Ayşe Sayın
CHP, yerel yönetimlerdeki başarısını Türkiye iktidarına taşımak için izleyeceği stratejinin ayaklarını oturtmak ve olgunlaştırmayı hesaplıyor. Bu nedenle de gündeminde bir erken seçim çağrısı bulunmuyor. Ancak diğer partilerde olduğu gibi CHP'de de kimse, seçimlerin zamanında, yani 2023'te yapılacağının garantisini veremediği için hazırlıklar bu olasılıklar da dikkate alınarak planlanıyor.
1989'da SHP'den sonra en büyük başarının kazanıldığı yerel seçimlerin ardından, partili belediyelerin başarısı, Türkiye iktidarının anahtarı olarak görülürken, yerel seçimlerde partiye ilk kez oy veren farklı kesimlerden seçmenin partide tutulmasına dönük atılacak adımlar hesaplanıyor.
Demokrasi ittifakının genişletilmesi, demokrasinin yeniden tesisi ve buna paralel olarak Kürt Sorunu'nun çözümüne dönük önerilerin netleştirilmesi, CHP'nin önümüzdeki dönem hedefleri arasında yer alıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçen hafta belediye başkanları toplantısıyla ilk adımını attığı, eğer öne çekilmezse 2023 seçim hedefleriyle ilgili yapılan hazırlıklarla ilgili parti kulislerinden yansıyan bilgiler ve yapılan değerlendirmeler şöyle:
Yerel seçimden çıkan sonuç, AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana parti açısından "ilk büyük başarı" olarak nitelendiriliyor. CHP'nin ilk kez son yerel seçimlerinde farklı parti tabanlarından oy aldığı, iktidar partisi AKP'nin toplumu yönlendirme ve algı oluşturmaya dönük çıkışlarının da ilk kez halkta karşılık bulmadığına dikkat çekiliyor.
Bunda başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP'lilerin AKP'den gelen sert çıkışlar ve polemiğe çekme çabalarının karşılıksız bırakmalarının etkili olduğu yorumu yapılıyor. CHP'li bir kaynak seçim sürecinde izledikleri tavrı "Derviş sabrı gösterdik, partimize, genel başkanımıza ağza alınmayacak sözler söylendiği halde, derviş sabrı gösterdik, sonunda kazanan biz olduk. Bu sadece partimize yönelik saldırılar konusunda olmadı. Abdullah Öcalan'ın mektubu konusunda da, konuşmama kararı alındı ve bunun olumlu yansımasını 23 Haziran'da gördük. Bahçeli topa girdi ve açıklama yaptı. Öcalan mektubunun sahiplenilmesi, devlet ajansı tarafından servis edilmesine en büyük tepki MHP tabanından geldi" değerlendirmesini yaptı.
Buna örnek olarak da, partinin saha analizlerine göre 31 Mart'ta CHP'ye oy vermemiş, ancak 23 Haziran'da vermeyi düşünen MHP'li seçmen oranı yüzde 22,5 iken, Öcalan mektubu açıklamalarının hemen ertesi günü yapılan saha çalışmasında bu oranın yüzde 50'ye çıkması gösteriliyor.
23 Haziran'da tepkili MHP seçmeninin tamamı Ekrem İmamoğlu'na oy vermese de en az yüzde 30'unun CHP adayına oy verdiği, yüzde 15'inin de sandığa gitmeyerek tepkisini ortaya koyduğu tahmini yapılıyor.
CHP'nin ölçümlerine göre, Öcalan mektubunun açıklanmasının ardından HDP'de ise herhangi bir oy kayması ya da tavır değişikliği kaydedilmedi.
Yerel seçimlerde CHP adaylarının AKP'den MHP'ye kadar, ittifak yapılan ya da dayanışma gösterilen tüm parti tabanlarından oy aldığı hesaplanıyor.
Ancak parti yönetiminin asıl kafa yorduğu mesele bu seçmenin nasıl kalıcı hale getirileceği konusunda.
Seçmenin şu anda, CHP'li belediyeleri izleme halinde olduğu ve asıl notunu henüz vermediği görüşü yaygın.
Bu konuda CHP'li belediyelerin başarısı ve izleyecekleri rotanın önemli bir kriter olacağı ifade ediliyor.
Belediyelerde kayırmacılık, usulsüzlük, savurganlık konusunda ödün verilmemesi, yurttaşlara hizmetin yanısıra yaşamlarını kolaylaştıracak "küçük dokunuşların" seçmeni partide tutacak ve CHP'yi Türkiye iktidarına taşıyacak temel etkenler olacağı düşünülüyor.
CHP yöneticileri, belediyelerdeki en küçük aksaklık, usulsüzlük ya da etik dışı davranışa müdahale etme konusunda da kararlı olduklarını vurguluyorlar.
