CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, hükümetin açıkladığı ekonomik reform paketini değerlendirerek, Türkiye’nin reform ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğunu söyledi. Böke, “Statükonun bekçisi olmuş AKP’den reform beklemek hayal” dedi.
Böke, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan “2016 Eylem Planı”na ilişkin yaptığı değerlendirmede, adına reform paketi de denilen planın, Türkiye açısından herhangi bir kalkınma ya da büyüme perspektifi sağlayan bir çerçevesi bulunmadığını kaydederek şunları söyledi:
“Bu açıdan bu plana, reform paketi denmesi mümkün değil. Popülizm kokan, seçilmiş gruplara ekonomik vaat dağıtmayı reform olarak adlandıran paket, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeni kalkınma hikayesine dair en küçük bir işaret vermiyor. Bu paket, özü itibariyle bir harcama paketidir. Ancak harcama kalemlerini seçerken etkinliği, Türkiye’nin yeni bir kalkınma hikayesine duyduğu ihtiyacı göz ardı ettiğinden harcama yoluyla büyümeyi sağlaması da mümkün görünmemektedir.”
TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda hükümetin üç aylık geçici bütçesinin tartışıldığı saatte Başbakan’ın hükümetin eylem planını açıkladığına dikkat çeken Böke, “Ekonomi politikalarının bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. 3 aylık eylem planının 3 aylık geçici bütçeye yansımaması, eylem niyetine dair bir istek olmadığını ve paketin gayri ciddiliğini de ortaya koymaktadır. Bütçenin de, ondan bağımsız ortaya konmuş olan reform paketinin de yansıttığı cüzdandan da vicdandan da rahatsızız” diye konuştu.
Yeni sanayileşme ve yeni ekonomik düzen için; birinci sınıf eğitim, birinci sınıf demokrasi ve özgürlüklerin şart olduğunun altını çizen Böke, “Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeni kalkınma çerçevesinin mutlaka demokrasi ve hukukun üstünlüğü üzerine inşa edilmesi gerekiyor. Ancak AKP’nin kurduğu siyasi yapının böyle bir reform paketi üretmesi zaten imkânsız” dedi.
AKP’nin Türkiye’yi Avrupa’nın Çin’i yapacak şekilde, ucuz işgücü ile rekabet eden ve düşük katma değerli üretime hapsolmuş bir sanayi tasarladığını dile getiren Böke, “Bir kez daha reform konuşan ama reform yapma iradesi olmayan AKP ile karşı karşıyayız. Zaten artık statükonun temsilcisi haline gelmiş AKP’den kalkınma reformu paketi beklemek hayal” dedi.
Böke, AKP’nin sosyal politikalarını partizan ve ayrıştırıcı sosyal ağlar üzerine inşa ettiğini ifade ederek şöyle konuştu:
“Oysa CHP olarak biz, hak temelli, insana değer veren ve fırsat eşitliğini sağlayan bir sosyal politika yapısı kurulmasını önemsiyoruz ve bu konuda ısrarcıyız” dedi. Toplumsal kapsayıcılıktan uzak, fırsat eşitliğini hiçe sayan AKP yaklaşımının bu açıklanan pakette de kendisini açıkça gösterdiğini ifade eden Böke, ‘’AKP emeklilerin yaşam koşullarını düzelteceğini söylerken memur emeklilerini bunun dışında bırakıyor; taşerona son verileceğini iddia ederken bunu çok dar tanımlı bir kesim için uyguluyor ve bu derin yaranın kanamasına engel olmaya samimi bir niyeti olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor”
AKP’nin hiç bir verimlilik esası gözetmeden, ahbap-çavuş ilişkileriyle kamu tarafından kaynakları dağıtmasının kabul edilemez bir durum olduğunu bildiren Böke şöyle devam etti:
“CHP ise kaynakların şeffaf ve etkin dağıtıldığı bir makroekonomik düzenin yeni sanayileşmenin ve ekonomik kalkınmanın ön koşulu olduğunun bilincinde. İktidara yakınlığı değil, etkinliği gözeten bir Kamu İhale Yasası, kurulmasında ısrar ettiğimiz Kesin Hesap Komisyonu ile şeffaflaşan ve hesap veren bir maliye ile ilk adımları atmalıyız.”
