CHP'den 'Cemal Kaşıkçı' açıklaması: Planlanmış bir cinayet

CHP'den 'Cemal Kaşıkçı' açıklaması: Planlanmış bir cinayet

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, kayıp Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı hakkında "Resmen önceden planlanmış bir cinayet sonucu öldürüldüğü anlaşılıyor" dedi.

CHP'li Ünal Çeviköz, Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda, CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun iki günlük İngiltere ziyaretine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Çeviköz, Kılıçdaroğlu'nun "Oxford Union" adlı düşünce topluluğunun daveti üzerine İngiltere'ye gideceğini, 2 günlük programda aralarında gazetecilerin de bulunduğu çeşitli toplum örgütleri ile bir araya geleceğini söyledi.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasına ilişkin soru üzerine Çeviköz, şöyle konuştu:

"Suudi Arabistanlı gazeteci Kaşıkçı'nın durumu çok vahim. Öldürüldüğü, resmen önceden planlanmış bir cinayet sonucu öldürüldüğü anlaşılıyor. Bunun örtbas edilmesi hiçbir şekilde düşünülemez. Türkiye'nin uluslararası topluma karşı çok ciddi bir yükümlülüğü vardır, konunun üzerine gidip açıklanması hususunda. Bunun örtbas edilmesi asla kabul edilemez. Bu Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin daha da kötüye gitmesi sonucunu doğurur."

"Türkiye-ABD ilişkileri çok ciddi etkilenecek"

Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin de bu olaydan dolayı etkilenebileceğini ifade eden Çeviköz, "Bu durum ABD ile Türkiye arasındaki ilişkileri de çok ciddi etkiler. Çünkü Kaşıkçı Washington Post gazetesi yazarıydı. Bu gazete özellikle bu tip konuların üzerine gitmesiyle bilinir. Hiçbir şekilde de peşini bırakmayacaklarını tahmin ediyorum. Bunun için Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde önemli bir dosya konusu olacağı düşüncesindeyim" diye konuştu.

 "Başkonsolosun tutuklanması bile mümkündü"

Çeviköz, "Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Uteybi'nin ülkesine dönmesi engellenebilir miydi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Dönmesi elbette engellenebilirdi.1963 tarihli konsolosluk ilişkilerini düzenleyen Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesi Türk adli makamlarına bu yetkiyi vermektedir. Bu maddeye göre adli bir suç oluştuğu şüphesi varsa o zaman Başsavcılık derhal soruşturma başlatabilir. Bu soruşturma gereği ilgili başkonsolosu ifade vermeye davet edebilirdi. İfade vermeye davet ettiği an suçla ilgili gözaltına alınması hatta tutuklanması bile mümkündür. Ancak bunların hiçbiri yapılmadı. 15 gün sonra olay yeri inceleme ekibi konsolosluk binasına girebildi. Geçen zaman aslında olayın soğumasına yol açtı. Sonunda da Suudi Arabistan Başkonsolosu ağır davranmanın verdiği cesaretle kaçmıştır. Bundan sonraki süreçte Başkonsolosun çağrılabileceğini, Suudi Arabistanlı yetkililerin kendisini iade edeceklerini zannetmiyorum. Bütün yapılacak olanların kendisi Türkiye'den ayrılmadan önce yapılması gerekiyordu."