Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Vatandaşa dolar bozdur diyenler, vatandaşın cebinde zar zor biriktirdiği 3 kuruş doları bozdurduktan sonra o dolarla kendilerine 78 milyon dolara uçak alıyorlar. Hani milli olanlar TL'ye dönecekti. Siz milli değil misiniz? Niye 78 milyon dolara uçak aldınız" diye sordu.
Böke, MYK toplantısının gündemini kamuoyu ile paylaşmak üzere Genel Merkez'de basın toplantısı düzenledi.
Doğan Haber Ajansı’ndan (DHA) Aliye Ulusoy'un haberine göre Böke ekonomideki kötü gidişe dair açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tahsis edileceği iddia edilen, THY'nin 78 milyon dolara satın aldığı uçağı da gündeme getiren Böke, "Vatandaşa dolar bozdur diyenler, vatandaşın cebinde zar zor biriktirdiği 3 kuruş doları bozdurduktan sonra o dolarla kendilerine 78 milyon dolara uçak alıyorlar. Hani milli olanlar TL'ye dönecekti. Siz milli değil misiniz? Niye 78 milyon dolara uçak aldınız" şeklinde konuştu.
Selin Sayek Böke'nin konuşmasının satır başları şöyle:
Maalesef bir kez daha şehit haberleriyle buluşmuş oluyoruz. Bugün El Bab'tan yine şehit haberi var. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Sevenlerine ve tüm Türkiye'ye derin bir sabır diliyoruz. İstiyoruz ki Türkiye'yi maceralara sürükleyen bu Erdoğan savaşında artık ne can kaybı olsun, ne de ekonomiyi sekteye uğratan vergiler ve bu savaş vergileriyle boğuşmak zorunda bırakılan vatandaşlarımızın ağır tablosu devam etsin. Bu işin bitmesi gerekiyor. Biraz önce de söylediğim gibi bitmesi gereken bir olağanüstülük var. Bu olağanüstülük kendisini bu savaş sonucunda şehitlerle yüreğimizden yaralayarak günlük hayatımızın bir parçası yaptığı gibi, aynı olağanüstülük ekonomide de devam ediyor. Halen hükümetten beklediğimiz ciddiyette, sorunu doğru tespit ettiğini gösteren sorunu doğru tespit edebildiği içinde çareyi doğru bir biçimde ortaya koyduğunu ifade edebilecek bir çerçeve görmüş değiliz. Uyarıları duyduk demiş olmasına rağmen hükümet bu uyarıları can kulağıyla dinlememiş detayını anlamamış ve ne yapılması gerektiği konusunda herhangi bir fikre sahip değil. Bir kez daha ifade etmek gerekiyor. 80 milyonun bir ekonomik kriz yaşamaması için hükümetin ciddiyetle bu olağanüstü duruma bir son vermesi gerekiyor.
“2008'den beri AKP iktidarlarının ortaya koyduğu ekonomik anlayış Türkiye'yi 80 milyonu fakirleştiriyor. Bunu orta gelir tuzağı olarak tarif edenler, esasında içine düşülmesi zorunlu bir tuzak olduğunun söylenmesine izin veriyorlar. Doğru, bir orta gelir yaşanmaktadır Türkiye'de ve maalesef gittikçe düşmektedir. Ama bu içine düşülmesi zorunlu olan bir tuzak değildir. Başka bir ekonomik anlayışla, başka bir yönetim anlayışıyla, Türkiye'yi kendine dert edinen bir siyasetle, Türkiye'nin bu gelirinin düşmesi değil, artması hatta 2, 3 katına çıkartılması mümkündür. Yine veriler bize yapılan üretimin niteliğinin de zaman içerisinde bozulduğunu gösteriyor. 15 yıl içerisinde bu ülke de üretimin içerisinde ki teknolojinin payı gittikçe azalmış, 15 yılda ortaya konan ekonomik anlayış, Türkiye'yi teknoloji ve katma değer üretemeyen bir yere sıkıştırmış. Türkiye kendine benzeyen ülkelerden yapısal olarak, AKP'nin ekonomik anlayışı sonucunda zaten 15 yıl içerisinde yavaş yavaş uzaklaştırıldı. Oysa eğer Türkiye'de o küresel paranın bol olduğu dönemde bu paralar verimlilik için çocuklarımızın eğitimi için, harcanmış olsaydı, bugün Türkiye ekonomisi ve Türkiye'nin çocukları bambaşka yerlerde olurlardı.”
Öyle ki Türkiye bir kaç yıldır kırılgan 5'li diye tarif edilen dünyadaki en kırılgan 5 ekonomi arasında sayılıyor. Son 2 yıl içerisinde 150 ülke arasında parası en çok değer kaybeden ülkeler sıralamasında Türkiye 12. sırada. Kırılgan 5'linin anlamı bu işte. Paranız herkesin parasından daha çok değer kaybediyor. 3 Ekim'den itibaren, OHAL'i yeniden uzatma kararı ile beraber başlayan süreçte, başkanlık iddiasının alevlendirildiği süreçte, Avrupa Birliği ile inatlaşıldığı dönemde, bu dönem içerisinde Türk Lirası 150 ülke arasında en çok değer kaybeden 4 ülke arasına girdi. Eğitim başta olmak üzere ivedilikle Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu reformların yapılması çağrısını bir kez daha yapıyoruz. Siyasi riskleri ortadan kaldırıp çok ihtiyaç duyulan güveni inşa etmek için acil adımların atılması talebimizi de iletiyoruz. Türkiye dış finansmana bağımlı AKP modeliyle işliyor yıllardır. Bugün hızlanarak yaşadığımız sıkıntı, işte bu modelin varlığından kaynaklanıyor. Kasım'ın başından bugüne net sıcak para çıkışı, dışarıdan Türkiye'ye yapılan yatırım, 2.5 milyar doları Türkiye'den kaçmış vaziyette. Vatandaşa dolar bozdur diyenler, vatandaşın cebinde zar zor biriktirdiği 3 kuruş doları bozdurduktan sonra o dolarla kendilerine 78 milyon dolara uçak alıyorlar. Uçak, 78 milyon dolara. Hani milli olanlar TL'ye dönecekti. Siz milli değil misiniz? Niye 78 milyon dolara uçak aldınız. Dün Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplandı. Vatandaşımızı zorluklarla karşı karşıya bırakmayın diyen bizler, bu komisyonun faaliyetlerini yakından takip ediyoruz.
Sürekli kulisler üzerinden siyaset yapma alışkanlığı Türkiye'yi çok antidemokratik bir yere kilitledi zaten, yaklaşımın kendisinde ciddi hata var. Milletvekilinin yedeği olmaz, milletvekilin arkasında 80 milyon var zaten. Hangi yedekten bahsediyoruz. Demokrasi dediğiniz şey vatandaşın verdiği oya sadece o sandıktan siz seçtirdiği için değil, demokrasiye sahip çıktığı için değer vermekten geçer. Bunun da tek yolu vardır güçlendirilmiş bir parlamenter bir demokrasi, dünkü pozisyonumuz neyse bugünkü pozisyonumuz da aynı.