CHP’den Cumhurbaşkanı Gül’e mektup

CHP’den Cumhurbaşkanı Gül’e mektup
Muzaffer Gençdoğan / Ankara
 
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir mektup göndererek, TBMM’de geçen hafta kabul edilerek Köşk’e gönderilen Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a  onay vermemesini ve Meclis’e geri göndermesini istedi.
Mahmut Tanal, Meclis’teki görüşmeler sırasında Anayasa’ya da aykırı olduğunu savunduğu bazı temel hususların Kanun metnine girmediğini belirterek, mektubunda bu noktalara ayrıntılarıyla yer verdi. Tanal, Kanun’un omurgasını oluşturan tüketici tanımı, banka sözleşmeleri, kredi kartı, tüketicinin seçimlik hakları, oluşturulan kurul ve konseylerin yapısı ve işlevi, test ve analizlerden ücretsiz yararlanma, tüketicinin bilgilendirilmesi, çocukların reklamlarda kullanılmasının yasaklanması ve tüketici örgütleri projelerinin bütçeden desteklenmesi  hususlarının metinde yer almadığını ya da eksik yer aldığını savundu. Tanal’ın dikkat çektiği Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a girmesini istediği hususlardan öne çıkanlar, satır başlarıyla şöyle:
“-Kanunun 4’ncü maddesi 3’ncü bendiyle bir grup için imtiyaz yaratılmakta ve ayrımcılık yapılmaktadır. Anayasa Mahkemesi’ne taşındığı taktirde kesin iptal edilecek bu madde hükmünün metinden çıkarılması gerekir. Bankalar ve kredi veren kuruluşlar Kanun eliyle imtiyaz kazanmakta, bundan böyle tüketicinin yargıya gitme hakkı da elinden alınmaktadır. Maddenin 4’ncü fıkrası da bu kapsamda metinden çıkarılmalıdır.
- Kanun’un ‘haksız şartlar’ başlığı altındaki 5’nci maddesi hükümleri, haksız şart’ın kapsamını daraltmakta ve tüketici aleyhine bir istisna yaratmaktadır, ayrıca Borçlar Kanunu ile de uyumlu değildir. Bu maddenin Borçlar Kanunu’ndaki ‘Genel İşlem Şartları’ ile uyumlu şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir.
 

Ayıplı mal sorumluluğu

 
-Kanun’un 9’ncu maddesiyle, ayıplı maldan satıcı sorumlu tutulmaktadır. Ülkemiz gerçekleri göz önünde tutulduğunda satıcının bir işyeri açıp sonra ortadan yok olmasının ne kadar kolay olduğu tartışmasızdır. Dolayısıyla yürürlükteki Kanun’da yeraldığı şekilde müteselsil sorumluluğun yeni Kanun’da yeralması yerinde olacaktır. Yani satıcı, sağlayıcı, üretici-imalatçı, ithalatçı, acente, bayi ve kredi verenin, malın ayıbından müteselsil olarak sorumlu tutulması hali devam etmelidir.
-Kanun’un 11’nci maddesiyle düzenlenen ‘seçimlik haklar’ın kullanılmasıyla ilgili ifadeler yoruma son derece açık ve karşı tarafın kendi lehine kullanabileceği şekildedir. Bu nedenle, söz konusu hükümlerin kaldırılarak, yerine yürürlükteki Kanun hükümlerinin konulması gerekir. Ayrıca bu maddeye “ayıplı malın yaralanma, ölüm ya da başka bir malın zarara uğramasına neden olması halinde tüketici, üretici-imalatçı ya da ithalatçıdan maddi ve manevi tazminat talep edebilir” ibaresi eklenmelidir.
-Kanun’un 13’ncü maddeyle düzenlenen ‘ayıplı hizmet’ hükümleri kaldırılarak, yürürlükteki Kanunda varolan hali bu Kanuna aktarılmalıdır.
-Kanunun 22’nci maddesinde, kredi kartı ile taksitli alışverişler tüketici kredisi sözleşmesi olarak değerlendirilmektedir. Ancak ortada tüketici ile yapılan bir sözleşme varolmayıp, bankanın kendi tasarrufu ile tanımladığı bir durum söz konusudur. Bu maddeye ‘Bu sözleşme nedeniyle tüketiciye ek bir yükümlülük ya da masraf yüklenemez’ ibaresinin eklenmesi zorunludur.
 

Kredi kartları ve yıllık aidat

 
-Kredi kartı yıllık aidatı, hiçbir yasal dayanağı olmayan bir kazanç iken ve mahkemeler ile Yargıtay yıllık aidat alınamayacağına ilişkin bir çok karar vermişken, Kanun’a ‘Bankalar hizmet içermeyen ve aidatı olmayan bir kart çıkarmak zorundadır. Hizmet içeren kartlardan yıllık aidat alınabilir’ ibaresi eklenerek yargı kararları bertaraf edilmekte ve tüketicinin hak arama yolları kapatılmaktadır. Bankalar kredi kartlarından fazlasıyla gelir elde ediyorken bir de yıllık aidat soygunu yapmaları hakkaniyete aykırı düşmektedir. Ülkemizde halen 54 milyon kredi kartı, 92 milyon banka kartı kullanıcısı olduğu, yıllık aidat tutarının en az 35 lira olarak uygulandığı dikkate alındığında bankaların kazançları ortaya çıkmaktadır. Bu soyguna dur demenin tek yolu Kanun’a madde konulması ve yıllık aidat alınamayacağına dair hüküm içermesi gerekir.
-Kanuna ‘Tüketici örgütleri’ başlıklı yeni bir madde eklenerek ‘En az 5 yıldan beri faaliyette bulunan ticari, siyasi ve idari kurumlardan bağımsız olan tüketici dernekleri ile kamu yararı statüsü ile faaliyette bulunan tüketici derneklerine faaliyetlerini sürdürmeleri amacıyla genel bütçeden ödenek ayrılır’ hükmü konulmalıdır.
 

Tüketici hakem heyetlerine başvuru

 
-Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuranların talebi halinde avukatlardan hukuki yardım alabilmesi sağlanmalıdır. Kanuna göre, tüketici hakem heyetine başvurularda bedeli 3 bin liraya kadar olan ürünlere ilişkin kararlar kesin karar niteliğindedir. Kira sözleşmelerine ilişkin davalarda 1.500 lira kira alacağına ilişkin bir karar için temyiz yoluna başvuru hakkı tanınırken, tüketiciye 3 bin liranın altında aldığı ayıplı bir ürüne ilişkin başvurular hakkında verilen kararlara itiraz etme hakkı tanınmamaktadır. Bu durum, Anayasa’nın hak arama özgürlüğü ilkesine aykırıdır.”