CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun öncülüğünde, partinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanması sonrası başlatılan "adalet yürüyüşü" yedinci gününe girdi. CHP Sözcüsü Bülent Tezcan Gerede'de MYK toplantısını yapıyor. Tezcan, "Darbeler, adalete düşmandır. Darbelerin olduğu yerde adalet olmaz. Darbeler, darbeciler, zorbalar adalete düşmandır" dedi.
"Git evinde otur diyorlar, oturmayacağız, tehdide pabuç bırakmayacağız" diyen Tezcan, "Mahkemede adaleti bırakmazsanız, bir yiğit adam çıkarda yollarda adalet arar, mazlumların hakkını arar, millet de onun arkasında durur" açıklamasını yaptı.
Tezcan'ın açıklamaları şöyle:
"Darbeler, adalete düşmandır. Darbelerin olduğu yerde adalet olmaz. Darbeler, darbeciler, zorbalar adalete düşmandır. Değerli arkadaşlar, burada 20 Temmuz darbesinin adaleti katlettiği bir dönemde, herkesin teslim alındığı bir dönemde Genel Başkanımız bir kutlu yürüyüş başlattı. Ve herkese teşekkür ediyorum. Siyasi görüşü ne olursa olsun 7 gündür bu yana Genel Başkanımızın arkasında, dağ tepe temeden, yağmurda, çamurda, güneşte adaleti arıyorlar. Kararlılıkla arayanlar, biliyoruz ki adaleti bulacaklar. Değerli arkadaşlar, AKP Genel Başkanı iftar sofrasında önce orucu açtım diyor. Sonra hakaret ve küfrün torbasını açıyor. Bu yürüyüşten rahatsızlar. Herkesi toplayıp aman ha bu yürüyüşü nasıl sustururum, bu yürüyüşün duyulmasını nasıl engellerim gibi bir çaba içerisindeler.
Mahkemede adaleti bırakmazsanız, bir yiğit adam çıkarda yollarda adalet arar, mazlumların hakkını arar, millet de onun arkasında durur. Bu MİT TIR'ları davasında yargılama devam ederken hesap verecekler, arkasını bırakmam diyen kendisi değil mi, bu yargıya müdahale değil mi? Şimdi Genel Başkanımızı tehdit etmeye başladılar. Savcılara da talimat veriyor, "Bir gün seni de aynı savcılar çağırabilir" diyor. Yani, önce sen yürümekten vazgeç.
Git evinde otur diyorlar. Oturmayacağız, tehdite pabuç bırakmayacağız. Savcılara sesleniyor; çağırın Kemal Kılıçdaroğlu'nu bu yürüyüşü sonlandırın. Bırakın çağırmayı, Genel Başkanımıza dönük atılacak herhangi bir adımda gök kubbeyi dar ederiz. Sizin iktidarınız tepeden tırnağa gayrimeşru. Sizin iktidarınızın bütün uygulamaları tepeden tırnağa gayriyasal. Yok öyle yağ ma. Şimdi ne çabuk unutuyorlar. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, "gizli ibareli" bir yazıyla cumhuriyet savcılığına talimat göndermedi mi? Gerçekgündem.com'un kaçak saray hakkında haberleri konusunda "Soruşturma başlatın" demedi mi? Sayın Erdoğan, senin hatırlattığın 138. madde "Hiçbir makam, talimat veremez" diyor. Senin yaptığın talimat vermek değil mi?
Şimdi siz, kalkacaksınız, yargıyı tahakküm altına alacaksınız. Baskı altına alacaksınız. Ondan sonra döneceksiniz, diyeceksiniz ki "Kemal Kılıçdaroğlu yürümesin". Yürütmeye alışanlar, yürümekten korkarlar. Sayın Erdoğan, Pınarhisar cezaevine giderken İstanbul'da insanlar sokağa inip gösteri yaptığında adalete müdahale olmuyor da, sizin bu kadar adaleti katlettiğiniz yerde mazlumların sesi olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun uzun yürüyüşü yargıya müdahale oluyor öyle mi? Anayasayı ihlal etmek size hak, ama sizin dışınızdakilere haram öyle mi? Sizin dışındakilerin en haklı davalarını anayasaya aykırı ilan edeceksiniz, ama kendinizi anayasanın merkezine oturtacaksınız. Bunu darbeciler yapar ancak. Adaletin mazlumların güvencesi, zalimlerin prangasıdır. O zalimlerin zorbaların ayaklarına biz adaletle pranga vuracağız. Bunun için yürüyoruz. Adalet sözünden korkuyorlar. Kimler korkar adalet sözünden? Zalimler, diktatörler, darbeciler korkar. Adalet mazlumların umut ışığıdır. İşte bunun için yürüyoruz, yürümeye de devam edeceğiz.
