CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhubaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kardeş Belediyeler Toplantısı'ndaki, "CHP gibi, seçim döneminde vatandaşı vaat yağmuruna boğup seçim sonrasında unutanlardan olmadık. Biz sözünün eri bir partiyiz" sözlerine sert bir dille tepki göstererek, beş soru sordu. Öte yandan Kılıçdaroğlu, "Önümüzdeki süreçte bütün belediyelerimizde asgari ücret net 2 bin 500 lira olacak" diyerek, Erdoğan'ın sözlerine karşılık, "Biz verdiğimiz sözü tutarız" mesajı verdi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Tek parti devleti gündeme geldi. Ve bütün kararları alma konusunda tek adam kendini yetkilendirdi. 17 yıllık bir iktidarın Türkiye'ninn hiçbir temel sorununa çözüm üretmediğini görüyoruz. Türkiye'nin beş temel sorunu var; demokrasi, toplumsal barış, ekonomi, dış politika, eğitim. Hiçbir anne ve baba eğitimden memnun değil. Bu beş temel soruna 17 yılda çözüm üretmeyen ve derinleştiren bir siyasal anlayışla karşı karşıyayız."
"Demokrasi; Türkiye'de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Devleti yönetenler kızıyor. Bir kişinin can ve mal güvenliğinin olması için yargının bağımsız olması lazım. Hukukun üstünlüğü olması lazım. Yargı siyasi otoritenin emri altına girmişse, yargı kararı verirken saraya bakıyorsa o ülkenin hiçbir yerinde can ve mal güvenliği yoktur. Herhangi bir yerde bir toplantı olduğunda, yasal bir toplantı olduğunda bir gizli sanık burada terör örgütü propagandası var derse hemen tutuklatırlar, dosyalarına gizlilik kararı koyarlar, avukatları bile neden tutuklandıklarını bilemez. Bu ne demektir? Türkiye'de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Demokrasinin olmadığı bir yerde sorunların sağlıklı tartışılamayacağını biliyoruz. "
"Ekonomi tam bir felaket. Mutfakta yangın var. Sarayın mutfağı hariç. Dövizle garanti alanların mutfaklarında yangın yok. Oralarda her türlü imkan var. Ama sade vatandaş perişan halde. Milyonlarca işsiz yaratıldı 17 yılda. İşsizlik travmasının giderek büyüdüğünü görüyoruz. TBMM'nin çatısına çıkıp iş verin yoksa intihar edeceğim diyenleri gördük. Ekonomide büyük sıkıntılar yaşanıyor. Daha acı olan ise Türkiye ekonomisinin Londra'daki bir avuç tefeciye teslim edilmesidir. 17 yılda vergi istediler, cumhuriyetin bütün kazanımlarını sattılar, cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanmalarını yaptılar. Dış borçlanmadan bahsediyorum. 17 yılda dışarıdaki tefecileri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının devlet aracılığıyla ödediği faiz 174 milyar dolar. "
"Eğitimde gelinen nokta tam bir felaket. 17 yılın sonunda başta AK Partili aileler olmak üzere çocukalrının eğitiminden şikâyet eder hale geldiler. Özel okullarda patlama var çünkü devlet okullarına güven yok. Devlet okullarına olan güven temelden sarsıldı."
"Mısır, Suriye politikası, Libya politikası... Bunların hepsi büyük bir sorundur. Devlette büyükelçi olmanın sorumluluğunun önemli olduğunu sokaktaki vatandaş da verir. Ayakkabı kutusunda rüşvet alanların büyükelçi olarak tayin edildiği bir ülkede siz dış politikadan ne bekleyebilirsiniz? Rüşvet alan insanlar, nasıl olur da bir ülkeyi temsil etmek için yurt dışına gönderirler. Bunu da milletin vicdanına havale etmemiz gerekiyor. Dillendirilmesi dahi acı gerçek biliyorum ama bu atamayı yapanlar acaba utanıyor mu? Dış politikada bireysel çıkar peşinde koşan bir yapıyla karşı karşıyayız. "
"(İktidara Libya tepkisi) Eğer bir uluslararası konferans yapılacaksa neden siz yapmadınız? Neden egemen güçlerin arkasından gidiyorsunuz, onların çekim alanına TC'ni sokuyorsunuz? Suriye sizin komşunuz siz yapın anlaşmayı. Putin söyledikten sonra Adana Mutabakatını hatırladılar. BM'i göreve çağırın dedik. Bizim Libya üzerinde bir etkimiz var. Kaddafi döneminde onların Türkiye'ye yaptıkları yardımı asla unutmadık bunu yapın dedik. Biz bunu yapmayız dediler. BM'in tanıdığı meşru hükûmetle görüşürüz dediler. Peki ne oldu? Putin geldi Hafter'le masaya oturdular. Türkiye'nin dış politikasını Putin yönlendiriyor. Neden? Siz dışişleri bakanlığını devredışı bırakırsanız, saraydaki bir avuç insanla Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikasını oluşturmaya kalkarsanız geldiğiniz nokta egemen güçlerin taşeronluğudur."
