CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Odatv’ye yönelik erişim engeli kararına tepki göstererek "Önce gazeteciler tutuklandı, ardından Odatv gerekçe gösterilmeden kapatıldı. Erişim engelleme kararı Anayasa’ya açıkça aykırıdır. Türkiye bu kararla sansürde sınıf atladı" dedi. Tutuklanan Barış Terkoğlu ve Nihal Kılınç’ın serbest bırakılması çağrısını yineleyen Çakırözer, "Bu davanın hukuki değil siyasi olduğu açıktır. Gazetecilere özgür basına, göz dağı veriyorlar, susturmak istiyorlar" dedi. Çakırözer, Şubat ayı Basın Özgürlüğü raporunu da açıklayan Çakırözer, “Şubat ayında 32 gazeteci yargılandı. Son 1 haftada da 20 gazeteci gözaltına alındı. Gazeteciler hâlâ adliyelerde haberlerini savunmak zorunda bırakılıyor” ifadelerini kullandı. Çakırözer, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç'un TBMM’de yaptığı basın toplantısı ile ilgili haberlere erişim engellemesi getirilmesini de tepki gösterdi.
Çakırözer, Odatv’nin Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve muhabir Hülya Kılınç’ın tutuklanması ve son olarak da sitenin tümüne erişim engeli kararına kadar gelişen süreci değerlendirdi.Çakırözer, “9 yıl önce iktidar ile kol kola FETÖ’cü polisler ve savcılar tarafından Odatv’ye karşı başlatılan kumpas, bugün iktidar eliyle tamamlanmak isteniyor. Gerekçe Libya’da şehit düşen MİT mensubunun cenaze töreni haberi gibi gösterilse de bu doğru değil. İlk işaret Cumhurbaşkanının uçağında sorulan sorular ve yanıtlarıyla geldi.Ardından yargı harekete geçirildi. Önce gazetecileri tutuklandı, ardından da haber sitesi tamamen erişime engelledi. Bu davanın hukuki değil siyasi olduğu açıktır. Yaşananlar Türkiye’de gazetecilere, özgür basına planlı bir gözdağı verme girişimdir” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) erişim engellemelerin ihlal teşkil ettiğine ilişkin kararını anımsatan Çakırözer, “Anayasa Mahkemesi’nin Wikipedia, Birgün ve diğer haber sitelerine erişim engeli kararlarında, ‘internet sitelerine veya internet sitelerinde yer alan haberlere erişimin engellenmesi biçiminde getirilen her türlü kısıtlama, bilgi alma ve verme özgürlüğüne müdahale niteliğindedir’ diyor. AYM’nin ‘Sansür önemli toplumsal meselelerde kamusal tartışma zemininin oluşmasını imkânsız hâle getirir. Sonuçta erişimin engellenmesi tedbirinin sansüre dönüşmesi, olayın örtbas edildiği izleniminin oluşmasına yol açarak hukuk devletine olan inancı zayıflatır’ değerlendirmesi yaşadıklarımızı da net bir şekilde açıklamaktadır. Basın ve ifade özgürlüğünde her yıl geriye giden Türkiye bu kararla sansürde sınıf atlamıştır. Halkın haber alma hakkını engellemek isteyen iktidarın ‘son çare’ olarak siteyi kapatması, keyfiyetin ve yüksek mahkemenin kararlarına uyulmadığının göstergesidir” dedi.
ODA TV yöneticisi Barış Pehlivan ve Yeniçağ Gazetesi Murat Ağırel'in bugün “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağırılmasını ve haber sitelerinde CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç'un sözlerine ilişkin haberlere erişim engellmesine ilişkin de Çakırözer, “Odatv’nin engellenmesinin ardından bu gelişmeler iktidarın gazetecilere yönelik baskısını daha da artıracağını gösteriyor. Muhalif medyaya ve iktidarın yanlışlarını gören medyaya yönelik bu adımlar sansürdür ve kabul edilemez” dedi.
Çakırözer, ODA TV ve tutuklanan gazetecilerle ilgili TBMM’de yaptığı konuşmasında da tutuklanmaların asıl gerekçesinin MİT görevlisinin cenaze töreni haberi olmadığını belirterek, “Gerekçe, onların her tür baskıya rağmen gazetecilik yapmaya devam etmesidir.Bildikleri doğruları, gördükleri yanlışları, adliyelerde kurulan FETÖ borsalarını, yargı üzerindeki baskıları, iktidara sırtını dayayan çeteleri yazmaya devam etmeleri ve gazetecilikten vazgeçmemeleridir. Onlara ve onlar üzerinden gazetecilere gözdağı verilmek isteniyor, susturulmak isteniyor. Aynı Sözcüye, aynı Cumhuriyet’e açılan davalar gibi... Emin Çölaşan’a, Necati Doğru’ya, Musa Kart’a, Kadri Gürsel ve daha yüzlercesine açılan davalar gibi” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de konuşarak, tartışarak çözemeyeceğimiz mesele yoktur. ama bunun ön şartı, bu konuşmaları, bu tartışmaları yapabileceğimiz özgür basın ortamını yaratmak ve korumaktır” diyen Çakırözer, iki gazetecinin derhal serbest bırakılması çağrısı yaptı.
CHP’li Çakırözer, her ay olduğu gibi Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin karnesini hazırladığı raporu da açıkladı. Çakırözer, “2020’nin Şubat ayında da gazetecilere yönelik baskı, yargılama ve soruşturmalar, halkın haber alma hakkını engellemeye yönelik çabalar hız kesmedi. 32 gazetecinin daha yargılandığı davalara şahit olduk, gazeteciler gözaltı kıskacına alındı. RTÜK deprem yayınları nedeniyle kanallara para cezası yağdırdı” dedi.