CHP'den Hükümete destek TBMM (A.A)

-CHP'den Hükümete destek TBMM (A.A) - 24.01.2012 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fransa Meclisi ve Senatosunda kabul edilen teklife ilişkin ''Bu ayıpla Fransa'nın, 'Biz özgürlüğü savunuyoruz, bizde düşünce özgürlüğü vardır' deme şansı kaybolmuş durumda. Hükümete bu konuda açık çek veriyoruz. Tutarlı, kararlı politika izleyin, alacağınız her kararda yanınızdayız'' dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, özgürlüğü, bağımsızlığı savunan, Türkiye'ye araştırmacı gazeteciliği getiren Uğur Mumcu'yu, ölümünün 19. yılında andıklarını belirtti. Mumcu'nun ölümünden itibaren bütün siyasetçilerin, katillerin bulunacağına dair namus sözleri verdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, tetikçilerin bulunduğunu, ancak asıl katilerin bulunamadığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Kaç yıl geçerse geçsin demokrasi kahramanı, düşünce özgürlüğü şehidini asla unutmayacağız. Her birimiz Uğur Mumcu gibi yürekli olmak durumundayız'' dedi.  Kemal Kılıçdaroğlu ayrıca, sosyal demokrasi hareketine önemli katkıda bulunan İsmail Cem ve Aydın Güven Gürkan'ını da ölüm yıldönümlerinde andıklarını ifade etti. Fransa Meclisi ve Senatosunda kabul edilen teklife değinen Kılıçdaroğlu, ''kendisini inkar eden ülke'' olayına tanık olduklarını söyledi. Fransa'nın, aldığı bu kararla kendi geçmişini inkar ettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Hani 1789 devrimi? Hani aydınlanma, düşünce özgürlüğü vardı. Bunu düzeltmek Fransız halkı ve aydınlarının görevidir. Bu kara leke Fransız tarihinden çıkarılmak isteniyorsa, Fransız Parlamentosuna düşen görevler var. Teklifi Anayasa Mahkemelerine götürmeliler. Bu ayıpla Fransa'nın, 'Biz özgürlüğü savunuyoruz, bizde düşünce özgürlüğü vardır' deme şansı kaybolmuş durumda'' diye konuştu. Fransa'ya karşı yaptırımların dikkatle ele alınması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:  ''Hükümete bu konuda açık çek veriyoruz. Tutarlı, kararlı politika izleyin, alacağınız her kararda yanındayız. Yeter ki kararlı olun, doğru karar alın. Daha önce karar çıktı. Bir Bakanları 'Bu önemli değil, biz Fransız iş adamlarını bekliyoruz' dedi. İsviçre de benzer karar almıştı. O zaman da büyük laflar edildi. Şimdi onların bir anlam içermediğini gördük. 21. yüzyılın kara lekesi Fransa açısından, Hükümetin atacağı kararlı adımların yanında olacağız. Ancak, bu konuda kararsızlık sergilerse, yeri ve zamanı gelirse, Hükümeti eleştirmeye de devam edeceğiz.'' -''Türkiye, korku tünelinden geçiyor''- Türkiye'nin bir korku tünelinden geçtiğini, özelikle son 15-20 günde ürkütücü olaylara tanık olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''Ne oluyor bu ülkede? Neden böyle tablo çıkıyor? Demokrasi neden ağır aksak gidiyor? Neden yara alıyor? Hani biz adaletten, insan haklarından söz ediyorduk; bunlar neden yok?'' diye konuştu.  Ortaya çıkan tabloya şaşırmadığını, AK Parti'yi demokrasinin güvencesi olarak görenlerin şaşırdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:  ''Demokrasinin güvencesi olarak gördüğünüz AKP, demokrasinin güvencesi değil, onu askıya alan siyasi partidir. Biz defalarca söyledik, 'demokrasi askıya alınacak' dedik, gülüp geçtiniz ve 'bunları muhalefet yapıyor' dediniz. Şimdi sizin kapınızı çalmaya başladılar. Biz kararlılıkla bu olayların üzerine gideceğiz. Halkla beraber, demokratik yollardan her türlü mücadelemizi yapacağız. Hrant Dink olayı, turnusol kağıdı gibi ortaya çıktı. Katledildiği tarih 19 Ocak 2007. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü, basına, 'Cinayetin herhangi siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı yok. Zanlı, milliyetçi duygularla cinayeti işlemiş' dedi. Bu açıklamayı yapan arkadaşımız şimdi Osmaniye'de Vali. Daha olayın üzerinden 24 saat geçmeden yapılan bir açıklamaydı. 