"Türkiye'de halkın lehine gelen bütün düzenlemelere CHP onay vermiştir. Türk Ticaret Kanunu'na CHP destek vermezse Meclis'ten çıkar mıydı? Türkiye'nin lehine gelen her uygulamaya biz destek verdik. İtiraz ettiğimiz konular da var. Buna rağmen yasallaşanlar ve bizim Anayasa Mahkemesi'ne giderek iptale ttirdiklerimiz de var. AK Parti dönemi hükumeti bir kanun getirdi, orası mayınlardan arındırılarak İsrail'e 49 yıllığına verilecek. Bugün o topraklar İsrail'in elinde olsaydı Orta Doğu ile ilişkilerimiz nasıl olurdu? Dolayısıyla bizim sorunu ortaya koyarken ardından çözümü de ortaya koymamız lazım. Hangi sorun varsa kafanızda hangi sorun barsa o sorunların tamamına bizim çözümümüz var. Eğridir, doğrudur tartışırız. "
"Muhtarlar aylık bile alamıyordu, CHP'nin sayesinde alıyorlar. Belediye başkanı alıyor, Milletvekili, cumhurbaşkanı alıyor muhtarlar niye almıyor diye itiraz ettik. Aldılar. Bizim çözümlerimiz halktan yana, fakirden fukaradan yanadır. Rantiyeden yana değil, alın terinden yana çözümler üretiyoruz. "
"Geçen gün belediyecilikle ilgili bir toplantıda Erdoğan bir konuşma yapıyor. Kendi partisini övüyor orada; 'kırk yıllık siyasi hayatımızda ne çeyrek asırlık belediyecilik dönemimizde milletimize mahcup olacak hiçbir işin içine girmedik. CHP gibi seçim döneminde vatandaşı vaat yardımına tutup sonrasında unutanlardan da olmadık.' Biz verdiği sözlerin arkasında duran, sözünün eri bir partiyiz. Biz ahdine sadık bir kadroyuz.' diyor. Birkaç örnek vereceğim size; bütçe. Dediler ki 2019'da açık 80 milyar dolar olacak. Güzel, saray hükûmetinin getirdiği bütçedir. Yıl sonu oldu açık 123 milyar dolar oldu. Açığın yarısından fazlasıyla nasıl karşı karşıya kalıyorsunuz? Büyüme oranı; 2019'un başında sosyete damadımız getirdi ekonomi yüzde 23 büyüyecek dediler. Ya 2.3 değil binde beş büyüyeceğiz dediler. Sapma yüzde 78. Hani verdiğiniz sözün arkasında duruyordunuz? Madem belediye başkanları toplantısında bu konuşmayı yapıyor, keşke bir belediye başkanı yıl başında acil eylem planı açıklamıştınız,i orada da yerel yönetimlerin güçlendirilmesi vardı, neden yapmadınız diye soramıyor. 58. hükûmet acil eylem planı. KYR 32, yerel yönetimlerin mali yapısı güçlendirilecek; 6 ay ile 12 ay içerisinde. 3 yılı, beş yılı bıraktık! Yahu arkadaş 10 yılı da aştı. Verdiğimiz sözlerin arkasında duruyoruz diyor. Bunu eminim AK Partili belediye başkanları da unutmuştur."
"Ben Erdoğan'a beş soru sormak isterim;
"Başta büyükşehir belediyelerimiz olmak üzere önümüzdeki süreçte bütün belediyelerimizde asgari ücret net 2 bin 500 lira olacak."