T24 Ankara
CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Taşkın, çocuk adalet sisteminde karşılaşılan sorunlara ilişkin çözüm raporunda, çarpıcı tespitlerde bulundu, çözüm önerilerini sıraladı. Taşkın, salgın döneminde cezaevindeki bazı çocukların ailelerinden harçlık bile alamaz duruma geldiklerini, çocukların aileleriyle görüşemediğini belirterek, Adalet Bakanlığı’ndan tüm çocukların tahliye edilmesi için çalışma yapılmasını talep etti. Taşkın, çocuklara verilen hapis cezalarının ve çocukların karıştığı olay sayılarının arttığına da dikkati çekerek, suça sürüklenen çocukların yarısının yetişkin mahkemelerinde yargılandıklarını da vurguladı.
Taşkın, “Çocuk Adalet Sisteminde Karşılaşılan Temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlığı ile hazırladığı raporu açıkladı. Taşkın, çocuklar hakkında verilen hapis cezası kararlarının yıllar içinde giderek arttığına dikkati çekerek, “Suça sürüklenen çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı ceza ve tedbirlere başvurulması en son çare olmalıdır. Ancak veriler adalet sisteminin çarpıcı bir biçimde çocuklar için daha cezalandırıcı bir hale dönüştüğünü gösteriyor” dedi.
Tahliye sonrasında uygun destek mekanizmalarına erişemeyen çocukların yeniden suça sürüklendiklerini vurgulayan Taşkın, “Hayata zaten mağlup başlayan çocukları yeniden cezaevlerine döndükleri bu kısır döngüden kurtarmak en başta sosyal devlet olmanın gereğidir” ifadelerini kullandı. Salgının yeniden tırmanışa geçtiğini ve güvenle tahliye edilebilecek tüm çocukların tahliye edilmesi gerektiğini söyleyen Taşkın, Adalet Bakanı Gül’den cezaevlerinde bulununan çocuklarla ilgili tüm verileri kamuoyu ile paylaşmasını ve ceza infaz kurumlarının bağımsız uzmanlardan ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan kurullar tarafından izlemeye ve denetime açılmasını istedi.
Taşkın’ın hazırladığı rapor özetle şöyle:
Hapis cezaları artıyor: Çocuk adalet sisteminin amacı, cezalandırmak değil; çocuğun suç ile kurduğu ilişkinin nedenlerini belirlemektir. Adli İstatistik verilerine göre 2019 yılı içinde 117 bin 1 çocuk hakkında ceza mahkemelerinde dava açılmıştır. Yıllar içinde çocuklar hakkında açılan dava sayısı ve verilen mahkûmiyet kararları düşmüş olmasına rağmen verilen hapis cezası kararlarının arttığı gözlenmektedir. 2019 yılında, 29 bin 78 çocuk hakkında verilen hapis cezası kararlarının tüm mahkûmiyet kararları içindeki oranı yüzde 37,4’tür ve bu son 5 yılın en yüksek oranıdır. Bu veriler, adalet sisteminin çarpıcı bir biçimde çocuklar için daha cezalandırıcı bir hale dönüştüğünün somut göstergesidir.
Olay sayıları artıyor: Ülkemizde 2019 yılında suça sürüklenme nedeni ile güvenlik birimine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 168 bin 250'dir. Bu çocukların yüzde 31,7'sine yaralama, yüzde 25,6'sına hırsızlık, yüzde 8,1'ine Pasaport Kanunu'na muhalefet, yüzde 6,9'una göçmen kaçakçılığı, yüzde 4,6'sına ise uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak suçları isnat edilmiştir. 2015 yılı ve 2019 yılı verileri kıyaslandığında güvenlik birimine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısında artış olduğu görülmektedir.
Çocuklar tahliye edilmeli: Covid-19 salgını sürecinde birçok duruşma yapılamamış, infaz kurumlarına ziyaretler kısıtlanmıştır. Cezaevlerinde bulunan çocuk tutuklu ve hükümlüler ile ilgili bilgiler sınırlı tutulmuş, bağımsız izleme ve denetim mekanizmaları çalıştırılamamıştır. Dolayısı ile cezavindeki çocukların koronavirüsten nasıl etkilendikleri de tam olarak bilinmemektedir. Salgının yeniden tırmanışa geçtiği bu günlerde kapalı kurumlarda tutulan çocukların yaşam ve sağlık hakkının korunması, tekrar aynı hak ihlallerine maruz kalmaması için öncelikle kapalı kurumlara yeni çocuk kabulünün askıya alınması gerekmektedir. Güvenle tahliye edilebilecek tüm çocukların tahliye edilmesi ve alıkonulma hali devam eden tüm çocukların sağlık ve esenliklerinin korunması sağlanmalıdır.
