CHP'li Veli Ağbaba: Asgari ücretin yeniden belirlenmesi için asgari ücretlinin açlıktan ölmesi mi lazım!

CHP'li Veli Ağbaba: Asgari ücretin yeniden belirlenmesi için asgari ücretlinin açlıktan ölmesi mi lazım!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, asgari ücretin yeniden belirlenmesi tartışmalarına ilişkin, "Bakan diyor ki ‘Asgari ücretin yeniden belirlenmesi için olağanüstü hâl olması lazım’. Olağanüstü hâl olması için asgari ücretlinin açlıktan ölmesi mi lazım” dedi. Asgari ücretin yılda iki kez belirlenmesi için kanun teklifi verdiğini anımsatan Ağbaba, “Eğer samimiyseniz gelin, kanun teklifimize destek verin, asgari ücret yeniden belirlensin" diye konuştu.

Veli Ağbaba başkanlığındaki CHP Esnaf Masası heyetinin Isparta’daki temasları sürüyor. Ağbaba, bugün CHP Isparta İl Başkanlığı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Ağbaba, şöyle konuştu:

“Salgın sürecinin başladığı günden bugüne 220 bin 472 esnaf iflas etti”

Esnaf ilk kez kendi iş yerinde kiracı durumuna düştü. Elektrik faturaları kirayı geçmiş durumda. Artan kira, fatura, prim ve kredi faizleri borçları, yüksek girdi maliyetleri ve yüksek elektrik ve doğal gaz faturaları nedeniyle son iki yılda 220 binden fazla esnaf kepenk kapatmak durumunda kaldı. Esnaf ve Sicil Gazetesi verilerine göre; 2020 yılı genelinde 99 bin 588 esnaf, 2021 yılı genelinde 101 bin 750 esnaf ve 2022 yılının ilk iki ayında 19 bin 134 esnaf olmak üzere salgın sürecinin başladığı günden bugüne 220 bin 472 esnaf iflas etti. İflas eden 220 bin 472 esnafın 73 bin 311’i ise normalleşme döneminin başladığı 2021 Haziran ayından bugüne gerçekleşti. Normalleşme süreci ile birlikte işlerinin düzeleceğini düşünen esnaf bu seferde artan girdi maliyetleri, yüksek döviz kuru ve artan faturalar nedeniyle iflas etmek zorunda kaldı. Açılan dükkanlar da var. Ya çiğ köfteci ya tavuk dönerci açılıyor. Tavuk kıyması diye bir şey icat ettiler. Emeklilerin, gençlerin ana yemeği çiğ köfte oldu. Çünkü karnını doyurmak için ancak bunları satın alabiliyorsunuz. Yakında bunlara da ulaşılamayacak.

“Hem esnaf hem üretici zarar ediyor”

Bu dönemde esnafa verilen destek yetersiz kaldı. Esnafın yüzde 80’i BAĞ-KUR primlerini ödeyemiyor. Bin 750 TL ödemeyince esnaf sağlık hakkından da faydalanamıyor. Faturalar ve zincir marketler yüzünden de esnaf mağdur. Biz, iktidara geldiğimizde zincir marketlere düzenleme getireceğiz. Bu marketlerin ülke ekonomisine katkısı yok. Bunların verdiği vergiler İngiltere’ye gidiyor. Biz, Esnaf Bakanlığı kurup esnafın sorunlarıyla bire bir ilgileneceğiz. Ayrıca esnafımızın en büyük beklentilerinden biri de gerçek bir sicil affının çıkması, kredilerin faizlerinin silinmesi ve anaparanın ise uygun vadelerle taksitlendirilmesidir. Dün Yalvaç’ta bir boyacı esnafı, ‘Eskiden bin liraya ev boyatırken şimdi 5 bin liraya boyatamıyoruz’ dedi. Kasap, ‘Vatandaş 10 liralık kıyma alabiliyor’ dedi. Hem esnaf zarar ediyor hem üretici.”