CHP'den üst düzey bir yönetici, pozisyonlarını şöyle anlatıyor:
"Karaburun Belediye Başkanımız, aslında bütün AKP'li başkanlar ne yaptıysa onu yaptı ve kendisini yöneticisi olduğu şirkete atadı.
"Ertesi gün ne oldu, şirketten istifa etti aldığı maaşı da bağışlayacağını açıkladı.
"Keza Torbalı belediye başkanı da oğlunu atadı, o da bu atamayı geri almak zorunda kaldı.
"Eğer bu eylemler, partimizde hoş görülseydi bu geri adımlar atılmayacak, arkası silsile halinde gelecekti.
"Bu partimizde iz bırakır. Çünkü biz Özdemir Asaf'ın şiirindeki 'beyaz'ız: 'Bütün renkler hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler...'
"Karşı taraf zaten kara. Vatandaş onu gördüğü için bize kredi açıyor.
"Anadolu'da bir deyim vardır, 'yürüyüşünü görelim' diye. Biz şu anda yürüyoruz, vatandaş da izliyor. Acaba nasıl yürüyecek, verdiği sözü tutacak mı, tutmayacak mı? Ama bu sefer tavizsiz bir duruş var genel merkezde. İpi çekilmesi gereken varsa çekilecek."
CHP yönetimi, yeniden bir "1989 travması yaşanmaması" için ise bu kez işi sıkı tutmayı planlıyor. Bu kapsamda, genel merkezde, yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun'un koordinasyonunda bir "yerel yönetimleri izleme kurulu" oluşturulması kararlaştırıldı.
Eski, başarılı belediye başkanlarının da görev alacağı kurulun en önemli işlevlerinden birisi de belediye başkanlarının başarısını belli aralıklarla ölçmek.
Bunun için profesyonel anket firmaları ile çalışılacak ve belediye başkanlarının performansı 6 ayda bir ölçülecek, sorunlu görülen belediyelerde bu süre daha da erkene çekilebilecek.
Ölçümde temel kriterler ise belediye gelirlerini artırıp artıramadığı, bütçe kaynaklarını verimli kullanıp kullanmadığı, personel rejimi, yurttaşın beklentisine uygun yatırımları ne ölçüde gerçekleştirdiği, yurttaşların şikayetlerini gidermedeki başarısı olacak.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, belediye başkanları toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Kürt sorununun çözümü konusunda yeni bir hazırlıktan söz etti. Partinin yaklaşık 4-5 yıl önce, "çözüm süreci" döneminde hazırlanan "Kürt sorunu konusunda 22 soru 22 cevap" kitapçığının yapılacak bir çalışmayla güncelleneceğini söyledi. CHP'nin Kürt sorunu ile ilgili görüşlerini içeren bu kitapçıkla ilgili güncelleme çalışmasının önümüzdeki günlerde başlayacağı belirtiliyor.
Parti içinde bu çalışmaya neden gereksinim duyulduğu konusunda ise parti kaynakları şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Kürt Sorunu'nu çözme iddiası olmayan partiler artık statükocu, güvenlik bürokrasisine sıkışmış, başkaları tarafından yönlendirilmeye açık demektir ki, bizim böyle bir niyetimiz yok. Biz iktidar olmak istiyoruz. Bu iktidarın birinci aşaması demokrasiyi tesis etmek.
"Başkanlık yarışını, geniş ittifak ilişkisiyle kazanmak. Kürt sorunu bu ülkenin en yakıcı meselesi ki artık sadece Türkiye meselesi olmaktan da çıktı.
"Biz bu meseleyi Türkiyenin kendi çerçevesi içinde çözemezsek, Türkiye o zaman daha ağır bedeller öder.
"HDP'li olan ya da olmayan Kürt vatandaşlar bizi biliyor, biz de onları biliyoruz.
"Bu işin içinde Atatürk olmadan, bayrak olmadan çözüm olmaz, CHP varsa 6 ok da var demektir, o olmadan da olmaz.
"Biz sorunu Türkiye'nin bütünlüğü içinde çözeceğiz. Birlik içinde çözmeye var mısınız, yok musunuz?
"Kriterimiz şu; senin Diyarbakır'lı Kürt olarak elde edeceğin hak, benim herhangi bir Türk vatandaşımdan daha az olmayacak, biz bunu garanti edeceğiz."
Seçim döneminde yapılan işbirliği ile genç kuşak HDP seçmeninin ilk kez partili adaylara oy vererek CHP'ye kredi açtığının değerlendirildiği partide, yapılan işbirliği ile yakalanan diyaloğun sorunun çözümünde önemli rol oynayacağına dikkat çekiyorlar.