CHP heyeti, 24-25 Eylül tarihlerinde insani yardım götürdüğü Kobane halkı, Kabane Kantonunun Başbakanı Enver Müslim ve PYD Eş Başkanı Asiye Abdullah ile çok sayıda görüşme yaptıkları yetkililerle incelemesine ilişkin bir rapor hazırladı. "Kobani İzlenimi Raporu” başlığıyla yayımlanan raporda, “Suruç'ta sinyal kesiciler her yerde, iletişimin fişi çekilmiş, köylerin birbirleri ile bağı kopuk. Suruç sesini duyuramıyor. Bu yasağa son verilmelidir” denildi. PYD Eş Başkanı Asiye Abdullah'ın da görüşlerinin yer aldığı raporda Abdullah, "IŞİD’in Kobani’yi ele geçirmesi durumunda Türkiye’ye gireceğini, Türkiye’nin de tehdit altında olduğunu" belirtti.
"IŞİD’in askeri, siyasi, istihbarat desteği olmadan ayakta kalması mümkün değildir. Bu nedenle, bu kaynakların sonlandırılması için her türlü girişimde bulunulmalıdır" tespitinin yer aldığı raporda, "Bölge oluşturmak tezine son verilmelidir. Kobani halkı heyetimize tampon bölgenin kendilerine karşı düşünüldüğünü belirtmiştir” değerlendirmesi yapıldı. Raporda, “ Tampon Bölge planının Suriye rejimine ve Kürtlere karşı düşünüldüğü heyetimiz yönünden tartışmasızdır. Zira IŞİD’in elinde uçak ve helikopter olmadığı bilindiğine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uçuşa Yasak Bölge” savunması hedefin kimler olduğunu yeterince açıkça ortaya koymaktadır. Hedef Suriye, Esad muhaliflerini eğitecek bir harekât alanı ve Kürtlerin denetim altında tutulmasıdır” görüşü ifade edildi.
15 maddelik değerlendirmenin yer aldığı ‘Kobene İzlenimi’ raporu şöyle.
CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba ve Mehmet Bekaroğlu, Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, PM Üyesi Av. Şenal Saruhan, İstanbul Belediyelerini temsilen Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ve Ataşehir Belediye Bşk Yrd Abdullah Der ile Şanlıurfa, Adıyaman ve Gaziantep İl Başkanları ve yöneticilerinden oluşan CHP heyeti, 24 Eylül sabahı Şanlıurfa Suruç ilçesine gelerek Suruç Kaymakamlığı, Suruç Belediyesi, Mürşitpınar sınır kapısı, Yumurtalık başta olmak üzere kabul ve toplanma kapıları, Süleyman Şah Parkı, YİBO gibi kamplar ve nihayet Kobani’ye geçerek temaslarda bulunmuştur.
Heyet beraberinde Beylikdüzü, Büyükçekmece, Silivri, Çatalca, Ataşehir, Şişli, Avcılar, Sarıyer ve Seyhan Belediyelerinin hazırladığı 10 tır insani yardımı götürmüş ve yardımların önümüzdeki günlerde de devam edeceğini açıklamıştır.
Kobani’ye geçiş sırasında orada bulunan şehrin başbakanı Enver Müslim ve PYD Eşbaşkanı Asiye Abdullah gibi şehir yetkilileriyle de görüşme imkânı bulan heyetimizin izlenim ve görüşleri aşağıda dikkatinize sunulmuştur.
IŞİD teröründen kaçarak Türkiye’ye sığınanların 15-16 Eylül 2014 günü boyunca Şanlıurfa Suruç’tan Türkiye’ye akın ettiği görülmektedir. İlk saatlerde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti geçişlere izin vermemişse de gelenlerin sayısının on binler oluşu, iç ve dış kamuoyunun insani sığınma ve yardım beklentisi ve oluşan baskı gelenlere kapıların açılmasına yol açmıştır.
Gelenlerin sayıları bilinmemektedir. Suruç Kaymakamı heyetimize gelen insan sayısını 150 bini aşkın kişi olarak açıklamıştır. Bu kişilerin adlarının tek tek kaydedildiğini söylemiştir. Oysa Suruç Belediye Eşbaşkanı ise gelen insan sayısının abartılmış olduğunu, Suruç veya etraf şehirlerde yüz binlerce insanın görülmediğini, hükümetin Kobani’nin boşaldığı yönünde bir algı oluşturduğunu söylemiştir. Kobanili yetkililer ise ilk gün Türkiye’ye 50-60 bin kişinin panikten geçmiş olabileceğini, daha sonra moral bozukluğun atılmasıyla bu sayının en az yarısının geri gelmiş olduğunu, Türk hükümeti ve medyanın geri dönüşleri izlemediğini ve yayınlamadığını ileri sürmüştür.