Güvencesiz çalışma, aşırı esneklik, kuralsızlaşma ve taşeron gibi uygulamaları “AKP’nin mimarı olduğu düzenin kolonları” diye tanımlayan Böke, “Biz ise dünya ile yüksek katma değerli sektörlerde, mukayeseli üstünlüklerimizi gözeterek rekabet edebilmeyi hedefliyoruz ve bunun güvenceli çalışma, iyi ücretler, taşeronun kalkması, inovasyon ile mümkün olduğunun bilincindeyiz. Türkiye için hedefimiz ucuz emek gücüyle rekabet eden Çin değil, verimliliğiyle rekabet eden Finlandiya olmak olmalı” diye konuştu.
Merkezine insana yatırımı alan bir kalkınma anlayışıyla ekonominin yönetilmesi gerektiğine işaret eden Böke, bin 300 liraya çıkarılacağı açıklanan asgari ücret konusuna da değinerek, hükümetin asgari ücretteki artışın yükünü işverenin sırtına yüklemek niyetinde olduğunu söyledi. CHP’nin seçim beyannamesinde asgari ücretin bin 500 TL’ye yükseltilmesinin gerekliliğini ortaya koyduklarını hatırlatan Böke, şu görüşleri dile getirdi:
“CHP’nin önerdiği asgari ücretin işverene yükü hafif ama işçiye getirisi yüksek. AKP’nin önerisi, artış yükünü işverene yüklediği gibi, işçiye getirisi de düşük. Oysa asgari ücreti net bin 500 TL’ye çıkarıp, brütü düşük tutmak mümkün. Asgari ücretin mutlaka asgari yaşam düzeyini sağlayacak düzeyde olması sosyal devletin sorumluluğudur. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 1391 TL olduğu Türkiye’de asgari ücretin bu düzeyin altında kalması kabul edilemez. Üstelik bu yükü işveren üzerinde bırakacaklarına işaret eden AKP’nin ekonomi politikalarına bütüncül bir çerçeve çizemediğinin de göstergesidir. Devlet, asgari ücretten alınan vergiden vazgeçerek ve prim artışını da karşılayarak işverene ek bir yük getirmeden asgari ücreti artırabilir. Böylece istihdamı genişletme imkanı da doğar. Hükümet gerçekten asgari ücreti, işsizliği artırmadan yükseltmek istiyorsa bunu yapmalıdır. Türkiye’nin kaynakları bu artışı karşılayacak kapasitededir. Türkiye verimlilik artışı ile kalkınacaksa emeğin karşılığını aldığı bir düzenle rekabet gücünü ortaya koymasına izin vererek bu ie başlamalıdır. İşgücünün verimliliğine yatırımla asgari ücrette artışı eş zamanlı olarak başlatmak yeni kalkınma çerçevesinin temeli olmalıdır. Oysa bu eylem planında bunların hiçbirisi yok.”
Açıklamasında, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in “Yapısal reformlarla Türkiye'nin ekonomik dönüşümünü geçmişte olduğu gibi ikinci ve üçüncü nesil reformlarla başaracağız” şeklindeki sözlerini de değerlendiren Böke sözlerini şöyle tamamladı:
“Mehmet Şimşek’in sözünü ettiği ikinci ve üçüncü nesil reformların neden hiçbirisi eylem planında yok. Bir tane örnek gösterebilir mi? Ortada bol bol yapısal reform lafı var ancak kendi yok. Bu bir yapısal reform paketi değil, bir çeşit yapılacak işler ya da temenniler listesi. Daha önce de söyledik, yapısal reform paketi, yüzlerce konudan değil, en önemli birkaç temel ve önemli konudan oluşur. Bu eylem planının yapısal reform içerdiğini iddia ediyorlarsa ya 'yapısal reformun' anlamını bilmiyorlar, ya da Türkiye'nin sorunlarını çözecek ciddiyetten yoksunlar.”