CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Meclis'te yaptığı konuşmasında cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve şikayetlere dikkat çekti. “Ömrümüz cezaevlerinde geçti” diyen Sezgin Tanrıkulu, “İnanın, bakın, bunların yüzde birini duysanız, milletvekili olmaktan da ve burada da görev yapmaktan da utanırsınız” ifadelerini kullandı.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM’de dikkat çeken bir konuşma gerçekleştirdi. Tanrıkulu’nun konuşması şöyle:
“Ömrümüz cezaevlerinde geçti; avukatlık mesleğinde, baro başkanlığında, Türkiye İnsan Hakları Vakfının temsilciliğinde, İnsan Hakları Derneği kuruculuğunda ve şimdi de Parlamentoda, yani cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleriyle geçti ömrümüz. Şimdi de İnsan Hakları Komisyonundayız, gerçekten şahsımıza gelen yüzlerce şikayet var, ihlal var ama buna duyarsız kalan hükümet var, buna duyarsız kalan idare var.
Ben, her hafta pazartesi günleri saat on birde, bana gelen bu mağduriyetleri bir vesileyle kamuoyuyla paylaşıyorum ve Hükümete de iletmeye çalışıyorum. İnanın, bakın, bunların yüzde birini duysanız, yüzde birini duysanız milletvekili olmaktan da ve burada da görev yapmaktan da utanırsınız ama sizlere gelmiyor bakın, sizlere bu ihlaller gelmiyor. Yurttaşlarımıza karşı, cezaevindeki yurttaşlarımıza karşı düşman ceza hukuku uygulanıyor, düşman ceza hukuku. Özellikle belli bir kesime ve siyasilere. Öyle bir durumla karşı karşıyayız ve siz bunlara tamamen duyarsızsınız. Bu dönem yaşananlar 12 Eylül döneminde yaşananlardan çok daha ağır aynı zamanda.
Sistematik bir biçimde ve Türkiye’nin her yerinde cezaevlerinde çok ağır ihlaller var. Bakın, 2020 yılında sadece 60 kişi öldü cezaevlerinde; 18’i intihar. 1.500 civarında hasta var, bunun 500’ü ağır hasta. Şimdiye kadar 41 kişi kanserden öldü cezaevlerinde ve sağlık hakkına ulaşamadılar, böyle bir ağır tablo var. Bebekleriyle cezaevinde kalan yüzlerce kadın var. Yani doğumevi salonlarının önünde tutuklanan veya yeni doğmuş bebekleriyle cezaevlerine gönderilen anneler var. 80 yaşında hükümlüler var, 80 yaşında, kendi bakımlarını yapamayan. Ama bunlara gerçekten son dönemlerde düşman ceza hukuku uygulayan, insafsız bir uygulama var, insafsız. Bunlara duyarsız kalamazsınız. Türkiye’de 270 bin tutuklu ve hükümlü var, 270 bin ve büyük kısmı zulüm görüyor cezaevlerinde, zulüm görüyor ve bu sistematik olarak yapılıyor, Adalet ve Kalkınma Partililer de kulaklarını tıkıyorlar.
Şunu söyleyeceğim son olarak; ağır bir dönemden geçiyoruz ama bu dönemin tortuları geçecek, sizler de vicdanen bunun yükü altında kalacaksınız.
Şunu son kez söyleyeyim, cezaevlerinde infaz ve gözetleme kurulları kurdunuz, yeni kurdunuz. İnsanların cezası bittiği hâlde bu kurullar şartlı salıvermeye karar vermediği için insanlar cezaevlerinde kalmaya devam ediyor ve bu, yeni bir uygulamadır, yeni bir uygulama. Altı yıl üç ay ceza almış, insanların tahliye olması lazım süresi dolmuş ama infaz kurulu ‘Yok, bu itirafçı olmadı; yok, bağımsız koğuşa geçmedi; yok, davranışlarıyla örgütle ilişkisi devam ediyor’ diye tahliyeye karar vermiyorlar. Böyle zalimce uygulamalar var, zalimce ve insanlar maalesef seslerini duyuramıyorlar.
Ben, sizleri, burada oturan AK Parti’li milletvekillerini sadece etrafınızda cezaevlerinde kalan yurttaşlarımız bakımından biraz duyarlılığa çağırıyorum.
Bakın, daha geçen gece yani dün değil, önceki gece bir avukat meslektaşımla görüştüm, bana ulaştılar. Harp okulu öğrencisi bir öğrenci İstanbul Silivri’de tutuklu. Ailesini, Samsun’dan Ünye’ye geçerken annesi ve babasını kaybetmiş, annesi ve babasını kaybetmiş. Normalde yasa uyarınca cenazeye katılma hakkı var, cenazeye katılma hakkı var. Bu genç subaya izin verilmedi, Jandarma nedeniyle izin verilmedi; annesinin, babasının cenazesine gidemedi. Tutuklu olduğu hâlde; bakın, hükümlü değil, dosyası Yargıtayda bozulmuş. Şimdi, bütün bu zalimlikleri, bütün bu zulmü nasıl tarif edeceksiniz, nasıl? Ben tekrar sizleri vicdana, hukuka, ahlaka ve adalete davet ediyorum.”