Suruç Kaymakamı göçzedelerin “IŞİD’ten kaçtığını” söylemiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mükemmel bir insani yardım yaptığını, kriz anından beri AFAD ve diğer tüm örgütleriyle devrede olduğunu ileri sürmüştür. Suruç Belediye Eşbaşkanı ise Kobani’de olanların Türkiye Hükümetinin izlediği politikalardan ayırt edilemeyeceğini belirtmiştir. Kobani’ye dönük saldırıların IŞİD’i destekleyen AKP’nin bir eseri olduğunu düşündüklerini söylemiştir. Bu konuda Kobani Kanton Başbakanı Enver Müslim ve Asiye Abdullah da Türkiye hükümetinin sorumluluğunu vurgulayan sözler etmişlerdir. Her iki yetkili Türkiye’nin IŞİD’e destek vermeseydi işlerin buraya varmayacağını belirtmişlerdir.
Göçzedeler Suruç Süleyman Şah Parkı ve Şanlıurfa’daki YİBO binasında tutulmaktadırlar. Heyetimiz yüzbinler değil, bu bölgelerde on binleri dahi görmemiştir. Her iki noktada sadece yüzlerle ifade edilebilecek insan bir arada görülmüştür. Bu durumda 150 bin kişinin nerede olduğu hükümet açısından bir soru işaretidir.
Göçzedelerin kaldıkları yerler sağlıksız, koşullar sıhhi olmaktan uzaktır. Günde iki defa çorba ve makarnadan oluşan yemek verilmektedir. Sabun başta olmak üzere temizlik malzemesi sıkıntısı vardır. Göçzedelerin en önemli ihtiyacı ise sıcak sudur. Günlerdir banyo yapamayan çocukların yüzlerinde toz, kir ve yaralar mevcuttur. Henüz 4 günlük bebeğiyle sınırı geçen ve çocuğunu toz ve kum fırtınasından korumakta zorlanan anneler ile heyetimiz görüşme fırsatı bulmuştur. Bunun gibi küçük çocuklar acilen sağlık kuruluşlarında kontrol altına alınmalıdır.
Şanlıurfalı halkın evlerinde, petrol istasyonlarında, depolarda, dükkânlarda kalan göçzedelerin sorunları, misafir oldukları insanlara getirdikleri yük bilinmemektedir. Şanlıurfa halkı gönüllü olarak göçzedelerin sıkıntılarına ortak olmuştur.
Göçzedelerin önemli bir kısmı hayvan ve otomobilleri sınırdan alınmadığı için kabul noktasında günlerdir beklemektedir. Özellikle susuzluk ve yemsizlik sebebiyle ölen hayvan cesetleri Kobanililer ile aynı ortamda beklemekte, adeta hastalık saçmaktadır. Bakanlık hayvanların satın alınacağını açıklamışsa da kısa sürede vazgeçmiştir. Hayvanların kontrolden geçirilerek alınması, satın alınarak kesilmesi ve etinden yararlanması gibi seçenekler değerlendirilmelidir.
Göçzedeleri karşılayan ve yerleşimlerine mihmandarlık eden AFAD takdir edilecek bir çalışma yürütmekle birlikte yukarıdaki sorunların varlığını yerinde gözlemlemiş bulunmaktayız.
Suruç etrafındaki sınıra giderek Kobani halkıyla dayanışma duygularını göstermek isteyen yurttaşlarımıza yönelik yoğun polis ve asker engellemesine heyetimiz canlı olarak tanıklık etmiştir.
Türkiye’nin her yerinden getirilen TOMA, panzer ve askeri araçlarla Suruç’un etrafının kuşatıldığını, gösteri, yürüyüş, basın açıklaması gibi demokratik etkinliklerin askıya alındığını, Suruç’ta resmi olmayan bir “savaş hali”nin ilân edildiğini gözlemlemiş bulunmaktayız.
25 Eylül günü öğlen saatlerinde Kobani bölgesine giden üç milletvekilinden oluşan heyetimiz sırasıyla doktor, dışişleri sorumlusu, Kobani Başbakanı Enver Müslim ve PYD Eşbaşkanı Asiye Abdullah ile görüşmüştür. Heyetimiz PYD ve IŞİD arasındaki savaşı gözleriyle görmüştür. Kobani’den ayrılırken her iki tarafın top atışları karşılıklı ve seri olarak devam etmekteydi.
