CHP'li Tanrıkulu'ndan Demirtaş tepkisi: Kan davasında bile yakınlarına, eşine, çocuklarına karışmazsınız; düşman ceza hukukunda bile yoktur!

CHP'li Tanrıkulu'ndan Demirtaş tepkisi: Kan davasında bile yakınlarına, eşine, çocuklarına karışmazsınız; düşman ceza hukukunda bile yoktur!

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 5 yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'ın konuk olduğu FOX TV'ye ceza kesilmesine ve Başak Demirtaş'a "gerçeğe aykırı sağlık raporu aldığı" iddiasıyla verilen hapis cezasına tepki gösterdi. Tanrıkulu, "Ya, asgari kural, kan davasında bile yakınlarına, eşine, çocuğuna karışmazsınız, bu en asgari kan davasında böyledir, düşman ceza hukukunda bile yoktur" dedi. 

CHP'li Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Koronavirüs izniyle cezaevinden çıkan 90 bin mahkûmun izinlerinin de uzatılmasını talep etti. Tanrıkulu, "Parlamento madem çalışıyorsa ve Yargı Reformuyla ilgili bir çalışmayı yapıyorsa bununla ilgili bir yasayı da çıkarmalıdır diyorum" dedi. 

Tanrıkulu, Diyarbakır’da yapılan gözaltıların ifade tutanaklarında  "sözde Halepçe Katliamı" ifadesi kullanıldığını söyleyerek, "Bakın, Kürtlerin en büyük acısına, insanlığın en büyük acısına eğer bu cumhuriyetin kamu görevlileri 'sözde' diyorsa siz Kürt meselesini değil çözmek ancak daha da derinleştirirsiniz. Bunu yaptınız, bakın bunun farkında değilsiniz maalesef, mesele sizin farkında olmamanız ve bu gerçeklikten kopmanız" diye konuştu. 

CHP'li Tanrıkulu'nun açıklaması şöyle:

"Şimdi, burada sosyolojimizin bir parçası olan yurttaşlarımızla ilgili olarak 'Ayrımcılık yoktur, eşitsizlik yoktur.' dediğiniz zaman gerçekten insanları üzüyorsunuz. Türkiye’de Alevi yurttaşlarımız kamu hizmetlerini almada, kamu hizmetlerine girmede ve yükselmede, kendi inançlarını yaşamada çok ciddi bir biçimde ayrımcılığa tabi tutuluyorlar ve eşitlikle ilgili sorunları var. Dolayısıyla bu Parlamento kürsüsünde 'Bu sorunlar yok.' dendiği zaman nüfusumuzun, sosyolojimizin önemli bir parçası olan Alevi yurttaşlarımızı üzüyorsunuz ve ayrımcılığa itiyorsunuz; doğru değil. Mesele bunları burada çözmektir.

İkinci mesele: 'Kürt meselesini biz çözdük.' diyorsunuz. Sayın Adalet Bakanı geçtiğimiz hafta Diyarbakır’daydı, ben de Diyarbakır’daydım; Kendisini takip ettim, ne konuştuğunu izlemeye çalıştım. İzlediğim saatlerde de bir insan olarak, bir yurttaş olarak, bir milletvekili olarak, bir avukat olarak beni son derece üzen başka bir olay yaşandı gerçekten Diyarbakır’da. 1988 yılında ben 25 yaşında Diyarbakır Barosunun Genel Sekreteriydim. 16 Mart 1988’de Halepçe’de insanlık tarihinin en büyük katliamlarından birisi yaşandı. 5.000’e yakın Kürt El-Enfal Harekatı sonucunda sarin gazlarıyla yaşamını yitirdi ki o dönemde 200 bin Kürt yaşamını yitirmişti. En büyük katliamlardan bir tanesi. 16 Mart 2021 tarihinde Diyarbakır’da anma için bir toplantı yapılıyor, gözaltına alınan siyasetçiler var.

Geçtiğimiz hafta itibarıyla sorulan soru var, bakın sorulan soru var, nasıl bu zihniyeti değiştirmediniz de nasıl bu zihniyeti kalıcı hâle getirdiniz onu anlatmaya çalışıyorum, sorulan soru şu: 'Sözde Halepçe Katliamı…' Değerli arkadaşlar, bakın, bunun ne anlama geldiğini Kürt yurttaşlar bakımından anlayamazsınız. Bakın, Kürtlerin en büyük acısına, insanlığın en büyük acısına eğer bu cumhuriyetin kamu görevlileri 'sözde' diyorsa siz Kürt meselesini değil çözmek ancak daha da derinleştirirsiniz. Bunu yaptınız, bakın bunun farkında değilsiniz maalesef, mesele sizin farkında olmamanız ve bu gerçeklikten kopmanız.

