugünden veriyorsak, bugünden İstanbul Sözleşmesi'ni yaşatan adımları da atmak konusunda çok kararlıyız. Bunu somutlamak gerekirse; mesela İstanbul Sözleşmesi esasında yürürlükte olsa da kadınların şiddete maruz kaldıklarını düşündükleri her an erişebilecekleri bir iletişim hattı olacaktı. Biz İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlüğe koyduğumuzda bu hakları da işlevsel kılacağız. Ama bugün beklemiyoruz. CHP Yaşam Hak Projesi üzerinden 7/24 kadınların Türk Tabipler Birliği ve barolarla yapılmış anlaşmaların ışığında hem hukuki hem sağlık açısından bir siyasi iradeyi de yanlarında bulacakları mücadeleyi büyüterek bugünden İstanbul Sözleşmesi'ni var ediyoruz.
İstanbul Sözleşmesi'nin, toplumsal cinsiyet eşitliğini güvence altına alıyor olan yaklaşımını yerel yönetimlerimizde de var etmek için bugünden adım atıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini güvence altına alacak yönetişim anlayışıyla yapıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini içeren ve bunu uygulamaya geçirecek olan bu eşitliği gözeten bütçelerle gerçekleştiriyoruz. Dolayısıyla belki de söylenmesi gereken şey şu; hukuk mücadelesi, siyasi mücadele ve bir demokrasi mücadelesi olan cesur kadınların güçlü hak mücadelesinin siyasette temsil bulması ve daha önemlisi siyasetin ana ekseninde olması için bizler öncülük yapmaya devam etmekte kararlıyız." (ANKA)