CHP'de parti içi muhalefetin sesi yükseliyor: Parti muhafazakâr akıntıdan pay almaya çalıştı

CHP'de parti içi muhalefetin sesi yükseliyor: Parti muhafazakâr akıntıdan pay almaya çalıştı

İstanbul Milletvekili Umut Oran, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin genel başkanlık için adaylığını açıkladığı CHP'de Oktay Ekşi, Hurşit Güneş, Osman Korutürk, Uluç Gürkan'ın da yer aldığı 15 kişilik bir grup yazılı bir açıklama yaparak, “CHP’nin kuruluş felsefesine sahip çıkanların, partinin toplumdaki genel muhafazakârlaşma akıntısına sürüklenmesinden” endişe duyduğu belirtildi ve parti, “bu akıntıdan pay almaya çalışmakla” eleştirildi. 

“Partimiz son yıllarda halka umut kaynağı oluşturamamış, üstelik çok önemli siyasal hatalara imza atmıştır” denen açıklamada, ilk büyük kurultayın bir fırsat olduğu belirtildi.

CHP’de 1 Kasım seçim sonuçlarıyla başlayan parti içi hareketlilik artıyor. Partide olağanüstü kurultay isteyen kanat gerekli olan 630 imzaya ulaşmak için hummalı biçimde çalışırken 15 kişilik grup parti tüzüğünde demokratikleşme adımları için yazılı bir açıklama yaptı. 

Açıklamada, CHP Gezi ruhunun yarattığı heyecanın yeniden canlanmasına zemin oluşturacak bir canlılıkla üye yapısından sandık, ilçe, il örgütlenmesine, Parti Meclisinden MYK'nın oluşumuna kadar yapısını çoğulcu bir karar alma mimarisiyle yenilenmesi, toplumun, özellikle gençlerin ve kadınların, karşısına daha özgürlükçü bir programla çıkılması gerektiğine işaret edildi.

Açıklamada, ‘toplumda genel bir muhafazakârlaşma süreci gelişirken CHP’nin de böylesi bir akıntıya sürüklenmesi, hatta özenerek bu akıntıdan pay almaya çalışmasının’ kuruluş değerleriyle bağdaşmadığı gibi evrensel sosyal demokrat değerlerle de çeliştiğine dikkat çekildi. Bu tutumun akıbetinin bir siyasal hüsran olduğu Cumhurbaşkanlığı ile son yerel ve genel seçimlerde çok açık biçimde görüldüğü ifade edildi.

İmzacıları arasında Oktay Ekşi, Yunus Emre, Ali Er, Özdoğan Çaylak, İzzet Çetin, Emre Doğan, Hurşit Güneş, Uluç Gürkan, Hulusi Güvel, Nebil İlseven, Muzaffer Ayhan Kara, Osman Korutürk, Ali Özgündüz, Zuhal Samlı, Ümit Silan’ın olduğu yazılı açıklama şöyle:

Son genel seçimlerde baskıcı AKP iktidarının oy oranını yüzde 49 düzeyinin üstüne taşıması ve özellikle CHP’nin oy oranının kronik biçimde yüzde 25 düzeyinde kalmasıyla, 7 Haziran'da seçmenin baskıcı AKP tek parti iktidarına son verilmesi için sağladığı eşsiz imkânın heba edilmesi karşısında kamuoyunda oluşan büyük düş kırıklığı ortadadır. Peşinen belirtelim ki, gelinen durumdan CHP liderliği ve yönetimi dâhil olmak üzere, tüm muhalefet güçleri sorumludur.

 

“Partinin yetkili kademelerinde karşılık bulan sağ kökenliler”

 

Özellikle CHP yönetimi açısından bakıldığında, Partimiz son yıllarda halka umut kaynağı oluşturamamış, üstelik çok önemli siyasal hatalara imza atmıştır.

Öte yandan seçim sonuçlarının belli olmasını takiben, bazı değerli partili arkadaşlarımız içinde bulunduğumuz durum ve yaşanılan sorunların kökenindeki fikirsel temellerden uzaklaşarak, talihsiz biçimde kişilere dayalı çözüm arayışlarına yönelmiş bulunmaktadır.

Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürk'ün önderliğinde bağımsız bir ülke, laik bir devlet ve çağdaş bir toplumsal yapının gelişmesi amacıyla kurulmuş bir siyasal kurumdur ve Cumhuriyet döneminin en köklü yenileşme, çağdaşlaşma ve özgürleşme atılımlarına önderlik etmiştir.

 

Son yıllarda CHP’nin çok partili yaşama geçildiğinden bu yana tek başına iktidara gelememesi gerçeği karşısında, kuruluş değerleriyle arasına mesafe koyması önerilmekte ve ne yazık ki, bunlar partinin yetkili kademelerinde karşılık bularak sağ kökenli kişiler partiye yoğun biçimde taşınmakta, hatta karar organlarında yer almaktadır.

 

“CHP’de bir kimlik karmaşası ya da siyasal bulanıklık gözlemleniyor”

 

Bu olgu karşısında, bir yandan CHP’nin kuruluş felsefesine sahip çıkan, inançlı ve donanımlı örgüt neferleri tasfiyeye uğradıkları kaygısına kapılmakta, diğer yandan da birçok yol arkadaşımız partide bir kimlik karmaşası ya da siyasal bulanıklık gözlemektedir.

