Hülya Karabağlı / Ankara
CHP Genel Başkan Yardımcısı, TBMM-AB Uyum komisyonu Başkanvekili Umut Oran, "Gezi Parkı olayları bir turnusol kağıdı oldu. Takke düştü kel göründü. Avrupa Parlamentosu Sosyalist & Demokratlar Grubu Başkanı Hannes Swoboda başta olmak üzere AB’ye ‘hoş geldin’ diyoruz, biraz geç anladılar ama artık gerçeği anladılar” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın konuyla ilgili yazılı açıklaması şöyle:
AB demokrasi ve özgürlük için önemli bir çıpa. Avrupa’daki demokrasi ve insan hakları standartları da bizler için önemli bir gösterge. Biz onurlu ve adil koşullarda tam üyelikten yanayız. AB ile işbirliğine de hazırız.
Bu noktadan sonra sadece söylem yetmez artık uygulama ve eylem gerek. AB’den sadece söylem bazında değil eylem olarak da hareket bekliyoruz. AKP’nin kurduğu bu baskı rejimi mutlaka sürekli olarak takip edilmeli, anti demokratik uygulamaların tamamı izlenmeli. Kopenhag kriterlerine uygunluk ve siyasi haklara yönelen baskıların ortadan kaldırılması için adımlar atılmalı. Gelecek hafta yapılması planlanan Türkiye – AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısı mutlaka yapılmalı ve bu danışma mekanizması güçlü bir şekilde çalıştırılmalı.
AB süreci asla durmamalı, tam tersine Yargı ve Temel Haklar ile ilgili 23. Fasılla, Adalet, Özgürlük ve Güvenlik ile ilgili 24. Fasıllar açılmalı, bu yolla AKP demokratik adımlar atmaya zorlanmalı. Uzun tutukluluk süreleri, hukuksuz gözaltılar, sahte delilerle süren yargılamalar ve diğer hak ihlalleri mutlaka gündeme getirilmeli. Biz bunları sürekli anlatmaya çalıştık, bu zamana kadar bazıları kulaklarını ve kalplerini kapattılar. Artık yaşananlar sonucuna dünyadaki hiçbir demokrat bu yapılanlara karşı sessiz kalamaz.
Bunun yanında adil ve demokratik bir seçim sisteminin kurulması için de AB gereken girişimleri yapmalı. Biz özellikle seçim barajının düşmesi, seçimlerin sağlıklı yürümesini engelleyen usulsüzlüklerin giderilmesi, sandık güvenliğini ve oy sayımını manipüle edebilecek her türlü uygulamanın ortadan kaldırılması için gereken girişimleri yapıyoruz. Avrupa Birliği de tam üye olmak için müzakerelere devam eden ülkemizde bu olayların takipçisi olmalı.
Türkiye – AB ilişkileri çok eski bir geçmişe sahip, devlet politikası olarak yürütülen, önemli bir süreçtir. Mevcut AB Bakanı bu süreçte sınıfta kalmıştır ve bu süreci sağlıklı bir şekilde yürütemeyeceğini göstermiştir.
Bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesi için AB’nin de artık daha fazla sorumluluk alması, Türkiye’ye sağlıklı bir şekilde bakması, baskıcı, anti demokratik uygulamalarla dolu bir “parti – devlet” anlayışına karşı durması gerekiyor. Bu noktada, AB’nin de üstüne düşen sorumluluğu üstlenmesini, sadece konuşarak değil, uygulamaları ile de demokrasiden yana duruşunu ortaya koymasını bekliyoruz. Daha özgür, demokratik, çoğulcu bir Türkiye hem bölgenin, hem Avrupa’nın hem de Türkiye’nin çok temel bir ihtiyacıdır.