AKP iktidarı döneminde Türkiye'de adaletsizlik kurumsallaşmıştır. Adalet katledilmiştir. İşte kurumsallaşan bu adaletsizlik karşısında adaleti tesis etmek için yürüyoruz. Devlette adalet, seçimde adalet, geçimde adalet, vergide adalet... Say sayabildiğin kadar, bu alanların hiçbirinde adalet kalmadı. Hakimler karar vermeye korkuyor başıma bir şey gelir diye. Devlette liyakat kalmadı, yandaşların devletini kurup devleti cemaatler halinde yönetme anlayışıyla devleti çökerttiler. TSK'nın savunma refleksini çökerttiler. Yarattıkları kumpas davalarıyla bu ülkenin en büyük geleneklerini çökerttiler. FETÖ ile mücadele ediyoruz yalanı altında yeni cemaatlerle devleti yeniden bir çöküşün eşiğine taşıyorlar. Biz terörün her türlüsüne karşı çıktık, bunlar bahane gösterilerek bir iktidar terörü yaratılmasına da karşı çıkıyoruz.
Bir tarafta zenginlik ve lüks, bir tarafta yoksulluk. Geçimde adaleti kaldırdılar. Köleliği sistem haline getirdiler, sistem haline getirdiler. Eğitimde adaleti kaldırdılar. 4+4+4 eğitim sistemiyle eğitimi çökerttiler. Gelecekte sistem içerisinde güçlü ve kaliteli hayat sahibi olabilme imkanlarını ortadan kaldırdılar. Yolumuz uzun, yolumuz meşakkatli. Artık söz söyleme zamanı değil, artık eylem zamanı. Artık yürüme zamanı. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu seksen milyonun sesi oldu. Şimdi buradan, sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu kutlu yürüyüşünü bütün dünyanın dikkatle izlediğini biliyoruz. Şimdi tüm korkanlara sesleniyoruz. Korkan hakimlere, korkan siyasetçilere, korkan sendikacılara sesleniyoruz. Korkmayın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mazlumların sesi oldu, yollara düştü. Düşün arkasına, hedef İstanbul. Bu büyük yürüyüşün sonunda o büyük buluşmayla gerçekten adil, gerçekten özgür bir Türkiye kuracağız.
Binalı Yıldırım'ın "Kılıçdaroğlu bize lazım" sorusu üzerine Tezcan, "Sayın Binali Yıldırım'ın yaptığı açıklamaların hiçbiri tutmuyor. Mesela OHAL şartları altında gitmeyiz referanduma demişti. Sonra OHAL şartları altında referanduma gidilmesinde hiçbir sakınca görmedi. Ama şu an mizah zamanı değil. Sayın Başbakan, kendisini karikatürize edecek malzeme verme konusunda yetenekli. Ama Genel Başkanımız, Binali Yıldırım'a da lazım. Öyle bir adaletsizlik yarattılar ki, adaletsizlik onları da boğacak. Onlara da, torunlarına da lazım olacak" dedi.
"Kılıçdaroğlu Erdoğan için 'Yargıya müdahalenizi belgeleriyle ortaya koyarsam istifa eder misiniz?' sorusu üzerine ise tezcan şu ifadeleri kullandı:
"Arşive bakınca çok sayıda belge bulmak mümkün. Erdoğan'ın yargıya müdahalesini uç uça eklesek, buradan İstanbul'a üç kat yol eder. Yani bizim yürüyüşümüzden çok daha uzun bir yolu var Erdoğan'ın müdahale hikayesinin."