Toplumda genel bir muhafazakârlaşma süreci gelişirken CHP’nin de böylesi bir akıntıya sürüklenmesi, hatta özenerek bu akıntıdan pay almaya çalışması, kuruluş değerleriyle bağdaşmadığı gibi, evrensel sosyal demokrat değerlerle de çelişmektedir. Kaldı ki, bu tutumun akıbetinin bir siyasal hüsran olduğu Cumhurbaşkanlığı ile son yerel ve genel seçimlerde çok açık biçimde görülmüştür.

 

 “Laiklik CHP’nin olmazsa olmazıdır”

 

Devrimcilik, CHP’nin öz değeridir ve Partimiz bu kimliği ile Cumhuriyetin en ilerici siyasal kurumu olarak Türkiye tarihinde yer alır. Bu nedenle CHP’nin yenilenme güdüsüyle yapılacak girişimlerde, muhafazakâr değerleri temsil eden unsurların asla CHP’nin egemen bileşenleri haline getirilmemesi gerekir. Özellikle de laiklik CHP için olmazsa olmaz bir siyasal değerdir!

CHP iktidarının yolu, muhafazakârlığa özenmekten değil, toplumsal gelişimin çeperlerinde kalan, ötekileştirilmiş geniş kesimlere ulaşarak onların dertlerine gerçek çözümlerin CHP'nin özgürlükçü, çoğulcu, katılımcı, dayanışmacı ve eşitlikçi yaklaşımı olduğunu ikna etmekten geçmektedir.

Bu anlamda Cumhuriyetin temel değerlerine kökten bağlı olduğu halde, bundan uzaklaştığı izlenimi veren ve bu nedenle güven kaybeden CHP’ye CHP’lilerin, CHP’nin de kendi neferlerine sahip çıktığı bir büyük birlikteliğe, kısacası yeniden CHP'nin özüne dönülmesine acil gereksinim vardır. Bu öze dönüş partinin kendi içindeki doğal yenilenme ruhunu da beraberinde getirecektir.

 

 4 maddelik bildiri

 

Bu metnin altında imzası olsun olmasın, aşağıdaki değerleri paylaşan tüm Cumhuriyet Halk Partililer partinin temel kuruluş felsefesi doğrultusunda yeniden yapılanması için güç birliği yapmalıdırlar:

1) CHP, devrimci, ilerici ve sosyal demokrat bir partidir. Bilgi toplumu doğrultusundaki eğitim reformu çabaları ile refah düzeyi hızla yükselecektir. Altı Ok’un temeli ise ulusal birlik ve bağımsızlıktır.

2)   CHP her alanda eşit yurttaşlığı savunur. Bu anlamda toplumsal adalet ve (kimlikler de dâhil olmak üzere) her türlü özgürlük alanında CHP ülkenin öncü gücüdür. CHP Gezi ruhunun yarattığı heyecanın yeniden canlanmasına zemin oluşturacak bir canlılıkla üye yapısından sandık, ilçe, il örgütlenmesine, Parti Meclisinden MYK'nın oluşumuna kadar yapısını çoğulcu bir karar alma mimarisiyle yenilemeli; toplumun, özellikle gençlerin ve kadınların, karşısına daha özgürlükçü bir programla çıkmalıdır.

3)   CHP için laiklik ve hukuk, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel varlığıdır. Toplumdaki çeşitli kimlik farklılıklarını birada tutmanın yegâne bileşeni olan laik hukuk sisteminin de önemi buradan kaynaklanmaktadır.

4)   CHP, örgütüne değer veren ve bu doğrultuda da tam anlamıyla parti-içi demokrasiyi işletme güdüsünü taşıyan bir partidir. Parti hukuku, tüm üyelerin seçme ve seçilme haklarının demokratik biçimde gerçekleşmesini zorunlu kılar. Bu bağlamda CHP tüzüğü demokratikleşmeli, özellikle partinin yürütme organı olan MYK’nın PM tarafından seçilmesi (ya da düşürülmesi) sağlanmalıdır.

Hiç kimse umudunu yitirmemelidir. Tüm CHP’liler olarak CHP'nin yeniden özüne ve temel ilkelerine sahip çıkmasına destek olma ve CHP’ye sahip çıkma sorumluluğumuz ortadadır. Özellikle mevcut iktidarın siyasal rejim değişikliği için anayasayı bir referanduma taşıma tehdidi karşısında, CHP tabanının sorumluluğunu üstlenerek partinin özündeki Sol ve ilerici ruhu canlandırması gereği vardır. Önümüzdeki ilk büyük kurultay, CHP’deki bu değişim gereğinin tüzük temelinde yaşama geçirilmesi için mutlaka değerlendirilmesi gereken bir fırsattır.

Unutmayalım ki CHP, ADALET ve ÖZGÜRLÜK mücadelesine sahip çıktıkça iktidar yolu da onun için sonuna kadar açılacaktır. Böylelikle ülkemiz de toplumsal barışa kavuşacaktır.