Sağlık görevlisi son 10 günde 35 Kobanilinin IŞİD saldırılarında öldüğünü, 135 kişinin ise yaralandığını bildirmiştir.
Başbakan Enver Müslim IŞİD’in AKP tarafından desteklendiğine inandıklarını belirtmiştir. IŞİD’in elindeki silahtan, üstündeki üniformaya kadar pek çok malzemenin Türkiye’den geldiğine pek çok defa şahit olduklarını belirtmiştir.
Enver Müslim AKP hükümetinin IŞİD’e desteğinin Türkiye’ye de zarar verdiğini, zira IŞİD’in bölgedeki tüm halkların düşmanı olduğunu söylemiştir.
Türkiye’den dayanışma, IŞİD’e karşı işbirliği ve kendilerine dostluk eli beklediklerini belirten Müslim, Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) 10 TIR yardım malzemesi getirmemiz nedeniyle teşekkürlerini ifade etmiştir.
PYD Eşbaşkanı Asiye Abdullah ABD ve koalisyon güçlerinin Irak’ta ve Suriye’de gerçekleştirdiği hava bombardımanlarından duyduğu memnuniyeti vurgulayarak, henüz Kobani ve etrafındaki IŞİD mevzilerinin vurulmamasının anlaşılmaz olduğunu düşündüklerini belirtmiştir.
Abdullah, IŞİD’in Kobani’yi ele geçirmesi durumunda Türkiye’ye gireceğini, Türkiye’nin de tehdit altında olduğunu belirtmiştir.
Heyetimize eşlik eden görevlilerle birlikte Kobani içinde attığımız tur sırasında şehrin merkezinde halkın toplaştığını, yiyecek ve sağlık malzemesi sıkıntısı olduğunu gözlemledik.
Heyetimize konuşan sağlık yetkilisi IŞİD ile çatışmalarda en çok sargı bezi ve alçıya ihtiyaç bulunduğunu söylemiştir.
Heyetimize konuşan Kobani’de yaşayan bazı kişiler, Kobani’yi kuşata IŞİD saflarında kendilerine karşı savaşan Türkiye’den gelmiş resmi görevliler olduğunu iddia etmişlerdir.
Heyetimize konuşan Kobani’de yaşayan kişiler Türkiye’nin yapması gereken görevin özellikle IŞİD’e verilen desteğini kesmesi olduğunu ifade etmişlerdir.
‘Bölge için derhal acil eylem planı oluşturulmalı’
Heyetimizin Yaptığı incelemeler de göstermiştir ki tıbbi ve insani yardımların acilen artırılması ve bir eylem planı doğrultusunda hareket edilmesi gerekmektedir.
Acil eylem planı önerisi
1. Savaş mesai saati dışında da devam etmektedir. Asıl çatışma ve saldırılar ve doğal olarak yaralanma ve ölümler gece olmaktadır. Eğer Türkiye, Cumhurbaşkanının BM zirvesinde ilk kez söylediği gibi IŞİD'i “terörist” olarak görüyorsa, eylemleri ile bunu hissettirmelidir. Kobani'ye ambargo acilen kaldırılmalı, yiyecek ve giyecek satışına, yardımına izin verilmelidir.
2. Mürşitpınar sınır kapısında ambulans saat 18:00’e kadar duruyor. Gece ambulans yok. Gece yaralanan insanlar sabaha kadar bekletiliyor. Kobani'de tıbbi anlamda, ilaç, sargı bezi, alçı ihtiyacı var. Sınır kapısında yaralıların mesai saati dışında ambulansla nakli yapılmalıdır.
3. Hayvanları dolayısıyla sınırdan geçemeyen sığınmacıların durumu bir an evvel çözülmelidir. Sınırda telef olan/olacak olan hayvanların hastalıklı durumları incelenerek, sağlıklı hayvanlar Et-Balık Kurumu tarafından satın alınmalıdır.
4. Konaklanan çadırlarda ishal ve göz ağrısı şikâyetleri yaygındır. Hemen her çocuğun yüzünde yara ve kabarıklık mevcuttur. Tedavi için gönüllü doktorlar ve STK’lar hizmet vermektedir. Resmi doktor ve tedavi imkanı yoktur. Her gün çorba, makarna ve pilav verilmektedir. Beslenme bozukluğu nedeniyle ishal yaygın ve diğer sebeplerden dolayı çoğu sığınmacı hastadır. Şartlar iyileştirilmelidir.
