CHP'nin üniversitelerdeki yaşanan sorunların ve mağduriyetlerin araştırılmasına ilişkin genel görüşme önerisi, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi

CHP'nin üniversitelerdeki yaşanan sorunların ve mağduriyetlerin araştırılmasına ilişkin genel görüşme önerisi, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi

CHP’nin, “Yükseköğretim kurumlarında yaşanan tüm sorunların ve mağduriyetlerin araştırılması” amacıyla verilen genel görüşme önergesinin bugünkü birleşimde görüşülmesi önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

CHP Grubu, üniversitelerde yaşanan sorunlar ve mağduriyetlerin araştırılması amacıyla TBMM Başkanlığı’na genel görüşme önergesi verdi. CHP, önergenin diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurul’un bugünkü birleşiminde görüşülmesini önerdi.

CHP Milletvekili Sibel Özdemir, “Akademisyenlerin sorunları konusunu tüm önergelerin önüne alarak görüşülmesini sağlayan çok değerli Grup Başkanvekilimiz Sayın Özgür Özel’e özellikle tüm akademisyen meslektaşlarım adına çok teşekkür ediyorum. Bir akademisyen olarak her fırsatta üniversitelerin, akademisyenlerin sorunlarını komisyonların ve Genel Kurul’un gündemine taşıdık. Ancak kanun tekliflerimiz, araştırma önergelerimiz gündeme dahi alınmadı. Kabul edilmedi, ortak bir çözüm ortaya konmadı. Ama geldiğimiz aşamada, özellikle 2018 yılından itibaren bu yönetim sistemi ile birlikte oldukça derinleşen kurumsuzlaşma, liyakati ortadan kaldıran kadrolaşma ve kamu yönetimindeki vasatlaşma sürecinde en büyük tahribat eğitimde ve özellikle üniversitelerde yaşandı. Keyfi tercihlere göre atanan rektörler yine yukarıdan aşağıya keyfi tercihlerle oluşturulan idare ve yönetim yapısıyla birlikte mevcut kanunları dahi uygulamayan ve daha ilerisi liyakatsiz kadro sürecinde dahi keyfi ve sorunlu bir sürecin önü açıldı” sözleriyle AKP iktidarını eğitim politikalarını eleştirdi.

"Hak ettikleri kadroları alamayan akademisyen çok ciddi sorunlar yaşamaktalar"

Özdemir, üniversitelerde kadro sorunlarına dikkat çekerken, “Bizim dışımızda dünyanın hangi ülkesinde doçent unvanlı araştırma görevlisi, doçent unvanlı öğretim görevlisi… Böyle bir unvan karmaşası var mıdır? Sormak istiyorum sizlere. Bu karmaşa nedeniyle hak ettikleri kadroları alamayan akademisyen çok ciddi sorunlar yaşamaktalar. Özlük haklarında büyük kayıplar var. Doçent unvanı alıyor ama kadroya atanamadığı için gerekli bir akademik çalışma ortamı bile sunulmuyor. Akademik ve idari kurullarda görev alamıyorlar, fakülte ve bölüm kurullarına katılamıyorlar, derece, maaş, ek gösterge, yeşil pasaport gibi özlük haklarını alamıyorlar. Dahası doçent kadrolarına atanamadıkları için profesör kadrolarına geçemiyorlar ve uzun yıllar beklemek zorunda kalıyorlar” diye konuştu.

"Devlet hizmetlerinde nitelik, zaman ve maddi kayba sebep olmaktadır"

İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, “AK Parti döneminde yaşanan kadrolaşma ile mesleki deneyim ve liyakatten uzak atamalarla kamu hizmetleri büyük bir tahribata uğramıştır. Sağlıktan eğitime, ulaşımdan kültüre kadar yaşanan yandaş ve siyasi nitelikteki kadrolaşma kamu hizmetlerini zaafa uğratırken vatandaşımızı da mağdur etmiştir. Siyasi atamalar kurum içindeki diğer personelin hak gaspına neden olurken çalışma barışını olumsuz yönde etkilemekte ve aynı zamanda devlet hizmetlerinde nitelik, zaman ve maddi kayba sebep olmaktadır” dedi.

"AKP döneminde Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan atandığı için hiçbir şekilde üniversiteye karşı bir sorumluluk duymuyor"

HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul, “Türkiye üniversitelerinde akademik hiçbir kurul çalışmıyor. Bakın, anabilim dalı başkanlığından yukarıya, üniversite senatosuna kadar etkisi ve yetkisi yok. Daha önce 2557 sayılı yasaya göre bir anabilim dalına bir öğretim elemanı alınacaksa anabilim dalının oluru olmadan almak mümkün değildi. Şu anda soruyorum, Türkiye’de anabilim dalını geçin, bölümü, fakülteyi, üniversite senatosunu geçin, rektörün istemediği bir kişinin ne kadar başarılı olursa olsun üniversitede kadro alması mümkün değil. Ve rektörler maalesef AKP döneminde Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan atandığı için hiçbir şekilde üniversiteye karşı bir sorumluluk duymuyor. Tek dikkate aldığı şey siyasi görüş, siyasi iktidarın bakışı. Nepotizm üniversitelerde almış başını gidiyor” dedi.

"Şeffaflığın olmadığı iddiası biraz su götürür"

AKP Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, “Şeffaflık konusu gündeme getirilmiş. 2547 sayılı kanun, doçentlik yönetmeliğiyle beraber bugüne kadar bu işleri düzenlemektedir. Dolayısıyla şeffaflığın olmadığı iddiası biraz su götürür. Ayrıca YÖKSİS üzerinden de herkes yaptığı müracaatları büyük bir şeffaflık içerisinde takip edebilmek hakkına sahiptir. Etik hususlarda dolayı bekleyenler var. Denklik konusundan dolayı bekleyenler var. Mevcut mahkeme sürecinin sonuçlanmayışından dolayı bekleyenler var. Ayrıca üniversitelerin kriterleri var” diye konuştu.

CHP’nin önerisi AKP ve MHP’li vekillerin oylarıyla reddedildi.