Eski CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi Doç. Dr. Örsan K. Öymen, CHP'nin kabul edilen yeni program ve tüzüğünü sert şekilde eleştirdi. Öymen, "Bir kez daha ortaya çıktı ki, Baykal adeta, partinin tüzüğünü, programını, tarihsel kimliğini ve davasını değil, kendi şahsını CHP'nin omurgası görüyor. CHP'yi kendisiyle özdeş tutarak CHP=Baykal denklemine derinden inanıyor" dedi.CHP'de genel başkana padişah yetkisiÖymen'in, Radikal'de (25 Aralık 2008) yayımlanan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı ağır şekilde eleştirdiği yazısı şöyle:"Bir siyasi partinin programı onun kurumsal kimliğini, siyasi davasını belirleyen en temel unsurdur. Bir siyasi partinin tüzüğü de, programda belirtilen siyasi dava doğrultusunda nasıl çalışılacağını ve örgütlenileceğini belirleyen temel hukuki metindir. Bu nedenle, hem program hem de tüzük, bir sayisi partinin omurgasıdır.Bun rağmen, 21 Aralık 2008 tarihinde gerçekleşen CHP 14. Olağanüstü Tüzük ve Program Kurultayı, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, kurultay üyelerinin ve parti üyelerinin iradesini hiçe sayan despotik yönetim anlayışına sahne olmuş, AKP tüzüğünü andıran anti-demokratik bir tüzükle birlikte, partinin siyasi kurumsal kimliğini temsil eden, siyasi davasını ve amacını ortaya koyan en önemli belge olan programında da, birçok ciddi, vahim eksiğin, yanlışın, çelişkinin ve belirsizliğin ortaya çıkmasına yol açmıştır.Onaylama süreci1) Kurultay üyeleri 349 sayfalık programı okuma ve program hakkındaki görüşlerini kurultay komisyonlarına ulaştırma fırsatı bulmadan, programı oylamak zorunda kalmışlardır. Program kurultaydan önce üyelere ulaştırılacağına, kurultay günü üyelere ulaştırılmış, kurultay süresi de bir gün ile sınırlı tutulduğu için, üyeler 349 sayfalık metni okumak ve incelemek fırsatı bulamamışlardır. Böylece program, içindeki bir çok yararlı unsur ve çözüm önerisine rağmen, içindeki ciddi eksikler, yanlışlar ve çelişkilerle birlikte üyelere emrivakiyle dayatılmıştır.2) Bir önceki programda (1994) var olan, CHP'nin ideolojik kimliğinin tarihsel sürecini anlatan bölüm olduğu gibi çıkartılmış, böylece 1957-1980 arasındaki dönemli ilgili gelişmeler olduğu gibi atlanmıştır. CHP'nin sol bir parti olmaya doğru attığı ilk adım olan 1957 İlk Hedefler Beyannamesi, 1960'lardaki ortanın solu hareketi, 1970'lerdeki demokratik sol kavramı, 1976 programı ve Sosyalist Enternasyonel'e üyelikle ilgili eski programdaki tüm bölümler çıkartılmıştır.Siyasetin omurgası3) Siyasetin omurgası ve temeli olan ideoloji ile ilgili bölüme sadece bir sayfa yer ayrılmış, ideoloji boyutu bir önceki programın çok daha gerisinde kalmıştır. 4) Bir önceki programda hem sosyal demokrasi hem de sol vurgusu yapılırken ve bu iki sözcük de kullanılırken, yeni programda sadece sosyal demokrasi vurgusu yapılmış, sol sözcüğü tüm programdan çıkartılmıştır. 5) Altı ok anlatılırken, Halkçılık ilkesi sadece iki cümle ile geçiştirilmiş, bu ilkeye, bir önceki programda Halkçılık ilkesine ayrılan yerin üçte biri, yeni programda Milliyetçiliğe ayrılan yerin onda biri kadar bir yer ayrılmıştır. Adında Halk sözcüğü olan bir partinin programında Halkçılık ilkesine bu kadar az yer ayrılmış olması anlaşılır bir unsur değildir. Etnik kimlik6) Yeni programda yer alan 'Etnik kimlik şereftir' ve 'Asimilasyon değil, entegrasyon istiyoruz' biçimindeki ifadelere rağmen, bir önceki programda yer alan 'Kürt sorunu' ifadesi programdan çıkartılmıştır.7) Mecliste temsil için halen var olan yüzde 10 barajının kaldırılmasına yönelik programda hiçbir ifade yer almamaktadır. Sosyal demokrat bir partinin yüzde 10 barajı gibi anti-demoktaritk ve hiçbir batılı demokraside olmayan bir engeli savunması kabul edilebilir bir durum değildir.8) Dünyanın en büyük sol örgütlenmesi olan Sosyalist Enternasyonel'in önemine yönelik yeni programda hiçbir unsura yer verilmediği gibi, 'CHP'nin bu kuruluşlarla ilişkilerini sürdürmesi, bu kuruluşlarda Türkiye'nin çıkarılarına aykırı olarak ortaya çıkabilecek görüşleri ve eğilimleri benimsemi anlamına gelmez' biçimindeki bir ifadeyle, sosyalist Enternasyonel eleştirilmekte. Elbette Türkiye'nin çıkarına aykırı olan hiçbir şeyi CHP kabul etmemelidir, ancak bunun mücadelesini de yine üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonel organlarında ve platformlarında verebilir. Böyle bir ifadeyi parti programına koymak Sosyalist Enternasyonel ile ilişkileri zedelemekten ve Türkiye'nin aleyhine sonuç doğurmaktan başka bir işe yaramaz.9) Yeni programda, 'piyasi ekonomisi gerekli tüm kurum ve kurallarla donatılıp işlevselleştirilecektir' ve 'kamu, piyasa mekanizmasının alternatifi değil, tamamlayıcısı olacak' gibi ifadeler, aynı programdaki neo-liberal ekonomik anlayışa yönelik eleştirilerle ve sosyal adalet kavramıyla çelişkili bir durum yaratmaktadır. 'İşlevselleştirmek' ve 'tamamlamak' sözcükleriyle ne kastedilmektedir, bu yeterince açık değildir. Bir kez daha şu ortaya çıkmıştır ki, Deniz Baykal adeta, partinin tüzüğünü, programını, tarihsel kimliğini ve davasını değil, kendi şahsını CHP'nin omurgası olarak görmekte, CHP'yi kendisiyle özdeş tutarak CHP=Baykal denklemine derinden inanmaktadır.CHP'nin tarihsel süreçte büyük bir bedel ödeyerek, büyük bir mücadele ile elde ettiği kazanımları bir anda yok sayan ve CHP'yi adeta işgal eden bu zihniyetin bir an önce son bulması, CHP Program Kurultayı'nın tekrar toplanarak, yapılan bu yanlışları düzeltmesi gerekmektedir. Şu unutulmamalıdır ki, tarihi ve tarihteki büyük siyasi mücadeleleri yapay bir biçimde yok sayarak silmeye çalışanları tarih yutar ve geleceğe taşımaz."