Türkiye’de yargının ağır iş yükünden söz edilirken adalete erişim konusunda yüksek harç bedelleri sebebiyle de bir mağduriyet yaşanıyor. Sade bir yurttaşın açacağı bir dava için 200-300 TL harç ve masraf ödemesi gerekirken, bilirkişi ile keşif ücreti de eklendiğinde bu meblağ 1000 TL’yi aşabiliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na en son 1.5 milyon TL’lik manevi tazminat açan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ödeyeceği harç bedeli yaklaşık 26 bin TL. CHP Genel Başkanı’na çok sayıda dava açtığı düşünüldüğünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önemli miktarlarda harç bedeli ödemesi gerektiğine dikkat çeken CHP Muğla Milletvekili, Meclis Adalet Komisyonu sözcüsü Ömer Süha Aldan, “Bu kadar harç bedeli parası nereden geliyor” sorusunu yöneltti.
Tazminat davalarında kişinin sebepsiz zenginleşmesinin önüne geçmek amacıyla manevi tazminata hükmetmek için öncelikle davalı kişinin mal varlığı ve ödeme gücünün dikkat alındığını belirten CHP’li Aldan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'na iki kez aynı miktarda 1.5 milyon TL'lik dava açtığını hatırlattı. “Bunun nereden bakarsanız bakın 50 bin TL'nin üzerinde bir harç bedeli var. Bu takdirde bu kadar harç bedeli parası nereden geliyor diye sormak lazım" ifadelerini kullanan Aldan'ın harç bedeline ilişkin sorusuna T24'e değerlendirmesi şöyle:
"Mahkeme harcı 25 bin 616 TL tutuyor. Manevi tazminata hükmetmek için öncelikle tazminata mahkum edilecek davalı kişinin mal varlığı hesaplanır ve ödeme gücü dikkat alınır. Bu tip manevi tazminat davalarında sebepsiz zenginleşmeye izin verilmez. Yani isteyen herkes istediği miktarda tazminat alamaz. Ortalama olarak bu tip davalarda kişi mahkemeyi kaybetse bile mahkum edeceği para 15-20 bin lirayı geçmez. 1.5 milyon TL'lik davaya ilişkin açıklama tamamen siyasidir, kişinin talep ettiği miktarda davalının mahkum olacağı anlamına gelmez. Bu, tamamen toplumu kandırma girişimidir.
Genel Başkanımıza 1.5 milyon TL'lik iki tane tazminat davası açtı. Bunun nereden bakarsanız 50 bin TL'nin üzerinde bir harç bedeli var. Bu kadar harç bedeli parası nereden geliyor diye sormak lazım. Bence toplum da bunu merakla bekler, acaba harç bedeli kendi kişisel gelirinden mi veriliyor, yoksa kamu yarar diye düşünülerek Cumhurbaşkanlığı ödeneklerinden mi veriliyor? Bunun açıklığa kavuşturulmasında yarar var".
Konuyla ilgili T24’ün sorularını yanıtlayan Ankara Barosu avukatlarından Emrah Şahin, Türkiye’de birçok insanın yüksek yargılama giderleri nedeniyle dava açmaktan vazgeçtiğini söyledi. Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHM) 6’ıncı maddesi ile taraf ülkelerin vatandaşlarının hak arama özgürlükleri güvence altına alındığını belirten Şahin, sözleşmenin “Devlet mahkeme önünde hak arama hakkını yasal olarak kağıt üzerinde tanımakla kalmayacak, mahkeme yolunu haksızca tıkayan gereksiz engelleri kaldıracaktır” hükmü ile devletlere, vatandaşlarının adalete erişimi için önlerindeki engelleri de kaldırma yükümlülüğü getirdiğine dikkat çekti.
Şahin’in T24’e değerlendirmeleri şöyle:
“Türkiye’de yargının iş yükünün kaldırabileceğinden çok olduğunu görüyoruz. Bu yükü hafifletmek için devletler çoğu zaman vatandaşın adalete erişim hakkını dolaylı yoldan kısıtlama yoluna başvurmaktadırlar. Ne yazık ki ülkemizde de yasalarla ve uygulamada yapılan budur. Bunun en büyük örneği ise fahiş yargılama giderleri. Harçların getirilmesinde idarenin gerekçesi gereksiz yere dava sayısının artmasının önüne geçmektir. Ancak bu rakamların fahiş olması, hak arama özgürlüğünü kısıtlamaya varan ölçüsüz bir müdahaledir. Ülkemizde birçok kişi sırf yargılama giderlerinin fazla olması ve yargılama süresinin uzun olması nedeniyle dava açmaktan vazgeçiyor.
“Dava açmak için 200-300 TL harç ve masraf ödenmesi gerekiyor. Tabii bilirkişi , keşif ücreti derken bu rakam 1000 TL’yi geçebiliyor. Davaya göre bu masraflar artıp azalabilir ancak genel ortalama bu şekilde. Yıllarca sürüp de kazanma ihtimalini kestiremediği bir dava için kimse bu kadar masraf etmek istemiyor. Bu nedenle sineye çekiyor. Bu kıstaslar vatandaşın adalete erişiminde karşısına maddi ve manevi engellerin çıktığını gösteriyor. Özellikle hak temelli davalarda birçok kişi yargılama giderlerini karşılayamadığı için dava açmaktan vazgeçiyor ve bu bireysel mağduriyet cezasızlıkla sonuçlandığı için uzun vadede toplumsal adalete zarar veriyor.
“Oysa ki taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ıncı maddesi ile taraf ülkelerin vatandaşlarının hak arama özgürlükleri güvence altına alınmıştır. AİHM, Ailey vs İrlanda kararında; “Devlet bunun için sadece mahkeme önünde hak arama hakkını yasal olarak kağıt üzerinde tanımakla kalmayacak, mahkeme yolunu haksızca tıkayan gereksiz engelleri kaldıracaktır” hükmü ile devletlere, vatandaşlarının adalete erişimi için önlerindeki engelleri de kaldırma yükümlülüğü getirmiştir. Türkiye’deki yüksek harçlar da pek çok vatandaşımız için adalete erişimlerinde engel oluşturmaktadır.
Bir de tabii bu yüksek harçlardan etkilenmeyenler de var. Bunların başında siyasetçiler geliyor. Ateşli atışmaları sırasında bazen dozu fazlaca kaçırdıklarında konu hemen mahkemelik oluyor. Dokunulmazlık nedeniyle de ilk başvurdukları yol manevi tazminat davası açmak oluyor. Tabii bu manevi tazminat davalarında harçlar talep edilen tazminat tutarı oranında hesaplanıyor. Güncel bir davadan örnek vermek gerekirse mesela bir kişi hakkında 1,5 Milyon TL tutarında bir manevi tazminat davası açmak istiyorsanız cebinizde en azından 26 bin TL harç parası olması lazım.”