Partisinin Grup Toplantısı'nda konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 'Başbakan'ın işsizliğe çare bul' teklifine yanıt verdi. Başbakan, Mardin mitinginde "Baykal'a da Bahçeli'ye de sesleniyorum. İşsizliğe çare formülünüzü açıklayın. Uymazsam siyaseti bırakarım" demişti. Baykal Şunları söyledi."İşsizlik konusunun Başbakan'ın dikkatini çekmiş olmasından dolayı memnuniyet duyuyorum. Türkiye'di işsizlik ölçümleri doğru değil. Yeni ve ağır bir İşsizli manzarasıyla karşı karşıyayız. Kasım ayı itibariyle Türkiye'de bir yılda ortaya çıkan işsiz sayısı 645 bindir. Bunun yanınada zaten işsiz olan yüzbinlerce işsizi eklemek lazım.Vahim bir tablodur bu. Biz 1 milyon ailenin sorununa feryat ediyoruz. İşbirliğine hazırızGizli işsizliği konuşmuyorum. Tabi ki o da önemli ama yeni ve ağır bir işsizlik sornu vardır. Onu göstermeye çalışıyorum. Başbakan bize bir çağrı yaptı. Diyor ki ! Baykal öneri varsa ortaya koysun, yoksa konuşmasın diyor. Başbakan dikkatle dinlesin, 7 önerim var kendisine. Bu konuda kendisiyle işbirliği yapmaya da hazırız. Bir.... Teğet geçti, dibini gördük, hamdolsun gibi kriz değerlendirmelerini derhal bıraksın. Bu çare değil. Halkı böyle avutamazsınız... İki... Bütçe gerçekçi değil... Ne gelir ne harcama hedefi gerçekleşir. Derhal bir yeni ekonomik program oluşturulması ve bunun ilan edilmesi lazım. Büyüme, enflasyon ve dış açık ne olacak bunların temelsiz değil gerçekçi olarak ortaya koymak lazım... Bu belirsizliği ortadan kaldırır. Ekonomik aktörler 'hükümet bi işi ciddiye alıyor" diyerek önünü görmeye başlar. Derhal harcama hedeflerinin bütçeye göre değil ekonominin yeni gerçeklerine göre tekrar gözden geçirip, planlaması lazım. Bakın Obama bütçedeki bütün kalemleri sorguluyor. Seçime dönük yatırımları harcamaları kesip altyapı yatırımı yapmalısınız. Dünyadaki büyük krizler böyle aşıldı. Üç... Otomobil ve dayanıklı tüketim malları ile ilgili o sektörlerde 6 süreyle KDV'leri kaldırın ve gelişmeleri izleyin. Böylece hem alım kolaylaşır hem de sektör canlanır. Dört... Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesinin önüne geçin. Bunu yaparken de orta vadeli bir program ilan edin. 3 yıllık bir perspektif içinde şu anki durumun ne zamın nasıl toparlanacağının taahülünü yapın. Beş... Bankacılık sisteminde tahsili gecikmiş alacaklardaki artış bankaları ciddi krize sokmuştur. Bu bankalara bağırıp çağırıp hedef haline getirmek değil, ekonomik önleme ihtiyaç vardır. Bir garanti fonu oluşturulmalı. Geri dönmeyecek kredi korkusunu önlemek için bir garanti fonu oluşturulmalı. Aynı zamanda da bu fondan yararlanacak şirketlherin işçi çıkarmaması şart olmuştur. Altı... Sigorta primlerini ve stopajı derhal 10 puan aşağıya indirin. İnsan çalıştıranları cezalandıran bir sistemimiz var. Oysa bunu kolaylaştırmalı, OECD’nin standartlarının çok üstündeyiz. Çare arıyor hükümet. Kriz olmasa bile Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Yedi... İşsizlik fonunun imkanları işsizlikle mücadele için kullanılmalı. Bu önerileri yerine getir, uygula. Biz senin siyasi hayatının bitmesini istemiyoruz. Bu önerilere de her türlü katkıyı vermeye hazırız. Demokrasi kaçağı Başbakan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, demokraside meydana çıkmanın iyi, ancak milletin karşısına her türlü soruya açık çıkabilmenin çok daha iyi olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'de demokrasi kaçağı bir Başbakan var. Senin demokrasiden kaçışını meydan telafi etmez" dedi. Yolsuzluk konusunda da çare istedi Baykal, partisinin TBMM grubunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın işsizlik konusunda çare istediğini ifade ederek, "Başbakan, yolsuzluk konusunda da bir çare istese ya...Yolsuzluk almış başını gidiyor. Bana da sormuyor" dedi. Yolsuzluk konusundaki çarenin; başta kendisi ve Erdoğan olmak üzere, bütün milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması olduğunu belirten Baykal, daha önce yolsuzlukların kaldırılmasını önerdiklerinde Erdoğan'ın, sadece milletvekillerinin değil, belediye başkanlarının da kaldırılması gerektiğini söylediğini kaydetti. Baykal, ancak daha sonra bu konuta "çıt çıkmadığını" öne sürdü. "Beklenen dosya" diye nitelendirdiği Deniz Feneri davası dosyasının nihayet geldiğini dile