İş insanı Osman Kavala hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen tahliye kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlatılmasını isteyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararını verdi. Komite, bugün yapılan olağan toplantısında, tutukluluğu süren Osman Kavala ile ilgili Türkiye'nin yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesi için davanın AİHM'e havale edilmesine karar verdi.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarının yerine getirilmemesine ilişkin bir konuşma yaptı. Tanrıkulu, ''Siyaset talimat veriyor, yargı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymuyor, o kararlara uymamak için de inanılmaz hileler yaratıyor. AİHM'in kararlarına uymamakla hürriyeti tahdit suçu işlemeye devam ediyorsunuz'' dedi.
Tanrıkulu'nun konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
"Siyaset talimat veriyor; yargı hepsi suç olabilecek hileler yaratıyor"
''Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kararlarının infazı, yerine getirilmesi ile ilgili güncel konular. İki güncel konu var: Birincisi, dün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu parlamentonun da üyeliğini yapmış ve halen üyeliğini yapan Milletvekilleri ile ilgili vermiş olduğu karar, dokunulmazlığın kaldırılması kararının Anayasaya aykırılığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesine aykırılığı.
Diğeri ise Osman Kavala ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararından sonra, Bakanlar Komitesinin bugün verdiği karar.
Değerli Arkadaşlar, bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yetkini kabul etmişiz. Sözleşmeye taraf olmuşuz. Eğer bu sözleşmeye taraf olmuşsak ve Mahkemenin de yetkisini kabul etmişsek, kararın gereğini yerine getireceğiz. Nasıl yerine getirilir? Birinci olarak, ihlali durdurursunuz. İkinci olarak, ihlalin sonuçlarını giderirsiniz, üçüncü olarak da tekrarını önlersiniz.
Şimdi bütün bunları yapmadan, bakın ne ihlali durduruyorsunuz bu kararlar nedeniyle; ne sonuçlarını gideriyorsunuz ne de tekrarını önlüyorsunuz. E kimi kandıracaksınız? Kimi kandıracaksınız? Bakın, organize kötülük yapıyorsunuz Türkiye’ye, organize kötülük siyaseten ve yargı bakımından. Siyaset talimat veriyor, yargı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymuyor, o kararlara uymamak için de inanılmaz hileler yaratıyor, inanılmaz. Hepsi suç olabilecek hileler yaratıyor."
"Organize kötülük yapıyorsunuz"
"Tümünün kayıtları var ve bunu siyasetin doğrudan ve dolaylı talimatıyla yapıyor. Yoksa, Sayın Erdoğan, 'Hamlemizi yaparız' dedikten sonra, Sayın Demirtaş hapiste kalmazdı. Organize kötülük yapıyorsunuz bakın. Bu karar nedeniyle, dün verilen karar kesin karar, Büyük Daire’ye başka bir daireye gitmeyecek, kesin komite kararı. Şimdi o kararla ilgili olarak yanı başımızda 18. Ağır Ceza Mahkemesinde, Sincan’da devam eden dava var ve bu karar o tutuklamaların ve Yargısal işlemlerin yakalama, tutuklama gözaltı tümünü işlevsiz hale getirdi. E peki ne yapacaksınız?"
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki yargıçlar, sizin Çağlayan’da mahkeme mahkeme dolaştırdığınız yargıçlar değil. Her ülkenin birçok süzgeçten geçmiş saygın yargıçlar. Bizzat duruşmaya ben katıldım. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir yurttaşı olarak, bu kurulun, TBMM’nin bir üyesi olarak, bir avukat olarak utandım. Bakın 20 yılda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye’yi savunacak bir avukat yetiştirememişsiniz, Alman bir avukata para vermişsiniz Demirtaş Davasında, Avrupalı Yargıçların sorduğu sorular konusunda, bu heyetin uyguladığı anayasaya aykırılık hususlar bakımından söyleyecek bir söz bulamadı arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bu dönem geçecek. Bakın, bu dönem geçecek. Ama geriye dönüp baktığımız zaman, sizin de oylarınızla ve sessizliğinizle bu organize kötülüğe ortak oluşunuz unutulmayacak. Bakın ha bir insanı silah zoruyla gitmişsiniz bir odada kapatmışsınız, ha da bu hukuka aykırı kararlarla, talimatla verilmiş kararlarla, adı mahkeme olsa bile cezaevinde tutmaya devam ediyorsunuz. İkisinin arasında bir fark yok. Her ikisi de hürriyeti tahdit suçudur. O nedenle sizler belki siyasi hesabını vereceksiniz, vicdani hesabını vereceksiniz ama inanın burada söylüyorum bundan sorumlu olanların hepsi adil bir biçimde, hukuken hesabını vereceklerdir. Hepinize saygılarımı sunuyorum.''