CHP'nin "Öteki Türkiye Emek ve Şiddet" raporunda, 2013 yılının ilk dokuz ayında 842 kadının öldürüldüğü, 45 çocuk işçinin de iş kazasında hayatını kaybettiği kaydedildi. 2012 yılında en az 12 nefret cinayeti işlendiği belirtilen raporda, LGBT bireylerin linç girişimi, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı kaydedildi.
Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin tarafından “Öteki Türkiye Emek ve Şiddet” raporu hazırlandı. Radikal'de yer alan habere göre, raporda işçi haklarının yanı sıra, kadın , çocuk, gay ve lezbiyen haklarına da yer verildi. Önsözünde Tekin’in, “Amacımız, naylon çadırda yananların, 50 liralık gaz maskesi olmadığı için kuyuda zehirlenenlerin, balık istifi araçlarda kazada ölen mevsimlik işçilerin, devlet şiddetiyle hayatını kaybeden gencecik fidanların, cinayete kurban giden kadınların, cinsel yönelimler ve cinsiyet kimlikleri sebebiyle nefret cinayetlerine kurban gidenlerin ve iktidarın susturduğu halkımızın sesi olmaktır” ifadelerinin yer aldığı raporda dikkat çeken konularda verilen bilgiler şöyle:
Mevsimlik tarım işçileri: Ortalama 4 ay çalışan mevsimlik tarım işçisi sayısının -kayıt dışı çalışanlar ve çocuklar ile birlikte- en az 1 milyonluk bir nüfusu kapsadığı tahmin edilmektedir. 2012 yılında Birleşmiş Millet Nüfus Fonu tarafından Türkiye’de gerçekleştiren çalışma; mevsimlik tarım işçilerinin yaklaşık yüzde 10’unun 5 yaş altında, yüzde 40’ının 14 yaş ve altında, yüzde 2.2’sinin ise 65 yaş ve üzerinde olduğunu göstermektedir.
Kot işçileri: Kot kumlamaya bağlı slikozis hastalığı dünyada ilk kez 2004’te, Türkiye’de ise 2005’te görülmüştür. Yaklaşık 600 hastaya slikozis teşhisi konmuş ve bu hastalardan -2012 verilerine göre- 50’si hayatını kaybetmiştir.
Çocuk işçiler: Çalışan çocuk sayısı 6-14 yaş grubunda 292 bin kişi, 15-17 yaş grubunda ise 601 bin kişidir. Çalışan çocukların yüzde 50,2’si okula gitmiyor. Çalışan çocuk sayısı 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükselmiştir. 2012 yılında önlenebilir nedenlerden dolayı 36 çocuk iş kazası kurbanı olmuştur. 2013’ün sadece ilk 9 ayında ise en az 45 çocuk işçi hayatını kaybetmiştir.
Kadın istihdamı: Milletvekillerinin 79’u (yüzde 14,2), hükümetteki 26 bakandan 1’i, 2 bin 924 belediye başkanın 26’sı (yüzde 1), 34 bin 210 muhtardan 65’i (yüzde 0,2), 81 valinin 1’i, 103 rektörden 5’i, 185 büyükelçiden 21’i kadın. 26 müsteşar arasında hiç kadın yok. Kadınların çoğu güvencesiz ve kayıtsız olarak çalıştırılan ev işçileridir.
Kadın cinayetleri: Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet Türkiye’de giderek normalleşip olağanlaşmakta; şiddet, tecavüz, cinayet, taciz, sömürü, ücrette eşitsizlik gibi konulara tepkisizlik büyümektedir. Bu nedenle, Türkiye’de kadın cinayetleri son 10 yılda yüzde bin 400 arttı. 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2013’ün sadece ilk dokuz ayında bu rakam 842’ye ulaştı.
LGBT bireyler: Sadece 2012 yılında en az 12 nefret cinayeti gerçekleşmiştir. Bunlara ek olarak, LGBT bireyler sayısız linç girişimi işkence ve kötü muameleye maruz kalmaktadır. LGBT’lere yönelik nefret saldırıları ve nefret söylemi arttı. LGBT’lere karşı işlenmiş suçlarda failler ‘haksız tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimlerinden yararlanmayı sürdürdü. Cinsel kimliklerinin ortaya çıkmasından ötürü polis görevlileri, öğretmenler ve banka personelleri işlerinden atıldı. Lise ve üniversite öğrencileri ayrımcılık yaşayarak okuldan ayrılmaya zorlandı. Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nde eşcinsellik ve transeksüellik ‘hastalık’ olarak görülmeye devam etti. Silahlı Kuvvetler Disiplin Yasası’nda eşcinsellik ‘gayri tabii’ olarak tanımlandı. İnternet Yasası, politik ve ahlakî olarak uygun görülmediği gerekçesiyle LGBT sitelerine karşı kullanıldı.
Polis şiddeti: Polis teşkilatı, devletin zor kullanma aygıtı olarak özellikle toplumsal olay ve eylemlerde kullandığı şiddet ile gündeme gelmektedir. Bu şiddet kullanımını istisnai olmaktan çıkaran ve sistematik hale getiren sebeplerin bir kısmı amirler tarafından verilen hukuk dışı müdahale emirleri; çalışma saatlerinin uzunluğu ile beslenme ve tuvalet ihtiyaçlarının bilinçli olarak kısıtlanması sonucu doğan anksiyete bozuklukları; eylem yapan kitlenin baştan suçlu kabul edilmesine yönelik teşkilat tarafından hazırlanan algı yönetimi çalışmaları.