5. Çadırlar büyük olduğu gibi aralarında bölme de yoktur. Birbirini tanımayan 8-10 aile aynı ortamda kalmaktadır. Aile mahremiyetine saygı gösterilmemektedir. Çadırın içinde elektrik yoktur. Sürekli karanlıkta kalmaktadırlar. Sığınmacılar kaçtıkları elbise ile günlerdir öylece durmaktadırlar. Yıkanacak bir ortamları yoktur. Sıhhi şartların düzelmesi için adım atılmalıdır. Acilen temiz kıyafet desteğinde bulunulmalıdır. Süleyman Şah Parkındaki çadırların ve YİBO binasının gerekli temizliği ve ilaçlanması bilinçli ve kontrollü şekilde gerçekleştirilmelidir.
6. Esad rejiminden kaçıp gelen Suriyeli sığınmacılara Türkiye tüm sınırlarında araçlı geçişe izin verildiği halde, IŞİD’den kaçanlara araçlı geçiş yasaktır. Bu duruma son verilmelidir. Aracını geçiremediği için günlerdir sınırda toz ve kum fırtınası altında bekleyen sığınmacıların araçlarıyla geçişine izin verilmelidir.
7. Kobanililer için Suruç Yatılı Bölge Okulu ve Süleyman Şah parkında kurulan çadırların hali içler acısıdır. Hayvanlar için bile burada yaşamak çok zordur. İyileştirme yapılmalıdır.
8. Suruç'ta sinyal kesiciler her yerde, iletişimin fişi çekilmiş, köylerin birbirleri ile bağı kopuk. Suruç sesini duyuramıyor. Bu yasağa son verilmelidir.
9. IŞİD’in askeri, siyasi, istihbarat desteği olmadan ayakta kalması mümkün değildir. Bu nedenle, bu kaynakların sonlandırılması için her türlü girişimde bulunulmalıdır. Türkiye’de bu konuda üstüne düşen sorumluluğu almalıdır. Zira, bu yapılmadan sürdürülen insani yardımların da hiçbir anlamı olmamaktadır.
10. Tampon Bölge oluşturmak tezine son verilmelidir. Kobani halkı heyetimize tampon bölgenin kendilerine karşı düşünüldüğünü belirtmiştir.
11. Tampon Bölge planının Suriye rejimine ve Kürtlere karşı düşünüldüğü heyetimiz yönünden tartışmasızdır. Zira IŞİD’in elinde uçak ve helikopter olmadığı bilindiğine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uçuşa Yasak Bölge” savunması hedefin kimler olduğunu yeterince açıkça ortaya koymaktadır. Hedef Suriye, Esad muhaliflerini eğitecek bir harekât alanı ve Kürtlerin denetim altında tutulmasıdır.
12. AFAD’ın çalışmaları saygı duyulacak nitelikte olduğu halde yetersizdir. AFAD yetkililerinin kendileri de yeterli personel bulunmadığını belirtmişlerdir. Bölgede bir başıboşluk söz konusudur. Sınırdan geçen insanlar ne yapacaklarını bilememekte ve öylece beklemektedirler. Acilen görevli sayısı artırılarak ailelere daha ciddi rehberlik edilmeli ve sığınmacıların başta temizlik, barınma, giyinme, gıda ve sağlık ihtiyaçları giderilmelidir. Bugüne kadar Suriye’den gelenlere imkanlar sunan ve onlara amade olan AKP’nin, söz konusu Kürtler olduğunda nasıl bir tutum içinde olduğu ortadadır.
13.Heyetimiz Kobani halkının geleceğini kendisinin belirlemesi gerektiği görüşündedir. IŞİD saldırısı haksız ve hukuksuz olduğu kadar insanlık dışıdır. Heyetimiz bu insanlık dışı saldırılara göz yumanların ve bu suça ortak olanların tutumlarından vazgeçmesi çağrısında bulunmaktadır.
14. Heyetimiz Kobani düşse bile IŞİD’in orada sonsuza kadar tutunamayacağı görüşündedir. ABD ve koalisyon devletlerinin IŞİD’e karşı BM toplantısında kararlaştırdığı önlemler bilinmektedir. Göçzedeler bir gün evlerine dönecek, IŞİD yok edilecektir. Bu nedenle demokratik bir devletin yapması gereken IŞİD’e karşı masum insanların yanında yer almaktır.