Şimdi, yapmanız gereken ne? Orada bakana da söyledim, yapmanız gereken şu: Bu 'sözde katliam' lafını kullanan kamu görevlisini getireceksiniz, özür dileyecek; Kürtlerin acısını bu şekilde aşağılayan, 'Kürtlerin' demiyorum, insanlığın acısını bu şekilde aşağılayan ve 'sözde' diyen bu zihniyeti, bu personeli teşhir edeceksiniz, 'Olmaz böyle.' diyeceksiniz.

Bakın, aynı zamanda, Keçiören’deki olay… Şimdi, bir kira sözleşmesi yapılmış, efendim, bir tek açıklama gelmedi sizlerden, Cahit Bey bir telefon aç Keçiören Belediyesine de ki: 'Gerçekten, bu sözleşmeyi Kürtçe şarkı söyleneceği için mi iptal ettiniz?' Arıyorsunuz AFAD’dan bilgi alıyorsunuz, burada paylaşıyorsunuz, bunu da paylaşın, Keçiören Belediyesi sizin belediyeniz. Neden kiraya verdiniz, neden sözleşmeyi iptal ettiniz bunu sorun.

Bakın, değerli arkadaşlar, Yargı Reformunu konuşuyoruz, adliyeler gerçekten berbat. Diyarbakır Adliyesiyle ilgili olarak Bakan da oradayken söyledim: 'Bakın, sizin adliyeyi ziyaret ettiğiniz saatlerde ne oluyor biliyor musunuz, o adliyenin içerisinde neler oluyor?' Ya, Cumhuriyet Savcıları ve diğer kamu görevlileri itirafçı yaratıyorlar, sonra aracıları iş adamlarına gönderiyorlar: 'Adınız bak burada geçiyor, hadi gelin şu kadar para verin, isminizi çıkartalım.' İş adamı para vermiyorsa gözaltına alınıyor, sonra yine görevliyi gönderiyor ya da aracıyı gönderiyor. Ya, bunlar Diyarbakır Adliyesinde oluyor, oldu. İki gün önce burada konuştum, Bakan tek bir laf etti mi bugüne kadar, tek bir şey söyledi mi bugüne kadar? Bu sadece Diyarbakır Adliyesinde olmuyor, Türkiye'nin bütün adliyelerinde bakın pazarlamaya dönüşmüş bir adliye zihniyeti var ve bunlar sizin iktidarınız döneminde oluyor. Yurttaşlarımız adalete uzaklar, adalete uzaklar, adaleti yerle bir ettiniz gerçekten, bunu içi yanan bir insan olarak söylüyorum. Sizlere kimse ulaşamıyor maalesef bakın, ama bizler bunları duyuyoruz.

Eğer bir parçası değilseniz ki önemli bir kesiminizin bir parçası olmadığını düşünüyoruz. O zaman bunlara karşı çıkın gerçekten, içinizde vicdan sahibi insanlar var, bunlara karşı çıkın.

Bakın, düşman ceza hukuku uyguluyorsunuz insanlara, muhaliflere düşman ceza hukuku uyguluyorsunuz.

Selahattin Demirtaş, attınız hapse tamam, beş yıldır yatıyor. Ya, asgari kural kan davasında bile yakınlarına, eşine, çocuğuna karışmazsınız, bu en asgari kan davasında böyledir, düşman ceza hukukunda bile yoktur. Çıktı FOX TV’ye, FOX TV’ye ceza; sonra ardından Diyarbakır Adliyesinde iki yıl altı ay ceza. Ya, olmaz böyle bir şey gerçekten, biraz okuyun. Bakın, bunlar meseleyi derinleştiriyor, bunlar meseleyi derinleştiriyor. O hakimlerden siz hesap sorun, biz değil; biz gelince soracağız ama şimdi siz sorun bu yurttaşlarımıza karşı düşmanca ceza hukuku uygulayanlara. 

Başkanım, son olarak da şunu söyleyeceğim: 90 bin yurttaşımız şu anda şartlı salıverilmiş ve dışarıdalar, bu Parlamentodan bir talepleri var. Gerçekten, Covid devam ediyor, salgın döneminin 4’üncü, 5’inci aşamasına gelindi, her gün yurttaşlarımız ölüyor. Yani o yasanın çıktığı dönemdeki şartlar ile şimdiki şartlar aynı, dolayısıyla bu yasanın yenilenmesi lazım. Bu yasa burada görüşülürken madde ihdası yönünde bir düzenlemeyi 5 siyasi parti birlikte yapabilir başka maddelerde olduğu gibi. Dolayısıyla yarın, bu Parlamento, bu 90 bin yurttaşımızın talebine uygun bir düzenlemeyi de yapmalıdır. Bu yurttaşlarımızın gözünün her gün Parlamentoda olduğu bir dönemde, Parlamento madem çalışıyorsa ve Yargı Reformuyla ilgili bir çalışmayı yapıyorsa bununla ilgili bir yasayı da çıkarmalıdır diyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum."