Hülya KarabağlıT24 - ANKARA - CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, referandum sonrası işkencecilerin ve yargılanması için büyük umutların bağlandığı 12 Eylül başvurularında karamsar tabloyu açıkladı. Ankara Özel Yetkili Savcılığı ile önceki gün bir görüşme yapan CHP’li Aygün, Türkiye genelinde 380 dosya için başvuru yapıldığını buna karşın üstünde kovuşturma açılan tek bir dosya olmadığını söyledi. Bazı dosyalarla ilgili şimdiden takipsizlik kararı verildiğine dikkat çeken Aygün, “Bana göre, savcıların dosyalarla ilgili zamanaşımı eğilimi olabilir. Böyle bir yöntem izlenebilir” dedi.
Hüseyin Aygün, TBMM’de 12 Eylül’ün canlı tanıkları ve mağdur yakınları ile basın toplantısı düzenleyen Aygün, “380 dosya açık. Soruşturma sürüyor, henüz kovuşturmaya dönüşen hiçbir dosya yok. 380 başvurudan aradan geçen bir yıla rağmen hiçbirine dava açılmadı. Tanıkların birebir tespit ettikleri işkencecilerden ifade alınmadı.”
"Savcılar hesaplaşma niyetinde değil"
“Savcılık, dosyaların ezici çoğunluğunun işkence ve işkencede ölüm ile ilgili olduğunu söyledi. Şu anda hiçbir savcı 12 Eylül ile hesaplaşma niyetinde değil” diyen Aygün, “380 dosyanın hiçbirine dava açılmadığı için aradan geçen 1 yılda bütün mağdurlar endişeli. 12 Eylül ile gerçekten hesaplaşılmayacağı kaygıları var.”
TBMM’de 'Yüzleşme Komisyonu'
Savcıların darbenin üzerinden 31 yıl geçtiği gerekçesiyle ‘zamanaşımına’ başvurabileceklerine dikkat çeken Aygün, “Meclis'in 12 Eylül ile ilgili soruşturmalara müdahale etmesi lazım. Bu müdahale mevzuatı değiştirerek olur. 12 Eylül ile ilgili Yüzleşme Komisyonu kurulsun" dedi.
'İşkence yoktur' raporuyla karar verilmesin
Cumhuriyet savcılarından o dönemde verilen ‘işkence yoktur’ raporlarına itibar etmemelerini isteyen Aygün‘den sonra söz alan mağdurlardan İbrahim Erdoğan, işkenceye nasıl maruz kaldığını, “Filistin askısında omzum çıktı, kulağım patladı, çenemi kırdılar" diye anlattı.
"Arkadaşlarının cesedini seyretti"
Hamit Kapan, "200 gün düzenli işkencede kaldım. MHP davasına rastlayan dönemdi. Bu yüzden Kahramanmaraş olayını üzerimize yıkmak istiyorlardı. Gözaltındayken, işkenceyle öldürülen iki arkadaşım Fehmi Özarslan ve Mehmet Ceren’i cesetlerini seyrettiler.”