“70 kişilik temizlik işi için 21 bin kişi başvurdu”

Eskiden para vardı, mal yoktu. Şimdi mal var, para yok. Bir emekliye 25 kuruş için iki saat Halk Ekmek kuyruğunda bekliyorsan bu memleketin sana vermiş olduğu kaynaklar haram olsun. İşsizlik verilerini açıklıyorlar, güya işsizlik azaldı. ‘Türkiye büyüdü’ diyorlar. Kim büyüdü? Büyüyen sadece kendileri ve Beşli Çete. Çete dediğin şeyin bir de reisi olur. Bir Beşli Çete var, bir de onların reisi var. Bilin ki o Beşli Çete kendi başlarına bunları kazanmıyor. Ülkede üniversite mezunları işsiz. TÜİK, ‘İşsizlik azaldı’ diyor. Mucizeler yaratıyor. TÜİK, 2021 yılında işsizliğin 2020 yılına göre 121 bin kişi azaldığını açıklıyor. İŞKUR verilerinde ise 2020 Aralık ayından, 2021 Aralık ayına, yani aradan geçen bir yılda kayıtlı işsiz sayısının 212 bin kişi arttığını açıklıyor. Seçim bölgem olan Malatya’da da 162 kişilik ilana çıkıldı. İŞKUR üzerinden başvurular alındı. Temizlik elemanı alımı 70 kişi, başvuran sayısı 21 bin 300 kişi. Her bir kadro için 300 kişi başvurmuş. Gençleri bu duruma düşürenlere yazıklar olsun.

“Kur korumalı sistemin maliyeti 14 milyar lirayı buldu”

Kur korumalı sistem diye bir şey uydurdular. Kazanan sadece zenginler. Bu iş, üç beş zenginin kazandığı bir sistem. Bu sistemin üç aylık maliyeti 14 milyar lira olduğu ortaya çıktı. Bu da 3 milyon 200 bin asgari ücrete denk geliyor. Bir inat uğruna, birilerini dolar milyoneri yapmak uğruna faizleri indirdik. Sonuç dolar 15 TL’ye dayanmış durumda. Kur korumalı mevduatın da maliyeti hepimizin sırtına yüklenmeye devam ediyor. Bir avuç zengini daha fazla zengin yapabilmek için bu sistemin maliyeti, iş yapamayan esnafımızın, açlık sınırı altında ücret alan asgari ücretlimizin, asgari ücretin altında aylık alan 8 milyon emeklimizin, traktörü haczedilen, ürünü tarlada kalan çiftçimizin, yoksulluk sınırı altında maaş alan memurumuzun sırtına yükleniyor. Nas diyorlar ya, bu kur korumalı sistemin faizini vatandaş ödedi. 14 Aralık’ta bu sisteme 100 bin lira yatıran biri, bugün 27 bin 500 TL para kazandı. Aradaki farkı halk ödedi.

“Mevzuat yabancıya kolayca değişiyor da asgari ücretlilerimize gelince neden değişmiyor”

AKP’nin grup sözcüsü, ‘Gerekirse asgari ücrete yeniden zam yaparız, yılın sonunu beklemeyiz’ dedi. Daha sonra devreye Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Üyesi Nihat Zeybekci girdi ve ‘Türkiye'de yıl ortasında asgari ücrete bir daha bakılmalı’ dedi. Bu sefer parti sözcüsü ‘Konu ile ilgili gerekli değerlendirmeleri yapıyoruz, zamanı gelince açıklarız’ dedi. Salı günü ise Çalışma Bakanı, diğer üç iktidar yetkilisini boşa düşürdü, ‘Asgari ücret tartışmalarını anlamlı bulmuyorum’ dedi. Asgari ücrette alım gücü düşmeye devam ediyor. Asgari ücretin bir yıllık alım gücü kaybı, domateste 231 kilo, salatalıkta 162, biber de 105 kilo. Asgari ücretli, geçtiğimiz yıla göre 303 adet daha az yumurta ve 80 paket daha az margarin alabiliyor. Daha üç gün önce kanun teklifimizi verdik, ‘Gelin, asgari ücreti bu yıl için yeniden belirleyelim’ dedik. Ama iktidar kanadından bir ses çıkmadı. Şimdi şunu soralım? Hani gözleri ışıldayan Bakan Nebati yabancı yatırımcılara sesleniyordu ya ‘Bürokrasiyi al aşağı ederiz. Arkamızda Cumhurbaşkanımız var, rahat olun. Mevzuatı da değiştiririz. Biz kanun falan tanımayız, kabile devletiyiz’ demişti. Sen kanun tanımazsan buraya gelen yabancılar da yarın öbür gün kanun tanımaz, malına mülküne el koyarsa ne olur? Hukuk devletinin olmadığı yere yabancı yatırımcı gelir mi, gelmez. Kabile devletinin olduğu yere yatırımcı niye gelmiyor, çünkü hukukun olmadığını biliyor. Bu mevzuatlar yabancılar için kolayca değişebiliyor da neden açlık sınırının altında ücret alan 10 milyon asgari ücretlimiz için kolayca değişmiyor?”

“Samimiyseniz kanun teklifimize destek verin asgari ücret yeniden belirlensin”

Asgari ücrete bu yıl için yüzde 50 oranında zam yapıldı. Sadece ekmeğin fiyatı bir yılda yüzde 62 oranında zamlandı. Son bir yılda ekmeğe gelen zam, asgari ücrete gelen zamdan yüzde 12 daha fazla. Türkiye’de resmi enflasyon yüzde 54,4, vatandaşın hissettiği enflasyon yüzde 128. ‘Müjde’ diye sunulan, ‘tarihi zam’ diye sunulan asgari ücret, şu an için açlık sınırının en az 300 TL altında. Birleşik Kamu İş’in açıklamasına göre; 2021'de 100 liraya dolan sepet, 2022 Mart’ta 218 liraya doluyor. Bakan diyor ki ‘Asgari ücretin yeniden belirlenmesi için olağanüstü hâl olması lazım’. Olağanüstü hâl olması için asgari ücretlinin açlıktan ölmesi mi lazım? Eğer samimiyseniz gelin, kanun teklifimize destek verin, asgari ücret yeniden belirlensin.”

“Et ve Süt Kurumu Başkanı AKP’nin yeni sözcüsü olsun”

Et ve Süt Kurumu, et fiyatlarında yüzde 48 zam yaptı. Yapılan zamla bir kilo kıyma 56 liradan 83 liraya, bir kilo kuşbaşının fiyatı da 62,50 liradan 92 liraya kadar arttı. Dar gelirli vatandaşlar ayda yılda bir sofrasına et koyuyordu, bu zamlarla o da yalan oldu. Türkiye, yüzde 37 ile Avrupa ülkeleri arasında en az et, balık ve tavuk tüketen ülke. AB üyesi ülkelerde bu oranın ortalaması yüzde 8,6. 31 milyon vatandaşımız ete, balığa veya tavuk etine hasret kalmış. Önümüz Ramazan ve vatandaşlarımıza iftar sofrasında bir kap et yemeğini çok gördüler. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü ne diyor, ‘Fiyatlar düşüktü, uzun kuyruklar oluyordu bu nedenle zam yaptık’. Allah bunlara akıl fikir versin. Aslında AKP kendisine yeni bir sözcü bulmuş durumda. Bu kişiyi derhal hükümet sözcüsü yapmaları lazım. Neymiş; kuyruklar azalsın diye zam yapmış. Maalesef ülkenin geldiği nokta bu. Liyakatsizliğin hâkim olduğu ülkede, Et ve Süt Kurumu Genel müdürü parti sözcüsü olmaya aday bir isimdir. Bunlar ne diyordu fiyat artışlarına; ‘güncelleme’ diyorlardı. Elektriğe zam geliyor, ‘Elektriğimiz değerlendi’ diyorlar. Ne diyorlar; ‘Elektrik bizden önce yoktu’. Bunlar, kendini ampulü icat eden Edison sanıyorlar. Bunlar, yakında der; ‘Bizden önce Isparta’dan Antalya’ya kağnı ile gidiliyordu, arabayı da biz icat ettik.

“Esnafa verilen bin lira hibe desteğinin 150 TL’si geri isteniyor”

Salgın sürecinde, tedbir önlemleri kapsamında esnafa dükkanlarını zorunlu olarak kapattırdılar. Sonra dükkanını kapatan esnafa destek adı altında 3 ayla sınırlı olmak üzere biner lira kira desteğinde bulundurlar. Şimdi bunlar, verdikleri bin TL’lik hibe desteğinin 150 TL’sini tekrardan esnaftan istemeye başlamış. Sebebi ise verilen hibe desteğinin ticari kazanç olarak görülmesiymiş. Akıl var, fikir var. Dünya’nın neresinde bir iktidar kendi esnafına hibe ettiği parayı geri ister. Dün bu iddiaları Ticaret Bakanı Mehmet Muş’a sorduk. Eğer bu iddialar doğru ise derhal düzeltilmelidir, bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir.

“Nebati’nin yerine Yerlikaya ya da Yeliz gelsin”

Nebati ne diyor? ‘Türk lirasına bir şey olmaz. Niye? Daha düşemez’ diyor. Bakın, bir örnek verelim; Güney Afrika para birimi rand ile sık sık kıyaslanan Türk lirası, rand ile bire bir konumuna geriledi. 2010 yılında 5 rand 1 lira ediyordu, 2022 yılında 1 rand, 1 lira oldu. Hayırlı olsun diyoruz. Şimdi de bir söylenti var; ‘Maliye Bakanı değişecek’ deniyor. Isparta’dan Recep Tayyip Erdoğan’a bir öneride bulunalım. Kim olsun Hazine ve Maliye Bakanı, pehlivan ve güreşçi Hamza Yerlikaya olsun. Futbolcu Alpay olabilir ya da Yeliz olabilir.

