CHP, Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe’nin vefatının ardından çocuklarının açtığı ‘mirastan doğan alacak ve tazminat miktarının tespiti’ davasının reddini istedi. Dilekçede, “Adatepe’nin ölümüyle birlikte vasiyet son bulmuştur” denildi. Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe’nin Sakarya’da geçirdiği trafik kazasında ölümünün ardından, çocukları Ahmet Kemal Doğançay ve Ali Kemal Doğançay, CHP ile İş Bankası aleyhine dava daha açarak, annelerinin mirastan doğan alacak tazminat miktarının tespitini istedi.
Hürriyet gazetesinin haberine göre; CHP, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği cevapta, davanın reddini talep etti.
Atatürk’ün, Ülkü Adatepe’yle ilgili vasiyetini 5 Eylül 1938’de yazdığını belirten CHP’nin avukatları, “Atatürk, o tarihlerde 2 yaşında ve kimsesiz olan Ülkü’ye büyük bir insanlık örneği olarak (nisbetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadığı müddetçe ayda Ülkü’ye şimdiki 200 lira) verilmesi yönünde bir hükme yer vermiştir. Vasiyetin lehdarı bellidir ve tek kişidir. Vasiyet lehdarının ölümü halinde alt soyu yani çocukları art mirasçı tayin edilmemiştir. Ülkü Adatepe’nin ölümüyle birlikte vasiyet son bulmuştur” dedi.
Çocuklarının, annelerinin sağlığında yapılan aylık ödemelerin yeterli artırılmadığı ve güncellenmediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirten CHP’nin avukatları, Adatepe’nin vefatından önce aldığı aylık maaşının 15 bin lira olduğunu söylediler.
Avukatlar, Ülkü Adatepe’nin maaşının azlığı ile ilgili dava açmadığını da vurgulayarak, şöyle dediler: “Çocukları vasiyet alacaklısı olmadığına göre bu davayı açamazlar. Adatepe ölünceye kadar aylıkları, hak ettiğinden fazla arttırılmak suretiyle ödenmiştir. Ölümünden önce aylık 15 bin lira irat almak suretiyle kimseye nasip olmayacak bir refah içinde yaşamıştır. Yine Adatepe, 600 bin dolar değerinde bir taşınmaz bırakmıştır.”
Doğançay kardeşlerin, 28 Ocak 2013’te 1 milyar 778 milyon lira ödenmesi için noterden ihtarname çektiğini belirten CHP avukatları, daha sonra miktarın 50 bin liraya indiğini anlattılar. Avukatların dilekçesinde, “Vasiyetnameye ilişkin alacaklarda 10 yıllık zamanaşımı süresi vardır. Davacılar, vasiyetin açılmasının üzerinden 75 yıl sonra bu davayı açmışlardır. Zamanaşımı yönünden de davanın reddi gerekir” denildi.