getiren Baykal, Almanya'nın 15 kişi için ikinci davayı açacağını ancak Türkiye'nin hala beklediğini, seyrettiğini vurguladı. Baykal, "Almanya'dan dosya geldikten sonra soruşturalım" denildiğini, bunların "gönülsüz, tembel mazeretler ve ipe un serme" olduğunu söyledi. Fener, iktidarın himayesinde gerçekleşti Baykal, Deniz Feneri olayının, "iktidarın himayesi altında gerçekleştiğini, AKP'nin sorumluluğu altında yaşanan bir yolsuzluk olduğunu" iddia ederek, burada, Hükümetin, vergi muafiyeti, kamu yararına vakıf şeklinde aldığı kararlardan yararlanıldığını belirtti. Erdoğan dünyanın en zengin 10’u arasında Uluslararası internet sitelerinde Erdoğan'ın, dünyanın en zengin 10 başbakanı arasında yer aldığını savunan Baykal, "10-15 yıllık siyasi kariyerde, Sütlüce'den başlayıp, İETT'den geçip, Ülker dağıtımcılığından, en önde gelen, en zengin başbakanlığa doğru bir kariyer" dedi. ‘Cevabın varsa bir daha söylemem’ Baykal, Erdoğan gibi meydanlara gittiğini, demokrasinin, meydanı gerektirdiğini dile getirerek, ancak demokraside başbakanların sorgulandığı, hesap verdiği, soru sorulduğu ortamların da yaratıldığını ifade etti. Dile getirdiği iddiaları Erdoğan'ın yüzüne de söylemek istediğini kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yüzüne söylediğimde Başbakan'ın cevabı varsa, bir daha bunu söyleyemem, söylersem millet beni ayıplar. Söylemeye devam ediyorum, çünkü Başbakan'ın cevabı yok, kaçıyor. Demokraside meydana çıkmak iyidir, milletin karşısına her türlü soruya açık olarak çıkabilmek çok daha iyidir. Türkiye'deki ihtiyaç da bu. Türkiye'de demokrasi kaçağı bir başbakan var. Senin demokrasiden kaçışını meydan telafi etmez. Meydana kendi düzeni kurmuşsun, partizanlarını çağırmışsın, devletin emniyet güçlerini yerleştirmişsin, elinde mikrofon konuşuyorsun. Bu karşılamıyor, sana biri soru soracak. Ama sormaya kalksa hemen dövüyorsunuz. Basın toplantısı yapmayan Başbakan olur mu?" ‘Savcı olamazsın’ Baykal, Ergenekon davası sürecinde Erdoğan'ın kendisiyle "avukat-savcı" tartışması yaptığını vurgulayarak, kendisinin avukat olduğunu ve bununla da iftihar ettiğini söyledi. Baykal, hakkı, hukuku çiğnenen, mağdur ne kadar insan varsa tümünün avukatı olduğunu dile getirerek, "Dünyanın neresinde, başbakan, savcı olmayı içine sindirmiştir?" diye sordu. Avukatlığın muhalefetin sorumluluğunda olduğunu ancak savcılığın başbakanlığın sorumluluğu, yetki alanına girmediğini belirten Baykal, "Sen savcı olamazsın. Bir sürü nedenden olamazsın, bir defa o savcılar cumhuriyet savcısı, o nedenle olamazsın. Sen Başbakansın sana ne?" diye konuştu. ‘Küfür bile edemiyor’ CHP Genel Başkanı Baykal, Erdoğan'ın, savcılık ve hakimlikten sonra, şimdi de kendisini defterdar olarak görev sahibi saydığını öne sürerek, "Çıkmış vergi zabıtası olarak, vergi biçmeye, vergi kaçakçılıklarını ortaya koymaya kalkıyor. Türkiye'nin vergi rekortmeninden vergi kaçakçısı çıkarıyor; vergi kaçakçısından da bakan çıkarıyor. Ondan sonra da 5 kez af çıkarıyor" diye konuştu. Yargının ve vatandaşların 7 yıl önceye göre daha özgür ve bağımsız olmadığını savunan Baykal, telefonların dinlenildiğini söyledi. Baykal, herkesin dinlenilme kaygısı taşıdığını, gönül huzuru içinde, içinden geldiği gibi iktidara küfür bile edemediğini belirtti. ‘Çöküş belirtisi’ Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in, belediyelere yönelik tartışma yaratan sözlerini de değerlendiren Baykal, Şahin'in, tehdit ve şantaj yaptığını ileri sürdü. Baykal, bunun, "iktidarın, çürüyen iktidarlar tablosu içinde yerini almakta olduğunun" işareti olduğunu iddia ederek, şunları kaydetti: "İktidar, tehdit yöntemini kullanma zorunluluğuyla karşı karşıya kaldı. Bunlar, asar-ı izmihlal, yani çöküş belirtisi. Öz güvenlerini kaybetmişler, tehditle sonuç almak istiyorlar, bunların demokrasi anlayışı bir kez daha çıkıyor. O zaman niye seçim yapıyoruz? Belediyelerin, iktidarla uyumlu olması gerekiyorsa, 'belediye başkanlarını seç' diye milleti niye sandığa çağırıyorsun? Oyun mu oynuyorsun, tiyatro mu sahneliyorsun? O zaman, seninle en uygun olacak belediye başkanlarını tayin et; arsa, imar yolsuzluklarını birlikte kolayca yapıverin. İspanya'daki Adalet Bakanı, siyasi davalara da bakan hakimle ava gittiğinin tespit edilmesi üzerine istifa etti."