“Pancar ülkesinde şeker karaborsaya düştü”

Türkiye bir pancar ülkesiydi. Burada yer alan arkadaşlarımız hatırlar, 2018 yılında Burdur’da ‘Şeker vatandır, satılamaz’ dedik. Fabrikaların özelleştirilmesine karşı çıktık. Daha önce TÜRKŞEKER’in payı yüzde 65 iken şimdi yarı yarıya düşmüş durumda. 2020’de 23 milyon ton olan üretim, 2021’de 18 milyon tona düştü. Bu sene rekoltede 2 milyon ton daha azalma bekleniyor. Pancar ülkesi olan Türkiye, şekere ulaşamaz hale geldi. Geçtiğimiz yıl bakkal, market, toptancı, tatlı imalatçısı, TÜRKŞEKER’e ait fabrikalardan gidip istediği miktarda 50’şer kiloluk torbalar halinde şeker alabiliyordu. Şekerler sadece tek bir kişiye veriliyor, onlar da yandaşlar. Malatya’da şekeri verdikleri kişi AKP’nin milletvekili. Esnafa, vatandaşa şekeri vermiyorlar; AKP’li milletvekiline şekeri veriyorlar. 2021 başında 210 lira olan 50 kilo şeker, 2022’de 600-700 liradan satılıyor. Üreticiler, şeker tedarikinde yaşadıkları sorun sebebiyle üretim yapamıyor. Geçtiğimiz yıl bakkal, market, toptancı, tatlı imalatçısı, TÜRKŞEKER’e ait fabrikalardan gidip istediği miktarda 50’şer kiloluk torbalar halinde şeker alabiliyordu.  Ancak TÜRKŞEKER Tarım A.Ş isminde kurulan şirket, fabrikalardaki şekeri elinde topluyor, illerde kendi bulduğu dağıtım firmalarına bu şekeri veriyor, firmalar da beşer kiloluk satış yapıyor. Sebebi ise yandaşlar zengin olsun diye. Biz, 2018 yılında 45 gün boyunca 25 il gezdik, ‘Şeker vatandır satılamaz’ dedik. Şeker fabrikalarını özelleştirdiler, yandaşlara peşkeş çektiler. Sonuç ise ülkede şeker kıtlığı olmaya başladı.

“Isparta halkının senin sadakana ihtiyacı yok”

Isparta, eskiden yetiştirmiş olduğu siyasetçilerle, tarım ürünleriyle, gül yağıyla meşhurdu. Geçtiğimiz haftalarda Isparta, ülkeyi yönetenlerin büyük bir beceriksizlik ve çapsızlığıyla gündeme geldi. 120 saat boyunca elektrik kesildi. Evlerin ve garajların çatıları çöktü. 120 saat boyunca Isparta, adeta dünyaya kapanan bir il konumuna sokuldu. Çöken çatılar değil, Cumhur İttifakı’ydı. 200 milyon liranın üzerinde zarar olduğu söyleniyor. ‘Ramazan’da iftar vereceğiz’ diye şimdi de milletin gözünün içine baka baka dalga geçiyorlar. Bu memleket senin sadakana muhtaç değil. Senin özelleştirmelerin sonucu büyük bir mağduriyet yaşıyor. Bunların düşündüğü ne fakir fukara ne Ispartalılar. Bunlar sadece Beşli Çete’yi; 5 çarpı 5, 25’lik çeteyi düşünürler. Isparta’nın senin haram iftar yemeğine ihtiyacı yok. Isparta’ya iftar değil, hak ettiği desteği ver.

“AKP’nin övündüğü duble yollardan eser yok”

Yalvaç, sanki damarlarından kan alınmış, solmuş bir ilçeye dönüşmüş. Eskiden 130 fabrika vardı, şimdi 20 civarı var. Isparta tarım memleketi ama tarım çökmüş durumda. Geçtiğimiz yıl zar zor gübre atan çiftçi, bu yıl gübre atamayacak. Mazot zaten 7 liradan 22 liraya çıktı. Isparta teşvikte 2. bölge. Acaba Isparta’nın hangi sanayisi var diye merak ettim, hiçbir şey kalmamış. Dün Ankara’dan geldim, AKP’nin övündüğü duble yollardan eser yok, yollar köy yolu gibi. Birazdan Antalya’ya geçeceğiz, Isparta-Antalya yolu da eski yol. Isparta’ya verilen değer bu. Isparta bir öğrenci kenti, askeriye açısından en önemli kentlerden biri. Bunlara verilen önem de azalmış.”