Suça sürüklenmeleri engellenmeli: “Çocukların yüksek yararı” ilkesiyle çelişen mevcut çocuk adalet sistemi, çocuk yargılanmasına infaz sisteminde bir standart sağlayamadığı gibi tahliye sonrasında uygun destek mekanizmalarına erişemeyen çocukların da yeniden suça sürüklenmesini engelleyememektedir. Hayata zaten mağlup başlayan çocukların yeniden cezaevlerine döndükleri bu kısır döngüden kurtarmak, en başta sosyal devlet olmanın gereğidir. Kurum içinde çocukların tahliye sonrasında toplum içine dönüşlerinin kalıcı ve olumlu sonuçlarının olması ve çocuğun topluma en iyi şekilde uyum sağlayabilmesi amaçlarına uygun hizmetler sunulmalı; inceleme ve planlama süreçleri kapsamlı olarak ele alınmalıdır.
Tahliye süreci kurgulanmalı: Çocukların tahliye süreci, özellikle eğitim, psikolojik destek ve istihdam ayağında adım adım kurgulanmalıdır. Bu süreç hem tutuklu hem hükümlü çocuğu kapsamalıdır. İstihdamda tutuklu ve/veya hükümlü çocuk kotası ile eğitim bursu imkanları yasal zemine kavuşturulmalıdır.
Kız çocukları için politikalar üretilmeli: Kız çocuklarının adalete erişimlerinin önündeki engeller de toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanan eşitsizliklerden beslenebilmektedir. Bu nedenle, mutlaka adli sürece giren kız çocuklarına özgü politika ve hizmetlerin üretilmesi gerekmektedir. Tahliye olan tüm kız çocuklarının 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında korunma ihtiyacının olup olmadığı değerlendirilmeli, Aile Mahkemeleri ile Aile ve Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığına ihbar ve bildirimde bulunulmalıdır.
Yoksulluk içerisindeler:: İnfaz kurumlarındaki çocukların büyük kısmı yoksulluk içindedir. Pandemi öncesinde dahi kurum içerisindeki ihtiyaçlarını karşılamak için ailelerinden harçlık alamayan çocuklar bulunmaktadır. Ailelerinden harçlık alamayan çocuklar infaz kurumlarında temiz içme suyu, ek gıda ve ek hijyen malzemelerine erişemeyebilmektedir. Bu çocuklara ayni nakdi yardım sağlanmalı, hijyen malzemeleri, gıda ürünleri ve temiz içme suyu ücretsiz olarak tedarik edilmelidir.
Düzenli görüşmeler sağlanmalı: Çocuklar, ceza infaz kurumlarında yetişkinler gibi aileleri ile 3 kapalı, 1 açık görüş yapmaktadır. Çocukların sahip olduğu ziyaret hakkı bakımından, tüm görüşlerin açık görüş olarak yapılmasına dair yasal değişiklik mutlaka yapılmalıdır. Salgın hastalık devam ederken de aylardır süren ziyaret kısıtlamasının çocuklar üzerinde yarattığı olumsuz etkiler gözetilerek, maske, mesafe, temizlik kurallarına uygun şekilde açık görüş günleri düzenlenmeli; görüş yapılamayan çocukların aileleri ile düzenli bir şekilde görüntülü görüşme yapmaları sağlanmalıdır.
Yarısı yetişkin mahkemelerde yargılanıyor: 2019 yılında suça sürüklenen çocuklar hakkındaki yargılamaların yüzde 45,3’ünün çocuk mahkemesinde, yüzde 5,2’sinin çocuk ağır ceza mahkemesinde, yüzde 49,5’inin ise yetişkin yargılamalarını yapan ağır ceza ve asliye ceza mahkemesinde görüldüğü anlaşılmaktadır. Her ne kadar asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri çocuklar hakkında çocuk mahkemesi sıfatıyla yargılama yapsalar da esasen yetişkinlere özgü mahkemelerdir ve Çocuk Koruma Kanunu’nda sıralanan çocuk mahkemesi hakimlerinin sahip olması gereken niteliklere sahip değillerdir. Çocuk mahkemesinin tüm çocuk davalarına cevap verebilecek şekilde tüm ülke genelinde yaygınlaştırılması, tüm çocukların kendilerine özgü mahkemelerde yargılanmalarının önünün açılması gerekmektedir.
Çocuk cezaevleri izlemeye açılmalı, veriler paylaşılmalı: Türkiye’de 12 olan ceza sorumluluğu yaşı çok düşüktür. Ceza sorumluluğu yaşı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi’nin işaret ettiği gibi en az 14 yaşa yükseltilmelidir. Adalet Bakanlığı, cezaevlerinde bulununan çocuklarla ilgili tüm verileri kamuoyu ile paylaşmalı ve ceza infaz kurumları bağımsız uzmanlardan ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan kurullar tarafından izlemeye açılmalıdır.
Taşkın, bakanlıktan, şu soruların yanıtlanmasını da talep etti: