CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili açıklama yapan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’na tepki gösterdi: Gerekirse değil, o kişiler hakkında mutlaka dava açmak zorundasınız Başsavcı ne demişti?Kart, “Soruşturmayı sürdüren savcıların mesleki sorumlulukla hareket ettiklerine eminim; ancak Ankara Cumhuriyet başsavcısı için aynı şeyi söyleyemiyorum” derken Başsavcı’nın yaptığı açıklamalara da, “Hükümet sözcüsü müsünüz? bu ne kadar münasebetsiz bir konuşma” diye tepki gösterdi. Kart, Başsavcı’ya “Gerekirse değil TCK’nın 8 ve 9’ncu maddesi uyarınca o kişiler hakkında mutlaka dava açacaksınız, bu davaları açmak yasal bir zorunluluktur” diye seslendi. CHP Konya Milletvekili Kart, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Deniz Feneri soruşturmasını ve Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın dün yaptığı açıklamaları değerlendirdi. Deniz Feneri Derneğine Yardım Toplama Yasasına tabi olmadan yardım toplama yetkisi kazandırıldığını, Bülent Arınç’ın TBMM Başkanı olduğu dönemde, Deniz Feneri Derneği’ne ‘Üstün Hizmet Ödülü’ verildiğini belirten Kart, “Sahte vekaletname düzenlediği ya da iştirak ettiği sabit olan Zekeriya Karaman hakkında kamu davası açılmadığı bilinmektedir. Bu vekaletnameyle çok sayıda şirketin içinin boşaltıldığı iddia edilmektedir. Tüm bu süreçler yaşanırken olayın failleri ve sorumluları, kamuoyunun ve hükümetin gözü önünde ve hükümetin bilgisi dahilinde, Kanal 7’yi küçültme operasyonunu sürdürmüşlerdir. Kanal 7’nin sahibi olan Yeni Dünya A. Ş, operasyona tabi tutularak Ağustos 2008 tarihinde 14.6 milyon TL olan sermayesi 400 bin TL’ye indirilmiştir” dedi. Hükümetin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm imkanlarıyla, bu derneğe uluslararası meşruiyet ve etkinlik kazandırma girişimi içinde olduğunu, 1 Şubat 2008 tarihli ‘Uluslararası Yoksulluk Sempozyumunda’ Deniz Feneri Derneğinin öne çıkartılarak bu alanda imtiyaz ve etkinlik yaratıldığını savunan Kart, şunları söyledi:“İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri ve eski TBMM Başkanı'nın doğrudan ya da dolaylı olarak bu ilişkilerin içinde olduğunu ifade etmiyoruz. Ancak vicdani sorumluluk ve yasal sorumluluğu bulunan herkesin, ortaya çıkan bu bulgulardan sonra; bu dernek ile arasına mutlaka mesafe koyması ve dernek yetkilileri hakkında her türlü denetim sürecini hemen başlatmaları gerektiği açıktır. Yetkili konumda olan herkes bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır. Bu süreç birileri tarafından engellendiği takdirde, bu yetkililerin de Deniz Feneri ve bağlı yolsuzluk ilişkilerini himaye ettikleri kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır.” 'İktidar suçüstü yakalandı' Ortada siyasi iktidarın himaye ettiği organize bir yolsuzluk mekanizması olduğunu, iktidarın yolsuzluklardan beslendiğini ileri süren Kart, iktidarın suçüstü yakalandığını, delillerin karartıldığını ve delillere müdahale edildiği savundu.Cumhuriyet savcılarına çağrıTürk Ceza Kanunu'nun 8’nci maddesine göre; fiilin tamamen veya kısmen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suçun Türkiye’de işlenmiş sayılacağına dikkat çeken Atilla Kart, şöyle devam etti:“Yine TCK’nın 9’ncu maddesi gereğince; Almanya’daki hükümlüler Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş’in Türkiye’de yeniden yargılanmaları yasal bir zorunluluktur. Bugüne kadar bu yönde yapılan bir çalışmayı duymadık. Cumhuriyet savcılıklarının şimdiye kadar re’sen bu soruşturma sürecini başlatmaları, en başta Kanal 7 ve Deniz Feneri Derneğiyle bağlantılı şirketlerin kayıtlarına ve delillerine el koymaları gerekirken, bu sürecin yerine getirilmemiş olması, delillerin karartılmasına, şirketlerin içinin boşaltılmasına göz yumulmuş olması başlı başına hukuki ve siyasi anlamda bir skandaldır.” Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın dünkü açıklamalarında ‘Gerekirse Almanya’da mahkum olan kişilerin ifadesinin alınması yoluna gidilir” dediğini hatırlatan Kart, “Başsavcıya ve diğer yetkililere buradan bir kez daha sesleniyoruz; gerekirse değil, TCK’nın 8 ve 9’ncu maddesi uyarınca o kişiler hakkında mutlaka dava açacaksınız, bu davaları açmak yasal bir zorunluluktur. Bu anlamda cumhuriyet savcılıklarını elbette uyarıyor ve göreve davet ediyoruz. Ankara ve İstanbul Cumhuriyet başsavcıları olarak neyi bekliyorsunuz? Hükümetin bu nitelikteki bir soruşturmaya sıcak bakmayacağından mı endişe ediyorsunuz? Böylesine somut suç bilgileri bulunduğu halde hükümetin bu tavrı ve müdahalesi sebebiyle, bu davaları açmaktan vazgeçecek ya da görmezden mi geleceksiniz?” diye konuştu. 'Arınç'ın sözleri inandırıcı değil'Kart bir soru üzerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın RTÜK Başkanı Zahid Akman’dan istifasını istediğine yönelik sözlerini de değerlendirdi. Kart, şunları söyledi:“Sayın Arınç Akman’ı 'istifaya davet ettim' diyor, Akman da duyarlılık göstermiş. Bu devlet yönetimi adına aczdir, itiraftır. Eş dost ahbap ilişkilerinden söz etmiyoruz, devlet yönetiminden söz ediyoruz. Siyaseten dürüstseniz, delillerin karartılmasına göz yummazsınız. RTÜK Başkanı'nın lütfuna gerek kalmadan yasal süreci başlatmanız gerekirken, böyle davranılması tam bir aczdir, itiraftır. Zahid Akman’ın istifa etmesinin gerekçesi yaratılıyor. Sen ondan evvel yolsuzluğun üzerine neden gitmiyorsun, idari soruşturma sürecini neden başlatmıyorsun, onun hesabını ver. Olayı yumuşatarak zamana yaymak istiyorlar. Bu sözleri ciddiye almak ve inandırıcı kabul etmek mümkün değil.Arınç ayrıca, “Ben Deniz Feneri kayıtlarını inceledim, yasadışı bir şey yok” diyor. Kişisel olarak o kayıtları nasıl inceler ve hüküm çıkarırsın. Yapmanız gereken Teftiş Kurulu harekete geçirmek. Başbakan Yardımcısının kayıtları inceledim bir şey yok demesi delillere, yargılamaya müdahaledir.” Belgeler yok edildi iması Kart, Deniz Feneri dosyasında, para trafiğini gösteren belgelerin bulunmadığını, bu delillerin olmaması halinde, sözkonusu isimler yönünden suçun sübut bulmasının mümkün olmadığını da kaydetti. Kart “Alman mercilerinin bu belgeleri göndermemiş olabileceğini tasavvur edemiyorum” dedi. 'Başsavcı hükümet sözcüsü mü?'Kart, soruşturmayı yürüten savcıların mesleki sorumlulukla hareket ettiklerine emin olduğunu da kaydederken, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın dünkü basın toplantısında “Üzerlerinde siyasi baskı olup olmadığı” yönündeki bir soruya verdiği cevabı da eleştirdi. Kart “Sayın Başsavcı hükümet sözcüsü müsünüz, bu ne kadar münasebetsiz bir konuşma. Durumdan vazife çıkaran bir cumhuriyet başsavcısından söz ediyorum” dedi. Kart, Deniz Feneri dosyasında olmayan, para trafiğini gösteren delillerle ilgili de Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ve Adalet Bakanlığı’nın mutlaka açıklama yapması gerektiğini söyledi.