'Ortada örgüt yok' diyor. O dönem İstanbul Valisi Muammer Güler. Güler bu olayları bilmiyor muydu? Ne yaptık, getirdik devletin en kozmik yönetimlerinden birinin, Kamu Güvenliği Müsteşarlığının başına. Dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü, şimdi Emniyet Müdürü. Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü, şimdi Emniyet İstihbarat Daire Başkanı. Sayın Başbakan, 'Olayın faalini yakalayacağız' diyordu. Bu cinayetin ne zaman, nerede işleneceği belliydi zaten. Senin bunu anından bulman lazım. 17 ihbar dilekçesi gidiyor, 'cinayet şurada, şu silahla işlenecek' diye. 'Haberimiz yok' diyorlar. Hepsinin haberi var, hepsi örgütlü. Eski üst düzey istihbarat görevlisi, 20 Eylül 2010 tarihinde, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişine ifade veriyor ve süreci anlatıyor. Ben Sayın Başbakan'a soruyorum. Bu ifade tutanağı neden Hrant Dink'in avukatlarına verilmiyor? Siz bu ifadeler üzerine ne yaptınız? Başbakan, 'Ankara'nın derin dehlizlerinde bu kaybolmayacaktır. Örgüt varsa bulunacaktır' diyor. Beyefendi, derin dehlizlerin efendisi, sahibi sizsiniz. Emniyet Müdürü, Valisi, istihbaratçısı var. Herkes olayı biliyor. Hatta bir Vali, 'Bana haber verilseydi ben önlerdim' diyor. Sayın Başbakan nelerden bahsediyor? Pişkinliğin bu kadarına 'pes' diyorum.'' -''Dava AKP'nin gözetimi altında yürütüldü''- Hrant Dink olayı ile ilgili davada kararı veren yargıcın, 'Örgütle ilgili suçlamamız veya bu konuda karar vermemiz için yeterli delil yok' dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bunun önemli bir itiraf ve bir yargıcın çığlığı olduğuna dikkati çekti.  Mahkemelerin delil toplayamayacağını, delileri savcının ve emniyet birimlerinin toplayabileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Yargıç da önüne gelen bu delilere göre karar verir. O delilleri, o yargıcın önüne kimler getirmedi. Az önce saydığım insanlar. AKP'nin gözde bürokratları. Bunları neden dava dosyasına koymadılar? Bu dava neresinden bakılırsa bakılsın, AKP'nin gözetimi ve koruması altında yürütülen bir davadır'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:  ''(Biz mahkemelerin işine kaşımayız) diyor Başbakan. Ne demek 'karışmayız.' Senin hakimleri, savcıları sağa sola dağıttığını bilmeyen mi var? Sen bunu ancak benim külahıma anlatırsın. Bir olay ortaya çıkıyor, kamuoyu tepkisini gösterirken ertesi gün Adalet Bakanı, 'yargı reformu paketini açıklayacağım' diyor. Kamuoyunun dikkatini başka yöne sevk etmek için. Bunlar icraatçı değil reklamcı Hükümet. Kendilerini sıkıştıran bir olay olduğunda gündemi değiştirmek istiyorlar. Hrant Dink davasıyla ilgili olarak kamuoyunun tepkisi olmasaydı, Recep Tayyip Erdoğan'ın kılı bile kıpırdamazdı. Şimdi, 'Yanlıştır düzeltilecek' diyor. Hani sen mahkemelerin işine karışmazdın. Düzeltileceğini nereden biliyorsun? Yargıya talimat mı verdin? Öyle anlaşılıyor. Birbiriyle çelişen ne varsa AKP iktidarında var. 5 yıldır delil bulamadınız, şimdi mi bulacaksınız? Göreceksiniz bunların hepsi utulacak. Ama biz unutmayacağız.'' Hafta sonunda Gebze'ye gittiğini ve kamyon şoförlerinin sorunlarını dinlediğini anlatan Kılıçdaroğlu, şoförlerin özelikle pahalı mazottan şikayetçi olduklarını söyledi. Kamyon şoförlerinin, maliyetlerini kurtarmak için 10 numara yağ kullanmak zorunda kaldıklarını anlattığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Üç, dört haftadır evine gidemeyen şoförler var. Dertleri öyle kolay kolay giderilecek gibi değil. Dertlerini anlatacak makam da bulamıyorlar'' dedi.  Grup başkanvekilerinden, kamyoncu ve taksici esnafının sorunlarına ilişkin Meclis Araştırması açılması için önerge vermelerini isteyen Kılıçdaroğlu, ''Biz onların sorunlarını dile getireceğiz. Bakalım kim çözmekten yana, kim değil'' dedi.